Yakma cânım nâle-i bî-ihtiyârımdan sakın
Dökme kanım âb-ı çeşm-i eşk-bârımdan sakın*Yakma canımı , elimde olmadan ettiğim iniltimden sakın
Dökme kanımı , yaşlar saçan gözümün suyundan sakınKüçüklüğümden beri evimizin bahçesindeki , kaç yaşında olduğunu bilmediğim bu çınar ağacının altında oturup kitap okurken hayallere dalmayı çok severdim . Kendimi kitaptaki karakterlerin yerine koyar kimi zaman onlar gibi bir aşk hayal ederdim . Masum , gerçekçi bir aşk . Ne kadar süreceğini bilmediğim bu yaşamımda hep mutlu olmayı istemiştim . Küçük bir evde ailemle birlikte yaşlanmak, belki evlenmek belki küçük çocuklar ... bunların hayalini kuruyordum bazen .
Yine bu düşüncelerin rüzgarında savrulurken babamın çok da uzakta olmayan sesini duydum . Elimdeki kitabı kapatıp yanındaki taşın üzerine koyduktan sonra ayaklandım .
Sahi nasıl gelmiştik bu köye ? Annem bazen anlatırdı bana . Babamın , vaktinde çok malı varmış . Urfa'da yaşıyormuşuz. O zamanlar annemle babam görücü usulü evlenmişler . Sonra ablam küçükken babamın işleri kötüye gitmiş . Babam batınca da , alacaklıları başına üşüşmüş . Babam intihar etme noktasına gelmiş . Yine bir gün babamın düşmanları evimizi basmışlar . Ben o zamanlar yokmuşum . Silahlar konuşmuş o gün . Annem bu kısmı anlatırken hep duraksardı . Daha fazla sormak isterdim . Ama bu duraksayışı ve gözlerinin doluşu bana engel oluyordu . Sadece dinliyordum onu .
Silahların konuştuğu o gece babam vurulmuş . Annemse ablamı kucağına almış , camdan kaçayım derken gelen silah ablama isabet etmiş . Ben daha göremeden ablam oracıkta vefat etmiş . Annem , ablamın sarışın çok güzel bir kız olduğundan bahsederdi . Keşke görebilseydim ...
O vakit , adamlar kaçmışlar . Annem de babamı ve ablamı hastaneye yetiştirmek için canla başla çabalamış . Burayı da anlatırken gözlerindeki yaşları tutamazdı . Eee demem o ki , babam iyleşince daha fazla Urfa'da kalmamışlar . Erzincan Üzümlü'ye , şu küçük ve şirin eve yerleşmişler . Ben doğduktan sonra annem ve babam soyadlarını değiştirmiş . Önceki soyadımı hiç duymamıştım . Benden sonra ise küçük kızkardeşim Elif doğdu . O daha 13 yaşında . Ilçedeki liseye gidiyor . Ilçe , evimize uzak olduğu için babam onu yurda yerleştirdi . Annem , Elif'e özleminden her gün neredeyse dakika başı arayacaktı onu . Neyse ki ben varım da , huyum kurusun ...
Ben... Kendimden nasıl bahsetmeliyim ki ? Efsun ... Küçüklüğümden beri annemin endişeleriyle büyüdüm . Şehire asla tek göndermezdi . İlçede liseyi bitirdikten sonra ise okumama izin vermedi . Ne zaman üniversiteye gitmek istediğimi söylesem başıma iş geleceğini, düşmanlarımızın olduğunu söyler dururdu . Henüz , düşmanımızın kim olduğunu bilmiyorum bile !
Annem beni üniversiteye göndermeyince ben de kendimi kitaplara , edebi şiirlere saldım . Anneme yardım ettiğim vaktimin dışında kalan her fırsatta , kardeşim Elif sayesinde , evin bir duvarını doldurabildiğim kitapları okur dururdum . Daha 21 yaşındaydım . Hâla evlenmek için küçük olduğumu düşünüyordum ki , köydeki teyzeler sayesinde bu ne mümkün ! Tuttuğu görücüleri anneme getiriyor , gelenler karşısına çıkmamak için binbir takla atıyordum . Neyse ki bu zamana kadar birkaç oyunla bu işten de sıyrıldım .Babamın bana seslenmesi ile koştura koştura geldiğim sebze yetiştirdiğimiz alanda , babamın elindeki kasayı bana uzatmasıyla kasayı alttan yakaladım . İçi marul dolu kasa ağır değildi . Yine de babamın geçmiş yıllarda yaşadığı silah kazası nedeniyle aksayan bacağının daha kötüleşmemesi için kendimi bildim bileli ona taşımada yardım ederdim . Babam biraz sert adamdı. Annem gibi bizi bağrına basmazdı . Bir işi güzel yaptığımda başıma elini koyar hafif okşar hiçbir şey demeden başka işe koştururdu .
o el bile beni o kadar mutlu ederdi ki , bunu size nasıl anlatabilirim?..
Babamın sert mizacı çoğu zaman onunla bir şeyler konuşmak istememe engel oluyordu . Hele de geçmişten bahsettiğimde bana bağırdığı an gözlerimin önünden hâlâ gitmiyor.Kasayı sebze bahçesinin dışına taşıdıktan sonra babam da çıkıp bahçeyi kilitlemişti . Önden gitmem gerektiğini anlamış , kasayı kucakladığım gibi evi boylamıştım. Evin icine girmeden , evin önündeki musluğu açıp marulların köklerindeki çamuru temizlemeye çalışıyordum . Işim bittikten sonra süzülmesi için bir kenara bıraktığım marulları bırakıp eve geçtim . Saat öğlendi . Babam yemek yemeye eve geliyordu . Içeriden annemin sesini duydum;
"Efsun ! Kızım ,yemek hazır hadi gelin ."
Yemek için iştahım yoktu . Belki bu arada bahçede bıraktığım kitaptaki yarım kalmış şiiri okumak için fırsatım olabilir düşüncesiyle anneme seslendim :
"Anne ! Ben aç değilim . Babam da neredeyse geldi . Bahçede oturacağım. "
Annemin ne dediğini umursamadan bahçeye , taşın üzerinde biraktığım kitabıma koştu . Şu şiir ne kadar da güzeldi . Okurken kendimden geçiyordum oysaki ... Ağaca yaslanmış kitabımı okurken , arkadan geçen babamın homurdanmasını duysam da umursamadım . Fazla zaman geçmemişti sanırsam . Bahçenin dışından bizim eve yaklaşan ayak seslerini duydum . Ve sonra da muhtarın sesi :
"Efsun ! Kızım hele bir bak !"
Arkamı döndüğümde muhtarla yanında tahminimde otuzlarında olan , açık tenli , takım elbiseli , siyah gözlüklü bir adam vardı . Buralardan biri olmadığı bariz belliydi . Daha fazla düşünmeden yerimden kalktım . Yine kitabımla ayrılış vaktim gelmişti . Bahçenin dışında bana bakan muhtar ve o yabancıya doğru ilerledim ....
Iyi okumalar ... vote unutmayınız 🥰
![](https://img.wattpad.com/cover/361704490-288-k704092.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVCI BEY !
ChickLitİntikam hırsıyla yanıp tutuşan Savcı Demir Özçelik , babasının düşmanının kızı Efsun ile evlenip onun hayatını mahvederek intikamını alacağını düşünüyordu . Kim bilebilirdi ki masum köylü kızı Efsun onu nasıl büyüleyecekti ... *Yaş Farkı *Hikayede...