Baş ağrım artıyor.
Sıkıntılı ruh hali içindeyim.
Baba evi iki katlı müstakil bir ev. Koca bahçesinde kurulmuş süslenmiş koca masa etrafında ailece yemek yeniyor. Akşam üzeri, güneş batmaya meyilli gökyüzünü kızıla boyamış.
Bense en uçta alakasız biri gibi otururken bahçe kapısından içeri Güven girsin diye bekliyorum.
Son on dakikadır gözüm de o kapıda. Oysa Güven'den ses seda yok. Şimdiye o uçak inmiş olmalıydı.
Parla: Nerede kaldın be adam, gelemedin bir.
Parla: Cevap ver bari bana.
Parla: Bak burada kalp krizi geçireceğim.
Parla: Canım burnumda.
Güven: Az kaldı, Parla, yoldayım.
Gelen o mesajla yüreğim pır pır ediyor tabi. Annemin bana seslenmesini güç bela yakalıyorum o an.
"Kızım nerede kaldı seninki?"
"Yolda," diye cevaplıyorum kafamı telefondan kaldırmadan. "Geliyor, haberleşiyoruz."
Oradan Murat atılıyor. Bak bak merakına bak. "Ne zamandır birliktesiniz?"
Bu soruya ailem gülümserken kuzenim surat asıyor, oysa bu mendeburun hayatında biri var. "Epey oluyor." Diyorum yine yüzüne bakmadan.
Kulağıma araba sesi çalınıyor, gözümün teki telefonda diğeri kapıda. Telefon avucumun içinde sesleniyor.
Güven: Geldim.
Aha.
Hayatımda duyduğum en güzel kelime olur bu.
Geldim diyor, bana geldi bu adam. Beni ve gururumu kurtarmaya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sözler, akan bir yıldız. | Texting
RomanceAşk, basit bir duyguydu ve bence basitçe yaşanmalıydı. Ayrılık acısı çekerken aklımın ucundan geçmeyecek birinden aldığım karşılık her şeyi değiştirdi.