İyi okumalar...
👾
Fizik dersi...Bu hayatta anlayamadığım yegane derslerden biriydi. Okulda başarılı bir öğrenciydim. Dersleri en önde dinler, gayretle not çıkarırdım. Kitap okumaktan sonra geleceği düşünmekten beni alıkoyan şeydi çünkü çalışmak.
Bu yüzden çalıştım, çalıştım ve çalıştım.
Sonra bıraktım.
Aldığım tüm notlara rağmen ne bir hedefim vardı ne de geleceğe dair umutlarım.
Yani geleceği düşündüğüm bir gece yarısında okumaktan vazgeçtim. Nasıl tutunabilirdim ki? Annesi babası çalışan Hilal üniversite okumaktan vazgeçmişti, annesi ile bir göz evde yaşayan Duygu okumak yerine çalışmak zorunda kalmıştı. Nasıl hiçbir kimsesi olmayan İpek okuyabilirdi ki? Yetimhaneden çıktıktan sonra bir hiç olan ben nasıl okuyabilirdim ki?
Oysa Çağla Soytürk okuyabilirdi. Okuyordu da. Ailesi ona çevresi öğretmenlerle çevrilmiş bir odada gelecek planını çoktan yapmıştı. Hikayede derslerden ne kadar uzak olsa da gününü partilere ve kaosa harcamayı uygun görse de yine de okuyabilirdi.
Şimdi ise her zaman içinde olmanın nasıl bir his olacağını merak ettiğim o hayatın bir parçasıydım.
Çağla Soytürk bendim.
Ama okumayacaktım.
Elimdeki kalemi deftere sürterken sırıttım. Neden okuyacaktım ki? Babam en güzelinden özel üniversiteleri tek tek sıralayıp önüme koymuşken neden efor harcayacaktım? Sonuçta bu hikayeye girmeden önce soğuk yurt odalarında yeterince dirsek çürütmemiştim.
Tam olarak bunu düşünüyordum. Bunda hemfikirdim.
Fakat yine terasta yediğimiz bir öğle yemeğinde fizik nefretimi öğrenen Bora Ateşzade bana bir teklifle gelmişti.
"Ben çalıştırabilirim." ağzımın kenarındaki labneyi silmeden önce cevap vermiştim.i
"Neye?"
Bora yine her zamanki gibi yandan gülüşüyle başını eğip gözlerimin içine bakmıştı. Ben ise ağzımın kenarındaki labnenin tam olarak silinmediğini ıslaklığından anlayabiliyordum. Sanırım sahnenin büyüleyiciliğini bozan da tam olarak buydu.
"Fizik"
Ona "evet biri fizik çalıştıracaksa o sen olmalısın. Anlarsın ya." dememek için kendimi zor tutmuştum. Çünkü sandığımın aksine bu hikayede tutsak olup bu hayatı yaşamak vardı. Boşu boşuna rezil etmemeliydim kendimi. Ne de olsa rezillik denilince akla gelen ilk isim Çağla Soytürk'tü.
Bu yüzden "Olur" demiştim.
Böylece ev adresimi vermiş - bende çalışmamız için ısrar etmem gerekmişti ona göre sabahın köründe ya okula gelecektik ya da ona gidecektik- ilk dersin pazar günü olmasına karar vermiştik.
Favori karakterim için bana biçilen bu şahane hayatta - küçük detayları atlarsak şahane diyebilirdik öyle değil mi? - en sevmediğim derse çalışmak zorunda bırakılmıştım.
Hayır şimdi o beni çalıştırdı diye ekstra sorumluluk hissedecektim. Mutlaka girdiğimiz sınavlarda başarılı olmam gerekiyordu. Sonuçta favori karakterimi hayal kırıklığına uğratmak istemezdim.
Şimdi fizik dersinde uyumamak için kendimi zor tutarken bunu nasıl başaracağım muammmaydı.
👾
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAN KARAKTER
Novela JuvenilBir kötü çocuk kitabının yan karakteri oldum! Masum başrolümüzü malum kötü çocuğun elinden kurtarmaya çalıştım ve kötü itibarımı düzeltmek için elimden geleni yaptım. Kararlıydım, babamın parasını yiyecek yeni bir sayfa açarak hiç tatmadığım zenginl...