🍀Bir Kötü Çocuk Kitabının Yan Karakteri Oldum

425 39 12
                                    

UYARI!!!: BU KİTAP SADECE EĞLENCE AMAÇLI YAZILMIŞ ÇEREZLİK BİR HİKAYEDİR. BU YÜZDEN ASIL ÜSLUBUMU MERAK EDENLER DİĞER KİTABIMA BAKABİLİRLER. DEDİĞİM GİBİ BUNU SADECE EĞLENCE AMAÇLI YAZIYORUM💜

Hayatım boyunca kendi ayaklarımın üzerinde durmak için elimden geleni yapmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayatım boyunca kendi ayaklarımın üzerinde durmak için elimden geleni yapmıştım. Altın kaşıkla doğanların aksine yemeğimi kaşıklayacak bakır bir kaşığa bile layık görülmemiştim. Ne annem vardı saçlarımı okşayacak ne de babam vardı arkamda duracak. Tek başımaydım. Kendimi bildim yetimhanede nefes almış, 18 yaşımda yetimhaneden çıktığımda sokaklarda sürünmüştüm. Yine de kendimi kimseye muhtaç etmemiş çalışmış kendime bakmıştım.

O zamanlar boktan hayatımdan nefret ediyorum ama kendimi öldürmeyi düşünmek bile gururumu kırıyordu. Bu yüzden düşünmedim. Sadece payımı düşen hayatı kabullendim. İşe gittim, işten geldim, yemek yedim ve bulabildiğim en düşük kiraya ev tutup başımı soktum. O evde tek eğlencem ise yan komşumuzun kızının kitaplarını çöpe atacakken eve getirdiğim kitaplardı. Komşumuzun kızı aldığım kitapların wattpad adında bir platform üzerinden yazılıp basıldığını söylemişti. Benim için fark etmezdi. Bir kitaba verecek param da o platformdan kitap okuyacak bir telefonum da yoktu.

Bu yüzden 4 kitaplık "Kötü Çocuğa Aşık Oldum" seriyi okumaya başladım. Söve söve okusam da dedim ya ne televizyonum vardı beni oyalayacak ya da başka bir şey. O yüzden Öykü'ye sistemler edip arkadaşım gibi azarlamak da Merih'e sövmek de yalnız hayatıma renk katmıştı. Bazen kitabı fırlatacak gibi olsam da devam etmiştim.

"Kızım gurursuz musun ya!" elimdeki çayı bahçemde içerken başımı iki yana salladım.

Öykü annesi ve babasını kaybetmiş teyzesi ile yaşayan lise son sınıf öğrencisiydi. Hayatı boyunca koşulsuz bir sevgi için oradan oraya savrulmuş, yanlış arkadaşlıklardan nasibini almış biriydi. Ayrıca teyzesi de kızımıza pek iyi davranmıyordu. Merih'ın soğuk sevgisine muhtaç olacak kadar sevgiye aç bir kızdı.

Merih ise zengin züppe, annesi ve babası boşanınca depresyona girmiş, etrafındaki herkese gereksiz bir güvensizlikle yaklaşana yakışıklı herifin tekiydi. İnsanlar onu öyle bir ilahlaştırıyor öyle bir zirveye taşıyordu ki egosu kaf dağına tırmanmıştı. Bu yüzden dünyanın en büyük yükü onun omuzlarındaymış gibi davranıyor, insanların da kendisi gibi acısı, derdi var mı umursamadan hayatını yaşıyordu. Canını sıkanların canını bir güzel sıkıyor, bardan bara gezip - reşit değildi - ortalığı dağıtıyor, illegal dövüşlere - reşit değildi - katılıyor, partiler düzenleyip alemlere akıyordu. Ha bir de yazar sanırım BOF izlemiş olmalıydı. Çünkü canını sıkanların dolabına kırmızı bir etiket yapıştırıyordu. Bu etiketin sahibi olan kişi okuldan dışlanıyordu. Sadece dışlanmakla kalmayıp bir böcekten farksız görülüyor, çocukça oyunlara kurban ediliyordu.

Hayatım o kadar acınasıydı ki böyle bir kitabı okuyordum işte (!)

Merih'in kendine yandaş olarak seçtiği iki tane arkadaşı vardı: Doruk ve Toprak.

Doruk da Toprak da iki normal ergendi ve neden Merih ile arkadaş olmayı seçmişlerdi bilmiyordum. Yazara göre çocukluk arkadaşı olmaları Merih'in boklarını aklamak için yeterli bir bahaneydi. Doruk okulda denemelerde ilk üçten inmeyen tayfadandı, Toprak ise basketbolda okula birçok ödül kazandırmış bir öğrenciydi. Ve evet, ortalığın amına koyan Merih ile arkadaş olmayı seçmişlerdi. Maalesef yazar onları dört dörtlükmüş gibi anlatırken benim için eksiden öteye gidememiştiler. Sonuçta olanlara göz yumuyorlardı?

Ah bir de masum kızımızı seven ve benim favori karakterim olan 2.erkeğimiz vardı: Bora Ateşzade. 

Bora, derslerinde başarılı-okul birincisi- , okulun yüzme takımında pek çok kızı kendine aşık etmiş bir yan karakterdi. Tek kusuru vardı, asıl kızı sevmek.

Hikaye boyunca Öykü ne zaman üzülse - ki üzülmediği anlar sayılı - yanında olan tek kişi Bora'ydı. Ama tabiki başrolümüzün gölgesinden ve onun yüzünden ağlayan baş karakterimizi teselli etmekten öteye gidememişti. Ben tabiki Bora'yı tutuyordum. Lanet olsun 2. erkek sendromu!

Her neyse, masum kızımız Merih'i kendini aşık ediyor bu süreçte bir sürü dertle uğraşmak zorunda kalıyordu. Bunlardan en büyüğü de başkarakter erkeğimizin belalı aşığı Çağla Soytürk'tü.

Çağla, mavi gözlere ve simsiyah düz saçlara sahip okulun korkulan aynı zamanda saygı duyulan kızıydı. Erkeklerin beğenisini toplayan, zengin bir aileye sahip olan kızımız kalbini ise tabiki(!) Merih'in soğuk avuçlarına bırakmıştı. Sadece sevmek gibi bir hataya düşmemiş okurken onun adına utançtan kıvrıldığım sahnelerle beni ağlatacak hale getirmişti. Bu kadar da olmaz dediğim her şeyi bir bir yapmıştı Çağla. Masum kıza yaptığı eziyetler, Merih'in ayaklarına kapanacak hale geldiği sahneler beni delirtmişti. Yazar Çağla'dan nefret edelim onun adına utanalım diye yazmıştı sanki tüm sahneleri. Başarılı da olmuştu.

Çağla okulda saygı görüyordu evet ama bu sözde bir saygıydı. Herkes kızın arkasından konuşuyor, ona biraz olsun sempati beslemiyorlardı. Çağla'nın 2 tane tiki kız arkadaşı vardı. Bu kızlar o ne derse yapıyor, kuyruk işlevi görüyorlardı. Kız herkese bağırıyor, çağırıyor dediklerini yaptırıp despotluk taslıyordu. Ama bakmayın onun o hallerine! Söz konusu Merih olunca sesi içine kaçıyordu. Hikayede anlayamadığım şey ise Çağla'nın aşkından kör olmasına, Merih diye sayıklamasına rağmen bin türlü erkekle işi pişiriyor olmasıydı. Kız ona gelen her teklife de hayır demiyordu. Ertesi gün ise tekrar " Merih, Merih, Merih" sayıklamaları ile insanların içini şişiriyordu.

Çağla hakkında birçok şey biliyordum, hatırlıyordum. Çünkü Merih'ten sonra en nefret ettiğim kişi Çağla'ydı.

Ve şey,

Bu hatırladıklarımın bir gün işime yarayacağını bilemezdim.

Fakat yaramıştı.

Klişelerin mesken kurduğu, masum kızın yerden yere vurulup kötü çocuğun elinde viskisi ile hayatı siklemediği "Kötü Çocuğa Aşık Oldum" kitabının içine girmiştim.

Ben nefret edilen yan karakterdim.

Ben artık İpek Yıldırım değil altında araba, cebinde baba parası ile güzelliği ile erkekleri büyüleyen kötü kadın Çağla Soytürk'tüm.

Talihsizliklerle dolu hayatım son bulmuş, başka bir hikayenin kapıları aralanmıştı.

👾

UYARI!!!: BU KİTAP SADECE EĞLENCE AMAÇLI YAZILMIŞ ÇEREZLİK BİR HİKAYEDİR. BU YÜZDEN ASIL ÜSLUBUMU MERAK EDENLER DİĞER KİTABIMA BAKABİLİRLER. DEDİĞİM GİBİ BUNU SADECE EĞLENCE AMAÇLI YAZIYORUM.

Sadece çerezlik, kafa dağıtmalık bir hikaye istiyorsanız doğru yerdesiniz.

Yorum yapmayı unutmayın, okuduğunuz için teşekkürler ❤

YAN KARAKTERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin