1

3K 116 24
                                    

Tabancamı belime yerleştirirken son bir defa daha etrafıma bakındım. Kimsenin olmayacağına emin olsam da tedbiri elden bırakmamak iyiydi.

Duvarın kenarında yığılmış kalmış adamın karnına son bir tekme geçirdim. Zaten ölmüştü. Gönül isterdi ki daha şatafatlı bir şekilde göndereyim fakat acelem vardı. Tek kurşunuma bakmıştı işte.

Telefonda numarayı tuşladım. Kulağıma götürüp açmasını beklerken beton yığını harabenin pencere gibi olan boşluğa ilerleyip bir sigara yaktım.

Birkaç dıt sesinden sonra telefon açıldı. Hava bulutluydu, yağmur yağacaktı muhtemelen. Rüzgar hafifçe saçımı dağıtırken konuştum.

"Bitti, gel. Acelem var çabuk ol."

"Tamam abi, beş dakikaya ordayım."

Telefonu kapattım. Eve gitmem gerekiyordu. Sabah olacaktı. Bugün geç uyudukları için geç çıkmak zorunda kalmıştım. Her ne kadar vücutlarında bir miktar uyku hapı dolanıyor olsa da ne kadar dayanacağını tahmin etmek zordu.

Sigaramdan son nefesimi çekerken binanın önüne yaklaşan araçla çatık kaşlarımı düzelttim, gelmişti sonunda.

Acele adımlarla binaya girince izmariti elimde söndürüp cebime attım. Ortalığa atarsam sıkıntı çıkabilirdi.

İçeriye giren Arif'e döndüm. Adama bakıp kafasını onaylarcasına salladı. "Bu sefer kirletmemişsin pek."

"Bu gece geç kaldım. Parayı sen benim ibana gönder her zamanki gibi. Eve götüremem biliyorsun." Sona doğru buz gibi sesimle konuşurken başını salladı.

"Ben cesedi götüreyim Cem*. Sen kaybol."

Kafamı hafifçe sallarken çıktım harabeden. Bugün geç kalmıştım işe. O pislikle çok uğraşamamıştım işte. Normalde hiçbir kemiğini hissetmeyene kadar uğraşır, öyle gebertirdim. Nasip değilmiş! Şanslıymış.

Arabama binip hızla çıktım izbe yerden. Şimdi işte, başlayacaktı benim kölelik. Bazen geceleri kral olup gündüzleri eziğin teki olmak koysa da bir süre sonra tamamen bitecekti eziyetim. Az kalmıştı! O adamı da diğerleri gibi...

Arabayı bizim evin biraz arka sokaklarına park edip indim. Havanın aydınlanmasına çok az kalmıştı, birkaç saat uyuyumalıydım.

Bahçe kapısından girerken korumalara bir göz attım. Hepsi şuan derim bir uykudaydılar. Kahvelerinden midelerine uyku haplarını kimin gönderdiğini bilmiyordum. Alakam yoktu(!). Herhangi bir olası saldırıda evdekinlerin başına ne geleceği ise sikimde bile değildi. Her şey karşılıklıydı.

Lüks villanın içerisine girip sessiz adımlarla merdivenleri tırmandım. Onlarında kokteyllerinde vardı bir miktar uyku hapı fakat işte, bilemezlerdi ya!

En köşedeki küçük odaya girdim. Bembeyaz rutubetli duvar, oldukça rahatsız eski bir yatak, gardrop ve bir çalışma masası... Onların bana sunduğu eşyalar.

Üstümü eski bir oversize tişört ve şortla değiştirip yatağa uzandığımda gülümsedim. Hiçbir şeyden haberleri olmayışları beni oldukça tatmin ediyordu. Sanırım bir çeşit psikolojik sıkıntılarım vardı. Ama onlar delirtmişti!

Rahatsız edici yatakta hafif bir uykuya daldım. Sabahında başıma gelecekleri bilmeden, huzurlu sayılabilecek birkaç saat geçirdim.

...

Saat yediye yaklaşırken araladım gözlerimi. İki saat uyumuştum. Gözlerimin altının mor olduğundan emindim. İş günleri öyle olurdu.

Çalışma masamdaki telefonu elime alıp banka hesabımı kontrol ettim. Para yatmıştı. Gülümseyerek okşadım telefonumu. Hem dünyayı temizliyor hem de para kazanıyordum. Müthiş bir haz duyuyordum bundan. İğrençtim belki de. Günahkardım ama neye göre, kime göre. Zorla alınıp satılan kadınlara, çocuklara göre öyle miydim?

Üzerimdeki örtüyü fırlatıp mutfağa gittim. Diğerleri uyanmadan kahvaltı hazırlamalıydım.  Uyku hapından dolayı bugün geç uyanırlardı.

Mutfağa geçip masaya kahvaltılıkları yerleştirirken içeriye babam olacak şahıs girdi. İçimdeki kırgın velet tepinirken duygusuzca birbirmizi süzdük.

"İbne olduğun için bunlar, biliyorsun değil mi Yiğit?"

Öyleydi. Beni öpüşürken görmüştü yıllar önce. Seviyordum, gerçekten. O zamanlar çocuktum, böyle şeylerin kötü karşılanacağından haberim yoktu. Masum, aptal bir öpücüktü sadece.

Babam beni hemen psikoloğa götürmüş, o mahalleden taşınmıştık. Zaten ailemle aramın çok iyi olmadığı o yıllarda başlamıştı her şey. Gay olduğum için layık değildim hiçbir şeye, köle olmalıydım, hizmetçi. Çünkü genelde kadınlar hizmetçi olurdu. İğrençti düşünce yapısı, pislikti.

"Biliyorum."

Pis bir gülüş çıktı ağzından. Masadaki sandalyeyi çekip oturdu. Arkamdan bana baktığını hissedebiliyordum. Umursamadan çaycınım fişini taktım.

"Normalde sen reşit olunca seninle ilgili planlarım vardı."

Umursamazca cevapladım. Muhtemelen evden kovacaktı. Beklediği kabahatti. "Ne gibi?"

"Kadın gibi haraketlerin de yok aslında,"

"Yani?"

"Satacaktım seni. İşe yaramazın tekisin."

Gözlerimi pörtlettim. İstemsizce birkaç damla yaş  yanaklarımdan süzülürken kendime bu eziğin ben olmadığımı hatırlattım. Burnumu hafifçe çekerek arkamı döndüm. Şimdi keskin siyah gözlerine tezat yeşillerimi diktim suratına. Alayla sırıttım.

"Ne değiştirdi peki fikrini?"

Dudaklarını büzdü. Daha sonra şeytani bir gülümseme oluştu suratında.

"Oğlum bir ibne değil, sen oğlum değilsin. Sabah bir telefon geldi."

Hafifçe kıstım gözlerimi. Evden atacaktı. Beklememe gerek yoktu. Kurtuluyordum! Mutlu olduğumu belli etmemek için dudaklarımı ısırdım. Üzgünmüş gibi yüzümü buruşturdum. Mutlu olursam bırakmazdı beni çünkü.

"Eh, üzülürsün tabii. Ama üzülme çok. Onlara gay olduğunu söylemeyeceğim. Kabul etmezlerse ne âlâ. Ederlerse de uslu uslu siktirip gidersin. Sıkıntı çıkartırsan bir mesajıma bakar. Biliyorsun."

Hafifçe başımı salladım. Beni kabul etmezdi, kimse. Sıkıntı yoktu. Ben de onları etmiyordum. İşime daha rahat bakabilirdim.

"Bugün DNA testine gideceğiz. Odana düzgün kıyafet bıraktırttım. Onları giyin. Paspal kıyafetlerinle yanımda dolanmana izin veremem. Daha sonra onlar seni isterse git, istemezse ne bok yersen ye. Sikimde olmazsın."

Müthiş oyunculuğumla korkulu bakışlarımı sundum ona. Ne sanıyordu. Bu cehennem çukurundan çıkacağım için üzüleceğimi mi? Beş kuruş param olmasa da mutluluktan zırlardım.

"Bırak şimdi kahvaltıyı. Annen dışarıdan söyler. Hazırlan da çıkalım. Bir saate kapının önünde ol. İbne!"

Tükürük gibi söylediği sözle çıkıp gitti mutfaktan. Çok güzledi. Harikaydı. Fakat şu 17 sene boşuna mıydı?

Aman dedim, sanki diğer insanlar senin gay olduğunu öğrendiklerinde farklı mı davranacaklardı? Hiçbir şey değişmezdi, yine ben değişirdim.

<3

*Cem: Sahte ismi, öylesine direkt isim kullanmamak için kullanılan bir isim. Kafanız karışmasın.

Yiğidimm❤️

Başa Gelen Çekilir~AbilerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin