'Odasındaki kasadaymış. O belgeleri istiyorum Yiğit. Yapmazsan herkes öğrenir nasıl bir ibne olduğunu!'
Yiğit üzerine gömleğini geçirirken aydınlanan telefon ekranındaki mesaja burnunu kıvırdı. Söyleseydi ya!
Bir haftada hatrı sayılır ölçüde uzayan saçlarından elini öylece geçirip aynada kendisine son bir kez daha baktı. Sözde oğulları geliyordu fakat cumhurbaşkanı geliyormuşcasına kasmışlardı. Her zamanki gibi eşofmanıyla neden inemiyordu mesela yemeğe?
Kapısının hızla açılmasıyla gelen kişiye çemkirmek üzere açılan ağzı, gözlerinden mutluluk fışkıran tatlı çocuğu görmesiyle kapanmıştı.
Tiyatrodan sonra onu eve getirmiş, araba kullandığını kimseye söylememesi içinse bolca uyarmıştı. Söylemezdi fakat söylerse de Sadık aldı diye kıvırtırdı. Alışıktı zaten yalan dolana.
"Abim gelir şimdi abi, inelim mi?"
Yiğit göz deviriken söylendi. "Altı üstü kardeşiniz yani, neden böyle prens geliyormuş gibi davranıyoruz ki?"
Yiğit dalgalı saçlarını biraz olsun şekil alması adına ayna karşısında karıştırdı. Melih'inden Tuğra'sına hepsi sabahtan beri değişik değişik hallere girip çıkıyorlardı. Hatta Derya Hanım bir ara kendi kendine koltukları değiştirsem mi diye sesli bir münakaşa içerisine bile girmişti.
Eymen, abisinin yakın zamanda inmeye niyeti olmadığını fark ettiğinde kapıyı kapatarak kendisini abisinin yatağına attı.
"Çünkü küslerdi. Kaan abime çok yalvardı babam. İşte şimdi barıştılar sanırım. Bazen ben konuşuyorum telefonla da."
Yigit kaşlarını çattı. Öz olmasa da çocuklarıyla küsüp onu bir başına bırakacak kadar ne yaşamışlardı ki? Gerçi bahsettikleri kişiler, kendisiyle ilk birkaç gün ilgilenmiş daha sonra hevesleri geçince yakasını salmışlardı. Evet, yemekten yemeğe konuşuyorlardı. Şikayeti de yoktu ya!
"Neden küsmüşler ki?"
Yiğit şekle sokamadığı saçlarına göz devirip bıkkınca Eymen'e dönerken sordu laf olsun diye. Bir haftalık ailesinin trajedileri pek de umrunda değildi.
"Babamın kasasından para eksilmiş. Bayağı yüklü bir şey. Berk de dedi ki 'Kaan yapmıştır, sokaktan geldi zaten'. Annem de Kaan abimin üstüne gitti bayağı. Yapmadım dese de inanmadılar. Babam sonra onu yatılı okula gönderdi. Tabii abim reşit olunca ayrıldı ordan. Hem çalışıp hem okuyordu en son... Sonradan öğrendik Berk çalmış. Anıl abim o telefonuyla konuşurken duymuş. Annemle babama sinir oluyorum bu yüzden."
Yiğit'in aklına bir an için Sadık'ın 'Seni sevgi dolu bir aileye gönderiyorum.' gibisinden zırvalıkları geldi. Sadık'ın sevgi anlayışı paraydı işte ya!
"Hadi abim, inelim artık."
Eymenin omzuna kolunu atarak odasından çıktılar. Asansörden indiklerinde çalan kapı ziliyle evde sabahtan beri bitmeyen koşuşturma hızlanırken hizmetlinin birisi de kapıya koşmuştu.
Eymen Yiğit'in kollarından çıkıp koşarak kapıya gittiğinde gülümsedi Yiğit. Her kimse artık Eymen'in masum sevgisini kazandığı için onur duymalıydı ve bu evden acilen kaçıp kurtulmalıydı.
Kendisini salondaki koltuğa atarken kapı tarafından gelen konuşma sesleri şimdiden kafasını ağrıtmaya başlamıştı. Derya Hanım tiz sesiyle ağlıyordu şimdi.
Elindeki telefonun titremesiyle şifresini girip mesaja baktığındaysa artık kendisinde şans denen şeyden herhangi bir iz olmadığına emindi.
Akif'in attığı şifreli konum ve altında adamın yaptığı pislikleri içeren dosya... Yiğit'in stresini atmasına yardımcı olacak olsa da birdenbire tutan baş ağrısı hiç de yardımcı olmuyordu. Bunun yanında evdekilerin uzun süre uyanık olma ihtimali vardı. Uyku haplarını artık devreye sokmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başa Gelen Çekilir~Abilerim
Teen Fiction‼️Homofobikseniz kibarca burayı terk edin plz. Gay warning!!! Abilerim erkek versiyon. Tanrı çektirdiği her acının bir karşılığını verirdi. O Yiğit'i unutmamıştı, sadece doğru zamanı bekliyordu. Yiğit beklemese de beklettirirdi.