4

1.5K 149 9
                                    

Medya:Muhtemel Yiğit

...

Son birkaç gündür Yiğit'in hayatı garip bir şekilde oldukça yolundaydı. İş için mesaj gelmemiş ve Sadık onu rahatsız etmiyordu. Bu da ona bol bol uyuması için zaman veriyordu.

Yıllardır göz altlarında oluşmuş mor torbalar, düzenli uyku çekmesi sayesinde yavaşça yok oluyorlardı. Vücudu gittikçe sağlıklı bir görünüme kavuşuyordu, omzundaki yaraysa hızla iyileşiyordu. İzi kalacaktı fakat ilk değildi zaten.

Hiç elde edemediği bir deneyim olan 'evde pineklemek' Yiğit'in en sevdiği etkinlik olmuştu bir de. Öğlenleri evde kimse olmuyordu. O da televizyon karşısında pinekliyor, mutfakta pinekliyor, playstation oynuyordu.

Yine de günlerinin bu kadar sakin geçmesi, alışkanlıklarından dolayı olsa gerek vücudunda onu arada bir yoklayan aptalca bir gerginliğe sebebiyet veriyordu.

Her kahvaltısı ve akşam yemeği, oldukça medeni olduklarını zanneden ağabeyleri(!) tarafından göz hapsinde veya öylesine söyleniyormuşçasına ağızlarından çıkan iğneli laflar eşliğinde geçmese bu kadar huzur ciddi anlamda onu korkutabilirdi.

Yatağında karnının üzerine uzanmış bir şekilde instagram reelslarında geziniyordu şimdi. Gözleri uzun süre telefona bakmaktan kızarmış, eşofmanının paçaları biraz yukarı çıkmış, tişörtünün sıyrılan kısmından beli görünüyordu. Yani tamamen paspal haldeydi.

Kapısı çalınıp, geldiği günden beri mavi buz gibi gözleriyle onu süzen ve ergen hareketlerine içten içten güldüğü minik tatlı kardeşi(!) Eymen içeriye girdiğinde gözleri kısa bir an onu bulmuş, daha sonra önündeki video akışına geri dönmüştü.

Yan tarafının çökmesiyle kendisini hafifçe yana kaydırdı. Gözlerini çocuğa değdirmeden telefonuyla ilgilenmeye devam etti. Söyleyeceğini söyleyip gitsindi.

"Bir şey konuşabilir miyiz?"

Yiğit oflayarak telefonunu kapatıp yan tarafındaki komodine koyarken yatakta oturur pozisyona geçti. Ne zırvalayacaktı şimdi? Evden git, abim değilsin falan mı diyecekti o da?

"Konuş."

Abisinin soğuk tavrıyla cesareti biraz da olsa kırılan çocuk boğazını hafifçe temizleyerek devam etti sözlerine. Öldürmezdi ya!

"Yarın okulda tiyatro gösterim var. Sen gelsen olur mu?"

Yiğit bayık bir bakış attı çocuğa. Şimdi niye birden iyi olmuştu ki? Tamam, polis olan Anıl hariç diğerleri sürekli aptal aptal -evlerine öylece yerleştiğine dair- iğnelemelerde bulunsalar da Eymen ergen olmasına rağmen söylememişti bu tarz şeyler. Ancak yine de aniden onu kendi gösterisine çağırması işkillenmesine sebep olmuştu.

"Neden?"

Çocuk ona yönelen buz gibi sesle iyice gerilirken kendini toparlamak için derin bir nefes aldı. Berk (karışan çocuk) olsa çoktan onu döverek odasından çıkartmıştı hem.

"Çünkü, yarın herkesin işi var." kısıkça söylediği şeyler Yiğit'in bir anlık yüreğinin sızlamasına sebep olmuştu. Az çok tanıdık bir duyguydu çünkü.

"Annen çalışmıyor diye biliyorum."

Eymen, şımarık olduğunu biliyordu. Evin en küçüğü diye her istediği yapılmış, bir dediği iki olmamıştı. Ancak yanında olan ailesi değil onların parasıydı. Herkesin ailesi gösteriye gelirken koskoca ailesinde hiçkimsenin ona ayıracak birkaç saatinin olmaması yalnız olduğunu yüzüne çarpmıştı. Bu yalnızlığı okuldakilerin diline dolanmasın diyeydi bu yaptığı. Bir de zorbaları vardı Eymen'in, her gününü zehreden. Arkasında birisi olduğunu görseler yapmazlardı belki hem?

Başa Gelen Çekilir~AbilerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin