Konuşmamızın ardından 2 gün geçmişti. Bora bunun üstüne hiç konuyu açmadı. Konuşmaya çalıştığım da ise kısa kısa cevaplar veriyordu. Artık bundan bende sıkılmıştım o da. Mete ile bahçedeydik. Okulun bahçesi de kendisi gibi kocamandı. Bir sürü banklar vardı her yerde. "Bora'dan hoşlanıyor musun?" dedi Mete yürürken. Gözlerimi taşlardan ayırıp ona çevirdim. "Bilmiyorum." dedim.
"Seviyorsun." dedi iç çekerek. "Konuşmak istemiyorum." dedim önüme dönerek. "Daha ne kadar kaçacaksın gerçeklerden?" dedi elimi tutarak. "Kaçmıyorum." deyip hızlıca elimi çektim. "İşim var." deyip okula girdim. Bora'yı bulmam gerekiyordu. Mete haklıydı. Ben kaçıyordum. Gerçeklerden,hayattan,herşeyden. Bora sınıfta oturmuş duvara bakıyordu. Kimse yoktu. Gidip yanıma oturdum. Bana bakmadı bile. "Bana bakar mısın?" dedim omzuna dokunarak. "Omzunu oynattı ve elimi çekti. "Melis" dedi bana dönerek.
Başımı oynatarak devam etmesini söyledim. "Hani sen bana 'Her şeyin altında bir gerçek yatar.' demiştin ya. Haklıymışsın. O gün sana dediklerim sinirden değilmiş. Gerçekten içten gelerek demişim." dedi. Kalkmaya çalıştı ama kolunu tuttum. "Canımı yakıp kendinden uzaklaştırmaya çalışıyorsun." dedim. Kendimi buna inandırmak istiyordum.
"Hayır,ben seni hiç bir zaman sevmemişim. Bi anlık bişeymiş. Hiç bir zaman da sevmeyeceğim" dedi. O son kelimeyi o kadar vurguladı ki... Ölmüş gibi hissediyordum. Kalbim vardı ama atmıyordu sanki... Kendimi ona küçük düşürmemek için "Haklısın." dedim sadece. En azından aşağılık bir duruma düşmek istemiyordum. Arkamdan 'Bora Beder'in arkasından koştu' dedirtmek istemiyordum.
Bunları düşünürken gözümden bi yaş düştü. Hemen panikle sildim. "Bu iş bitince okuldan kaydını sildir." dedi ve gitti. Çok otoriter bir sesle söylemişti. Ben bi anlık hayallere mi kapılmıştım? Sinirle ayağa kalkıp ayaklarım nereye giderse oraya gidiyordum. Hiç bilmediğim bi sınıfa girdim. Karşımda ölü bir beden ve hemen yanın da maskeli iki kişi duruyordu. Simsiyah giyinmişlerdi. Eldivenleri vardı. Kapının açılmasıyla başlarını döndürdüler. Ama bişey göremedikleri kesindi. Çünkü açar açmaz koşmuştum.
Peşimden gelirlerse yakalanırlardı. Bunu ikisi de istemeyeceği için gelmemiş olmalılardı. Beni görmedikleri kesindi. Bora bahçe de dolanıyordu. Dişlerini sıkıyor olmalıydı. Hemen yanına gidip arkasından artık yürümeyecek hâle gelip "Bora!" diye bağırdım. Arkasını döndü. Bana koşmaya başladı. Kendimi dikleştirip ona sarıldım. Karşılık vermişti. "Katili gördüm. Katil ve biri daha duruyordu yanın da. Başlarında ölü bi cesed vardı. Dalgınlıkla bi kapı açmıştım ve o kapının ardın da..." dedim. Ağlamaya başlamıştım. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.
Saçımı okşamaya başladı. "Sakin ol,sakin ol" diye temkinde bulunuyordu. "Bu iş gereğinden fazla büyüdü." dedi. "Yeni mi anlıyorsun!" dedim bağırarak. Kendimi geriye doğru çekip durdum. "Sen herşeyi şaka falan mı sanıyodun?!" dedim kafamı iki yana sallayarak ve bağırıyordum bi yandan da.
"Sakin olur musun artık?" dedi. Etrafına bakıp "İşinize dönün!" diye bağırdı bize bakanlara. Beni kolumdan tutup sürüklemeye başladı. "Bırak beni!" diye bağırabiliyordum sadece. Peki beni dinledi mi? Tabii ki de hayır! "Kafana eseni yapamazsın Bora!" diye bağırdım kolumu çekmeye çalışarak. "Öyle bi yaparım ki aklın durur." dedi bana göz ucuyla bakarak. "Ben senin oyuncağın değilim. İstediğin de alıp istemediğin de bırakamazsın beni!" dedim bağırarak. Durdu. Bana baktı... Sadece baktı.
Hiç bir şey demedi. Yürümeye başladı. Bende peşinden gidiyordum ama haklıydım. Ben onun istediğin de alıp sıkıldığı zaman da bırakabileceği biri değildim. Ya alır bırakmazdı. Ya da tamamen bırakırdı. Karar onundu. Ben bişey yapamazdım. Beni bıraksın istiyormuydum bilmiyordum. Bırakmamasını istiyormuydum onu da bilmiyordum. Hiç bir şey bilmiyordum. Kendimi bi salak gibi hissediyordum.
Yavaşça yere bakarak yürümeye devam ettim. "Haklısın." dedi sert bir tonda. Öksürerek boğazını temizledi ve "Bir karar vermeliyim demi?" dedi bana dönerek. "Evet. Bir karar vermelisin. Ya bırak ya bırakma. Tamamen özgürsün." dedim ona bakarak. Bi yandan da yürüyordum. Durup arkama döndüm o duruyordu aynı yerde. Elimi sallayıp "Sakın beni kullanmaya çalışma Bora Bey!" dedim. "Gerçekten ben bu kadar mı kötüyüm?" dedi başını hafifçe eğerek. Tıkanmıştım. Boğazıma bir yumru oturmuştu ve kalkmıyordu. Zar zor "Bilmiyorum." diye kekeledim. "Senin yerine ben cevaplayım." dedi Bora. "Evet o kadar kötüyüm." dedi.
"Sana tek bir şey sorucam." dedim yanına doğru yürüyerek. "Bugün sabah söylediklerini gerçekten mi söyledin?" dedim tek kaşımı kaldırarak. Bana bakmadı. Ya bakmak istemiyordu. Ya da bakamıyordu. "Sana bişey sordum Bora." dedim sinirle. "Gerçekten söyledim." dedim başka yöne bakarak. Başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü. Artık herşey yerine oturmaya başlamıştı sanki. 'Bora beni sevmiyor' diye kendime telkinler verdim.
"Daha fazla konuşmak istemiyorum." dedi yürümeye başlayarak. "Sen hiç bir zaman konuşmak istemiyorsun zaten!" diye bağırdım birden. Düşüncelerim dile geliyordu. Durdu bana ama dönmedi. "Hep kaçıyorsun Bora,bana diyorsun ama asıl sen benden kaçıyorsun. Duygularından kaçıyorsun. Düşüncelerinden kaçıyorsun. Herşeyden kaçıyorsun!" diye söylenmeye başladım. "Emin olamıyordum bu zamana kadar seni sevdiğimden. Ama şimdi eminim ben seni sevmiyorum. Senden nefret ediyorum!" diye bağırdım. Bütün herkes bize bakıyordu ama umrumda değildi.
Herkes pür dikkat bizi izlerken Bora sadece dinliyordu. Bana bakmıyordu,bişey demiyordu. Sadece susup dinliyordu. Artık bıkmıştım içimde tutmaktan. Nefes alamıyordum artık. "Senden nefret ediyorum Bora Beder" diye yineledim. Bu sefer belirtmiştim de ismini. Gözümden bir yaş aktı. Ben Bora'ya bi şans vermeye çalışırken o bu şansı yok ediyordu. O bana her dokunduğun da vücudum da kıvılcımlar hissediyordum. Ama artık sadece nefret vardı içimde.
Belki bunların hepsini onun canını yakmak için,benim yaşadığım şeyleri anlasın diye demiştim ama demiştim artık. Beni sürekli aşağılamasından,bizden değilsin demesinden,beni görmezden gelmesinden bıkmıştım artık. Bana istediği şeyleri yapamazdı. Hakkı yoktu buna. O kimdi ki? Arkama dönüp koşmaya başladım. Bi hışımla bahçeye çıktım. Bi tane banka oturup ağlamaya başladım. Ağladıkça ağlıyordum. Durduramıyordum.
Beni sürekli hor görmesinden bıkmıştım. Bana istediği gibi davranamazdı. Bi iyi bi kötülük de yapamazdı. Bi karar vermesi gerekiyordu. 'Onu affetmeyeceksin' diye kendi kendime söylendim.
*buraları hızlı geçicem ağladı işte kısaca
Kendimi durdurup okulun kapısına yöneldim. Okulun içine tekrar girdiğim de bir bir merdivenleri çıktım ve sınıfa doğru yöneldim. Henüz gece değildi hava kararmamıştı bile. Derin bir uyku çekmek istiyordum. Bu yaşadıklarım beni yeterince yormuştu. Sınıfa girdiğim de kimse yoktu. Herkes hava almak istemiş olmalıydı.
Yerime gidip kafamı sıraya koydum. Uyuyamıyordum. Zar zor da olsa uykuya daldım.
*hızlı geçicem buraları. 2 gün sonra.
2 gündür Bora'yı görmüyordum. Sınıfa da gelmiyordu. Merak ediyordum onu. Başına bişey mi gelmişti? Ya da saklanıyor muydu? Kantin de oturmuş,masaya gözlerimi dikmiştim. Karşı sandalye çekildi. Kafamı kaldırdım. Arda gelmişti. "İyi misin?" dedi. "Hiç bir şey yemiyorsun iki gündür." dedi bana bakarak. "İstemiyorum. İyiyim." dedim önüme bakarak. Aslında berbat hissediyordum.
"Melis" dedi. Gözleri gözlerimi buldu. Kafami yana yatırıp tek kaşımı kaldırdım. "Sana bişey diyeceğim ama korkmak yok. Tamam mı?" dedi. Sessizce soran gözlerle ona bakıyordum. "Tamam mı?" diye yineledi. "Tamam." dedim son derece bıkkın bir sesle. "Bora ile kavga ettiniz. Evet seninle konuşmuyor,anlarım. Fakat sorun şu ki bizimle de konuşmuyor ve iki gündür orta da yok. " dedi derim bir nefes vererek.
Gözlerim yuvalarından çıkacaktı sanki. Nasıl? Nasıl olurdu böyle bişey? "Öldü mü?" dedim. Düşünmek bile istemiyordum o ihtimali ama sormuştum. Ya gerçekten öldüyse? Ya katil onu da öldürdüyse diye düşünüyordum. İki gün önce gördüğüm cesed bi an da ortadan kalkmıştı. Bakmaya gittiğim de orda yoktu. Sadece bi tık kan kokusu vardı o kadar. Belki de katil onu da öldürüp cesedini ortadan kaldırmıştı?
Arkidişlerrrr bu sefer uzun yazdım. Bayadır bölüm atmıyorum değsin istediimmm. Neyse iyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜ (Tamamlandı)
Science FictionMelis Kaya yeni bir okula başlar.Kendisi çok fazla beceriksiz olduğu için gittiği her yere bi kötülük götürür.Okulunun ilk günü de Bora Beder ile neler yapacaklar hadi okuyalım!İyi okumalar.