7.Bölüm-Fark etmek

8 5 0
                                    

"Çünkü ne?" dedim ayağa kalkarak. Bana baktı. Sadece baktı. "Bora bişey söyle!" diye bağırıp sarstım onu. Tek bir kelime bile söylemiyordu. "Emin değilim." dedi yüzünü avuçlarının arasına alarak. "Neyden emin değilsin?" dedim kaşlarımı çatarak. "Bilmiyorum. Hiç birşey bilmiyorum. Zorlama." dedi sessizce. Hiç birşey demeden yanına oturdum.

Kafamı omzuna koydum. Gözümden bi yaş düştü. "Ben bana not yollayanı gördüm." deyiverdim bi anda. Hiç birşeyden haberi yoktu. Bana döndü. "Ne zaman?" dedi kaşlarını çatarak. "Revirde olduğum gün." dedim. Derin bir nefes alıp devam ettim konuşmaya "Ağlamaktan revire düştüm. Üstüne üstlük bi de onu görünce bayıldım korkudan." dedim sanki hatırlamak istemiyormuş gibi kafamı iki yana sallayarak.

"Seni..." dedi iç çekerek. "Seni ben üzdüm." dedi bana bakarak. "Neden böyle yapıyorsun? Neden ikimize de hayatı zindan ediyorsun?" dedim ona bakarak. "Ben seninle olmak istiyorum Bora. Yakın arkadaş olmak istiyorum." dedim elini tutarak. Elini çekti hızlıca. "Anlamıyorsun. Hiç birşey anlamıyorsun." dedi ayağa kalkarak.

Hızlıca sınıftan çıktı. "Zaman ver Melis." dedim kendi kendime. Anlayamıyordum. Neden bi anda böyle olmuştu? Ben onunla arkadaş olmak isterken o ne istiyordu? "Hayır" dedim oflayarak. "Bi daha bana bizden değilsin demesine izin veremem. O zaman kendimi kaybederim.." diye düşünmeye başladım.

Düşünürken uyuya kalmışım. Uyandığım da sabah olmuştu. Ne zamandır uyuyordum ben? Kafamı çevirdiğim de Bora'nın yanım da uyuduğunu gördüm. Her zaman ki gibi Mete ve Arda hemen arkamızda uyuyordu. Elimi hafifçe saçlarına götürdüm. Bi an duraksasam da dokunmak istiyordum. Ellerimi nazikçe saçlarına götürüp okşamaya başladım. Simsiyah kömür gibi saçları vardı.

 Simsiyah kömür gibi saçları vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*Bu şekil düşünün. Eğer hoşunuza gitmediyse kafanızdakiyle devamkee*

Elimi çektim. Telefonumu açtığım da;

540*******: Dikkatli ol küçük hanım. Unutma Bora'dan uzak dur.

Diye bir mesaj gelmişti. Mesajı açtım. Numarayı aradım ama "Kullanılamıyor" diyordu. Sinirle soludum. Telefonu masaya koyup arkama yaslandım. Beni her zaman izleyen biri kim olabilirdi? Artık emindim. Bu sınıftan biriydi. Benimle oyun oynuyordu ve bu çok hoşuna gidiyordu. Peki ya kimdi bu? Bana not yollayan kişi katil miydi? Yoksa başka biri mi?

Çözmem gereken çok şey vardı. Ama şimdi bunun sırası değildi. Ben düşünürken Bora uyanmıştı. Kafasını kaldırıp bana baktı. "Günaydın" dedim. Suratım hala bembeyazdı. Anlamaması için dua ediyordum. "Noldu sana?" dedi. İçimden "Şimdi sıçtın Melis" deyip gülmeye zorladım kendimi.

"Bişey olmuş belli noldu?" dedi. "Yok bişey. Hadi yemek yiyelim ben çok acıktım." dedim karnımı tutarak. "Tamam hadi gel." dedi eliyle. Mete ve Arda resmen kış uykusuna yatmıştı. Hala uyuyorlardı. Kantine gidip tost aldık. Oturunca sadece beni süzüyordu. "Serkandan hoşlanıyor musun?" dedi. "Tost boğazımda kalmıştı resmen. Yutkunup "Ne?!" dedim. "Serkandan hoşlanıyor musun?" diye yineledi. "Hayır tabii ki  de. O benim arkadaşım bile değil." dedim tostuma dönerek.

"Biliyor musun?" dedim göz ucuyla ona bakarak. "Neyi?" dedi bana dönerek. "Aslında hoş çocuk." dedim kıkırdayarak. "Ne? Nasıl? Şaka mı?" diye ardı ardına sorular yağdırmaya başladı. "Tabii ki de şaka. Seni denedim sadece." dedim gülerek. "Aman ne komik." dedi gözlerini devirerek. "Beni kıskanıyorsun." dedim ona bakarak. "Ne? Hayır, asla." dedi kafasını iki yana sallayarak.

Oturuşumu düzeltip "Bedenlerimiz yan yana ama ruhlarımız çok uzak." dedim kollarımı bağlayıp. Bana bakmadı. Sadece tosta odaklandı. O an kafasını dinlemek çok isterdim. "Düşünmem gerek Bora." dedim tostumdan ısırıp. "Ben kimseye güvenmezken daha 2 ay önce tanıdığım birine nasıl güveneyim? Lütfen anla beni." dedim ve kalkıp gittim.

ÖLÜ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin