-12.Bölüm-Beyaz Kefen-

57 4 16
                                    



bu bölümde sadece ağlıyoruz.....

yerlere kapanırdı bedenler, acıyla inlerdi, yardım dilenirdi. yanından geçenler ise dans ettiğini ve şarkı mırıldandığını sanırdı. çünkü böyleleri daha kolayına gelirdi. fakat aynı durum kendi başlarına geldiğinde, yalvarırdı Allah'a, lanetler yağdırırdı insanlığa.

görmeyelden yüzünü ben ki Nigar'ım, sensedim.                                                                                                     Ah u zar ile geçer bu rüzgarım, sensedim.

----------------------------------------------

"FERİİTT" dedi Zeynep bağırarak. herkes bahçeye koştuğunda, bende odanın kapısına yöneldim.

bunu Ferit'e kim yapardı? Kim yapabilirdi?

 tam o sırada telefonuma gelen bildirimle duraksadım.

ÖZEL NUMARA: Ferit'e olanlar savaşa sadece uyarıydı güzelim, savaş seni üzmenin bedelini kardeşiyle ödedi. sen üzülme yoksa yakarım o malikaneyi. düşün, yaktığın her ağıt, başkalarının serzenişi olur..

siz: bak inan kimsin bilmiyorum, çık karşıma sakince konuşalım gizem yaratma.

ÖZEL NUMARA: vakti gelince o da olacak güzelim. kokunda dinleneceğim.

bir dakika! o ne dedi! 

yazdığı mesajı tekrar ve tekrar okurken 

hiddetle telefonu yatağa fırlattığımda kafayı yemek üzereydim

biri seninle dalga geçiyor sakin ol Riva

hızla odadan çıktığımda herkes telaşla içeri girdi, merdivenlerden indiğimde, ayaz ve savaş Ferit'in kollarının altına girmiş ve yürütmeye  çalışıyordu. Ferit'in yüzü fazlasıyla hırpalanmıştı. gözünde morluklar oluşmuş, dudağı ve kaşı patlamıştı. vücudundaki izleri saymadığım halde, zar zor nefes almaya çalışıyordu.

savaş ve ayaz, Ferit'i dikkatle koltuğa yatırdığında, Zeynep hızlı adımlarla Ferit'e ulaştı.

anlamadık sanki

"Ferit" dedi titrek sesiyle, göz yaşlarını zor tuttuğu barizdi.

"ağlama, çikolatalı kek, yaş pasta sevmem ben" dedi gülümsemeye çalışarak

"aptal" Zeynep yaralarına dikkat ederek sarıldı Ferit'e. "ya doktor çağırın bir şey yapın, hastaneye gidelim" 

"gerek yok güzelim" dedi Ferit sakince

"ben aradım doktoru, gelmek üzeredir oğlum" dedi İştar hanım.

açılan kapı ile birlikte, doktor içeri giriş yaptı. onlar Ferit'e müdahale ederken ben kafamdaki sorulara cevap bulmaya çalışıyordum

"kokunda dinleneceğim"

 fısıltı geçti kulağımdan, beni bu kadar kokuma kadar bilecek kim yanımda olabilirdi?

dalgın bir şekilde sorularla mücadele ederken bir yandan da kahve yapıyordum. 

mektup ve orkide aynı kişiden?

K.M ?

"Riva, güzelim iyi misin" 

savaşın sesiyle irkilerek kendime geldiğimde elimdeki seramik cezve yere düştü ve  kaynak kahve bacaklarıma döküldü. acıyla gözlerimi yumduğumda, tek bir mimik dahi vermemeye çalıştım. "Riva, ne oldu, neden bu kadar dalgınsın" diyerek aceleyle yanıma geldi. beni kucağına alacağı sırada elimle durdurdum. "dokunma savaş" dediğimde, kaşları fazlasıyla çatılmıştı. "ne demek oluyor bu"  hiddetle" sana soran olmadı" dedi ve hışımla kucağına aldı bedenimi. bazıları ne kadar dirayetli olmaya çalışsa da, o küçük kız çocuğu sığınmak isterdi.

Esaretin Gölgesi (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin