5. Bölüm : Geçmiş

24 3 7
                                    

Babama doğru ağzım açık bir şekilde baktım ve hızlıca babamın boynuna atladım. Babamın o içten gülüşünü biliyordum ve bana şu an tam da o şekilde gülüyordu. Babamın omuzlarından tutarak geri çekildim. "Sen dünyanın en iyi davranışını yaptın, baba. Ve ben de bunun karşılığını en iyi şekilde sana vereceğim." dedim babama. Babam bana gururla baktı. "İyilikler karşılıksız yapılır Simay, bak bu sözümü asla unutma. Eğer bana karşılık verirsen bu iyilik olmaz. Bu yüzden senden karşılık istemiyorum." dedi ve gülümsedi. Ben de ona gülümsedim ama aklımdan geçenler sadece Baran'ın o günlüğe yazdıklarıydı. Babam olmasa hala ağlıyor olacağımdan eminim. İçimdeki o 12 yaşındaki kız da eminim ki ağlardı, Baran için ağlardı, kendisi için ağlardı. Aklımın susmasını istediğim o an tek çare uyumak oldu.

...

Gece odamı aydınlatan dijital saatim büyük bir kabus ile yatağımdan fırladığımda 04.37'yi gösteriyordu. Gördüğüm kabusta Baran'ın günlüğünü okula geri bıraktığımda ertesi gün okulda herkes günlüğü okumuştu ve bu okulun dalga konusu olmuştu. Baran da bu yüzden benimle iletişimini tamamen kesmişti. Hiç bir kabustan uyandığıma bu kadar sevinemezdim. Nefes nefese uyanmama sebep olan bu şey neyseki sadece kabustu. Geri uyumak istedim ama içimde bir burukluk vardı. Yavaşça yataktan kalkıp masama doğru ilerledim. Günlük bıraktığım yerde bıraktığım gibi duruyordu. Ben onu asla okula götürmeyeyip, Baran'a uygun bir zamanda geri verecektim. Zaten günlükten başka dolabına koyduğu eşyaları da bendeydi, en iyisi onları önceden verip günlüğü sona saklamak olacaktı. Yatağıma geri dönüp uykuya dalmaya çalıştım. Gözlerimi kapatıp kendimi uykuya bıraktım.

...

Kendi irademle ve uyku ihtiyacımın tamamen giderildiği hissiyle yataktan kalktım. Belki de en yakın arkadaşım Baran'ı göreceğimin heyecanıydı bu. Hızla yatağımı toplamaya başladım. Daha sonra üstüme Zara'dan aldığım yünlü kazağı ve altına da Oysho'dan aldığım eşofmanı geçirip pijamalarımı ise yatağımın üstüne bıraktım. Hemen makyaj masama oturdum. Masanın üstünde duran aynayla yüzümü inceledim. Ve gördüklerim beni şoka uğrattı. Göz altlarım morarmıştı?! Asla ama asla hayatta 1 kere bile morarmayan göz altlarım mosmor olmuştu. Üstelik kapatıcım dahi yoktu. Gördüğüm kabustan dolayı olabilir miydi? Hiç bir fikrim yoktu ve tek bildiğim bu göz altlarının asla kapanmayacağıydı. Çünkü bir yerden kapatıcı bulup sürsem bile hep orada olduğunu düşünecektim. Ellerimi gözüme dayayarak masamda öylece oturup ağlamaya başladım. Annem birden içeriye daldı ve tam bir şey söyleyecekken beni gördü ve sözü yarıda kesildi. Bu kapıyı çalmama huyu annemle babama ne zaman ve neden geçmişti acaba..

—Simay'ım ne oldu anneciğim?

Kafamı kaldırıp anneme baktım. Annem hala anlam veremiyordu. En sonunda :

—Anne göz altlarımı görmüyor musun? İçimi rahatlatmak için farketmemiş gibi yapıyorsan karşında çocuk yok.

diyerek anneme açıkladım. Annem bir kaç saniyeliğine gözlerimin altına baktı ve ardından bana dönüp,

—Simay sen gözlerini falan mı bozdun anneciğim? Ne morluğu ne göz altı ne diyorsun anlamıyorum ki.

dedi. Oldukça şaşkındım ve duraksadım. Ardından aynaya baktım ve o an kafama dank etti. Birkaç gün önce annem benden oje sürmek için bu aynayı istemişti ve oje aynaya bulaşmıştı. Bende gecenin o karanlığında ojeyi elimle iyice dağıtıp sildim sanmıştım. Oje de mor olduğu için ben de baktığımda sanki mor olan göz altlarımmış gibi görmüştüm. Derin bir oh çektikten sonra aynayı tekrardan anneme verdim.

—Anne al senin olsun zaten ben bu aynayı kırk yılda bir kullanıyorum benim kendi büyük aynam var. Bir daha aynı şeyi yaşamamalıyım.

dedim. Annem de başını olumlu anlamda sallayıp aynayı elimden aldı.

Geçmişin Kaderi | 💌Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin