13. Bölüm : Çıkmaz

25 3 5
                                    

Aradan çok geçmeden sınıfa Yeliz Hoca girdiğinde herkes ayağa kalktı.

"Oturun çocuklar, oturun. Matematik hocanız bugün izinli bu yüzden dersiniz boş." dedi Yeliz hoca ve herkes oturdu. Neden sevinmemişlerdi ki?

"Eğer diğer sınıfların ders işlemesini engelleyecek en ufak bir davranışınız olursa o zaman gerekirse dersinizi ben işlerim." dedi Yeliz hoca ve sınıfın kapısını kapatarak sınıftan çıktı.

Açelya çantasından iPad'ini çıkarmış onunla uğraşıyordu. Ben de dirseğimi masaya koymuş Dilra ve Baran'ı izliyordum. Bağıra bağıra konuşmaları yetmezmiş gibi bir de utanmıyorlardı hiç.

"Yaa Barann! Bu bilezik benim en çok istediğim şeydi, teşekkür ederimm!" dedi Dilra ve Baran'ın boynuna atladı. Baran güldü.

"Ya, daha bu küçücük bilezik en çok istediğin şeyse diğerlerini görüp ne tepki verirsin acaba."  dedi Baran diğer poşeti Dilra'ya uzatırken.

"Sen bunları taşırken de yorulmuşsundur şimdi. Çocuğum gerek var mıydı ya size geçerdim orda baş başa hem kutlama da yapardık." dedi Dilra bakışları Baran'ın yüzündeki her noktada oyalanırken.

Çocuğum mu?! Size geçerdim baş başa kutlama yapardık?!?!?! Delirdi mi bu kız! Nefes alış verişlerim hızlandı. Açelya bunu farketmiş olacak ki bana döndü ve, "Kızım ne oldu sana burnundan soluyorsun?" diye sordu. Bakışlarımla Baran'ın olduğu sırayı işaret ettim. Arkasını dönüp baktı. "Ay Simay kuzenler işte kendin söylemedin mi? Ne bu kıskançlık hadi moralin yerine gelsin artık yaa." dedi Açelya gülümseyerek. "Ya ama böyle zor bir dönemde yanımda olması gerekirken gitmiş kuzenine hayattaki tüm beklentilerini satın almış!" dedim sitem edermişcesine. Açelya güldü. "Yaşadığını yaşamak istemezdim, canım." dedi ve bakışları boşluğa çevrildi. Sanki birini düşünüyormuş gibi kafasını yana yatırdı ve anlamlı anlamlı gülümsedi.

"Açelya'm sen birine mi tutuldun bakıyorum? Ad ver hadi ad ver." dedim sırıtarak. Açelya bana döndü ve parmağını ağzına götürüp "Şşş." dedi. Daha sonra kulağıma eğildi ve, "Özgür. Özgür Çevik." diye fısıldadı. İsmini söylediğinde resmen gözleri ışıldamıştı. "Hangi şubede o?" diye sordum. Bilmem anlamında alt dudağını öne doğru büktü. "Ama Simay sana yemin ederim, bir yakışıklı bir yakışıklı. Her gece etrafındaki kızlar mezarı boylasın diye dua ediyorum." dedi Açelya alaylı bir sesle. Güldüm. "Çok mu popüler ya?" dedim. "Sorma, sorma. Her gün yeni biriyle kol kola." dedi ve alt dudağını dişlerinin arasına aldı Açelya. Oldukça sessiz konuştuğumuz için birinin duyma olasılığı çok düşüktü. Sınıftaki çok rahatsız edici olmayan uğultuyu bozan Dilra'nın birden çığlık çığlıya zıplaması oldu. Herkesin -ben dahil- gözleri Dilra'ya dönmüştü. "Seni çookkkk seviyorum Barannn!" diye bağırdı Dilra. Baran da "Ben de seni." dedi Dilra'nın sesinin yanında alçak kalan bir ses tonuyla. Dilra'nın elinde son model bir iPhone gördüğümde ağzımdan dökülen küfüre engel olamadım. Yok ebesinin..

Açelya ise bir elini havaya kaldırmış dilini damağına üç kez vurup tekrardan iPad'ini açtı ve bir şeylerle oyalanmaya başladı. Ben ise sinirden köpürmüş bir halde ayaklarımı istemsizce yere vura vura sınıftan çıktım. Kızlar tuvaletine doğru yürüdüm. Gözüm hiç bir şeyi görmez olmuştu. Kızlar tuvaletine geldiğimde suyu sonuna kadar açıp bir süre ellerimi lavabonun iki yanına sıkıca yaslayıp aynaya baktım. Sinirlenmiştim ve arkadan bana garip bakışlar atan 12. Sınıf kızları görmemek mümkün değildi. Arkamı dönüp "Ne bakıyorsunuz be!" diye bağırasım gelmişti ama yapmadım. Çoğu kişi zaten aynada bir tarafına bakmaktan başka hiç bir şey yapmıyordu.

Boşa akan suyu kapattım. Sinirim henüz tazeyken tuvaletten ayrıldım ve sınıfa doğru yol aldım. Boş dersmiş, keşke ders işleseydik de bu gözler bu olayları görmeseydi! Zaten burnumdan soluyordum, üstüne kapıdan daha girmeden Baran ve Dilra'nın seslerini duyunca çıldırmıştım. Kapıyı sertçe açıp herkesin bana baktığının bilincinde olarak yerime doğru yürüdüm. Alışık olmadığım bir duygu.

Geçmişin Kaderi | 💌Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin