16. Bölüm : Kabus Gibi Gerçekler

9 2 0
                                    

Gözlerimi bu aralar neden hep hastanede açıyordum? Ayrıca başım neden çatlayacak kadar ağrıyordu.

Baran başımda gözlerimin doğruca içine bakıyordu. Kafamı ağırca kaldırmaya çalıştım ama Baran elini başımın arasına hafifçe koydu ve "Kalkmaya çalışma," dedi. "Seni daha çok yorar." diye ekledi.

"Neden hastanedeyiz ben hiç bir şey hatırlamıyorum?" diyebildim güçlükle. "Simay konuşmamalısın, konuşma. Doktor öyle söyledi." dedi Baran. "Ne oldu ki bana!" diye bağırdım bu sefer. "Simay sus!" diye bağırdı o da bana.

"Bana bağırma Baran! Yorulduğum falan yok, konuşurken zorlanmıyorum da." dedim sesimi daha da yükselterek. Bulunduğumuz durumla ikiye katlanan baş ağrımla zar zor da olsa doğruldum. Etrafa baktım.

"Baran burası.. burası hastane değil?!" dedim panikle. Baran ise boş boş yüzüme bakıyordu. "Ne bakıyorsun, bakma!" diye ekledim.

"Güzele bakmak sevaptır." dedi sırıtarak.

"Ne saçmalıyorsun Baran!? Sen dün bana ne yaptın ve neredeyiz! Söyle yoksa yemin ederim bu odayı başına yıkarım." dedim Baran'a korkumu zerre belli etmeden.

"Küçük sarışın büyümüş de beni tehdit ediyormuş?" dedi gülerek.

"Baran sen," dediğimde yandaki masanın üstünde duran 2 şişe boş alkolü gördüm. Yutkundum. "Sen içtin mi?" dedim zorlukla.

"Evet, sen de içtin." dediğinde kaşlarımı çatıp yattığım yatağın üstünde dizlerimin üzerine kalktım. "Ne demek ben de içtim? Ne saçmalıyorsun ben asla içmem!" dediğimde ağlamaklı olmuştum.

"Her şeyin bir ilki vardır. Şimdi hazır mısın?" dediğinde daha çok kızmıştım. "Neye hazır mıyım? Hiç bir halta hazır değilim ben!" diye bağırdım

Baran yanıma doğru yaklaştı.

...

Derin nefeslerle gözlerimi açtım. Gördüğüm rüyaya mı ağlayayım, yoksa saatin akşam 8 olmasına mı!

Titreyen sesimle anneme seslendim. "Anne?" duymadı. "Anne?" daha yüksek sesle. "Anne!" diyişimle annemin kapıdan girişi bir oldu. Panikle yanıma yaklaştı. Elimi ellerinin arasına aldı.

"Simay'ım, bebeğim ne oldu? Ağlıyor musun sen, ha?" benden çok kendi kendine konuşuyor gibiydi. Göz yaşlarını sildi.

"Asıl sen ağlıyor musun?" dedim. Gözlerini yumarak başını aşağı yukarı salladı. Ağladı ağlayacaktı.

"Ben rüya gördüm, ama berbattı. Baran beni içmeye götürüyordu, sonra kaçırıyordu falan.." annem güldü.

"Ah Simay'ım ah.. keşke ben de böyle şeylere ağlasam." dedi acıklı acıklı.

"Sen neden ağladın?" diye sordum. Gülümsedi. "Hamilelik. Ağlıyorsun, işte. Karnında küçücük bir can taşımanın yükü." dedi ve iç çekti.

"Zor mu?" diye sordum. "Ağır. Ağır diyebilirim." dedi annem duraksaya duraksaya.

"İstemediğin her şeyden kurtulmanın bir yolu var, umarım biliyorsundur?" dedim anneme.

Annem yüzüme baktı. "En çok istediğim. Şu lanet olası hayattan tek istediğim şey, doğması. Ben bebeğimi istiyorum Simay, kardeşini." dedi kelimelerini dikkatlice seçerek.

"Ben de isterdim. Ama baksana, dağıldık. Ailemiz yerle bir oldu. O bebek nasıl büyüsün anne?" diye sordum.

"Kaç ay karnımda taşıdım, doğurmazsam yaşamayı haketmediğimi düşüneceğim Simay." dedi annem.
Ciddiydi.

Geçmişin Kaderi | 💌Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin