36. Bölüm

35 3 0
                                    

Medine, sarayın derinliklerinde hızla paşalarını toplamaya başladı. Öncelikle, elli yedi yaşındaki deneyimli Nasuh Paşa'yı çağırdı. Üvey oğlu Murad'a karşı Abdullah'ın yanında durması için ona bir teklifte bulundu: "Oğlumun Abdullah'ın yanında yer alırsan, seni kızım Mihrimah'la evlendireceğim."

Ardından kırk sekiz yaşındaki Süleyman Paşa'yı çağırarak ona da aynı teklifi sundu: "Abdullah'ı korursan, seni kızım Kamerşah'la baş göz edeceğim."

Her iki paşa da bu teklifi memnuniyetle kabul etti. Medine'nin teklifleriyle, hem yeni padişahlarını koruyacaklar hem de hanedanla daha da bağlantılarını güçlendireceklerdi.

...

Taht savaşıyla birlikte halk arasında da büyük bir gerginlik ve korku başladı. Bazıları Abdullah'ı desteklerken, diğerleri ise Şehzade Murad'ı savundu. Sarayda da bu bölünmüşlük yansımalarını buldu. Kimi yeniçeriler de savaşın yorgunluğundan Abdullah'ı desteklerken, kimi ise sadık kalıp Şehzade Murad'ın yanında yer aldı.

Halkın çoğu, iç savaşın Osmanlı İmparatorluğu'na zarar vereceği ve istikrarsızlığa yol açacağı endişesiyle kaygılanıyordu. Bu nedenle, savaşın bir an önce sona ermesini ve barışın sağlanmasını istiyorlardı. Ancak hangi şehzadenin galip geleceği konusunda belirsizlik ve endişe devam ediyordu.

...

Bu arada gözü yaşlı Gülniyaz ve Mihrinur Sultanlar, Beyhan Sultan'ın sarayına sığınarak güvenli bir yer aramışlardı. Beyhan Sultan da abisi Şehzade Murad'ı maddi ve manevi olarak desteklemeye karar verdi. Yemin etti. Onlara sığınan bu hanedan üyelerinin güvenliğini sağlamak için elinden geleni yapacaktı.

Beyhan Sultan'ın desteği, Şehzade Murad'ın gücünü ve itibarını artırırken, ona verdiği moral de önemliydi. Bu, taht savaşında Şehzade Murad'a olan inancı artıracak ve onun lehine olan desteği güçlendirecekti. Zira tahta abisi Murad'ın çıkmasını istiyordu.

...

Nihayetinde Abdullah ve Şehzade Murad arasındaki taht savaşı kanlı ve şiddet dolu bir hal almıştı. İki kardeşin orduları arasındaki çatışmalar uzun süre devam etmişti. Birçok masum insan hayatını kaybetmiş, topraklar kan gölüne dönmüştü.

Sonunda, uzun ve korkunç bir mücadeleden sonra Abdullah zafer kazanmıştı. Şehzade Murad ve yanındaki taraftarlar esir alınmıştı. Ancak Sultan İbrahim'in vefatıyla birlikte Şehzade Murad acı bir şekilde idam edilmişti. Bu acı son, halk arasında derin bir üzüntü ve keder yaratmıştı.

Şehzade Murad ve Sultan İbrahim, tıpkı önceki Osmanlı padişahları gibi, Ayasofya Türbesine defnedilmişti. Bu trajik olaylar, Osmanlı tahtındaki güç mücadelelerinin ne kadar yıkıcı ve acı verici olabileceğini bir kez daha göstermişti.

...

Beyhan, Mihrinur ve Gülniyaz Sultanlar ise uzunca süren bu taht savaşının ardından Eski Saray'a sürgün edilmişlerdi. Bu sürgün, onların hayatlarında derin bir dönemeç olmuştu. Saraydaki lüks yaşamlarının yerini, perişanlık ve hüzün almıştı.

Eski sarayın duvarları arasında, bir zamanlar ihtişamlı günlerini yaşayan bu sultanlar, şimdi keder ve üzüntü içindeydi. Geçmişteki ihtişamlı günlerine duydukları özlem, kalplerinde derin bir hüzün bırakıyordu. Ancak artık bu sarayda, bir zamanlar sahip oldukları her şeyden yoksun bir şekilde yaşamak zorundaydılar. Medine ise onların aksine validelik döneminin başlangıcında neşe içindeydi.

MEDİNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin