44. Bölüm

39 1 0
                                    


Medine Sultan, sessiz ve huzurlu bir gece geçiriyordu. Mum ışıklarının titrek ışığında dairesinde uyurken ani bir öksürükle uyanıverdi. Göğsünde sıkışma hissetti ve ağzından beklenmedik bir kan pıhtısı geldi. Korku dolu bir çığlık attı ve hemen yanına koşan harem hizmetçileri, saray hekimlerini çağırdılar.

Hekimler telaşla Medine Sultan'ın yanına geldiler. Başlarındaki deneyimli hekim, hemen müdahale etti ve Medine Sultan'ın sağlığı için ellerinden geleni yaptılar. Kanamanın nedeni hızla araştırıldı ve tedaviye başlandı. Sarayın her köşesinden endişeli sesler yükseliyor, harem halkı dua ediyordu.

Medine Sultan'ın sağlığı için dualar okunuyor, dua ediliyordu. Sarayın içinde tedirginlik hakimdi ve herkes, valide sultanın sağlığı için en içten dileklerini diliyordu. Bu beklenmedik olay, sarayı huzursuz etmişti ve herkesin kalbinde bir endişe ve korku vardı.

...

Azra Sultan, Medine Sultan'ın ani hastalığı karşısında derin bir endişe içindeydi. Bu sebepten sarayın en mahir hekimlerini çağırdı ancak hekimler hastalığın ciddiyeti karşısında çaresiz kaldılar. Azra Sultan, titizlikle tedavi sürecini takip etti, her gün Medine Sultan'ın yanında bekledi.

Gelinen noktada ise artık çok geç kalınmıştı. Medine Sultan, günden güne eriyordu. Yatağında güçsüzce yatan sultan, sürekli kan kusuyordu. Hekimler, ellerinden geleni yapıyorlardı ancak hastalık hızla ilerliyordu. Azra Sultan, çaresizce izliyordu bu acı dolu süreci, dualar ediyor ve üzüntü içinde bekliyordu.

Saray, bu acı dolu haberi öğrenince hüzün ve endişe içindeydi. Herkes, Medine Sultan'ın sağlığı için dualar ediyor, sarayda hüzünlü bir hava hakim oluyordu. Azra Sultan ise hem kendi kederiyle boğuşuyor, hem de bir zamanlar kıskandığı Medine Sultan'ın sağlığı için son umutlarını koruyarak dua ediyordu.

...

Medine Sultan'ın sağlık durumu günden güne kötüleşiyordu. Sarayın en iyi hekimleri bile çaresizdi, çünkü hastalık gizemliydi ve tedaviye direniyordu. Her gün, sarayın odalarında hüzün ve endişe içinde dolanıyordu. Azra Sultan, hastalığına çare bulunamayan Medine Sultan'ın yanında vakit geçiriyor, dualar ediyor ve umutla iyileşeceğine inanıyordu.

Medine Sultan'ın yatağının başında, mum ışıklarının loş aydınlığında uyandığında öksürük nöbetleriyle irkilerek uyanıyordu. Gecenin sessizliğinde, odasında yankılanan kuru öksürük sesleri saray halkının yüreklerine işliyordu. Hemen yanına çağrılan hekimler, endişeyle sultanın yanına koştu. Ancak her çareye rağmen, hastalığın ilerlemesi durdurulamıyordu.

Azra Sultan, bu zorlu süreçte saraydaki düzeni sağlamak için elinden geleni yapıyordu. Ancak içindeki endişe ve korku hiç dinmiyordu. Medine Sultan'ın günden güne güçsüzleşmesi, Azra Sultan'ı derinden etkiliyordu. Harem halkı da sarayın içinde sessiz bir hüzün havası estiriyordu. Dualar, sürekli Medine Sultan için yapılsa da, hastalık hızla ilerlemeye devam ediyordu.

Her geçen gün, Medine Sultan'ın durumu daha da kötüye gidiyordu. Artık sultan, yatağında halsizce yatıyor, sürekli kan kusuyordu. Saray, bu trajik durum karşısında derin bir keder içindeydi. Herkes, Medine Sultan'ın acı çektiğini ve iyileşeceği umudunu koruyarak dualarını sürdürüyordu.

MEDİNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin