27. Bölüm

38 3 0
                                    

Bir gün saraya Gülniyaz Sultan'dan bir mektup geldi. Sultan İbrahim, Gülniyaz'ın mektubunu dikkatle okudu ve yazılanları içtenlikle düşündü. Kalem elinde, hassasiyetle bir cevap mektubu kaleme aldı:

Değerlim Gülniyaz,

Mektubunuz beni derinden sevindirdi. Torunum Şehzade Mahmud'u selametle kucağınıza almanız beni büyük bir mutlulukla doldurdu. Rabbim, yeni doğan torunumuzu sağlıkla büyütmeyi ve ona hayırlı bir ömür nasip etsin.

Kerimem Beyhan Sultan'ın yeniçeri ağası Ali Ekber Ağa ile evlenmesi konusundaki dileklerinizi ilettiniz. Bu isteğinizi değerlendirirken, sizin hassasiyetinizi ve kızımızın mutluluğunu göz önünde bulunduracağımı bilmenizi isterim. Evlilik meselesi, tüm ailenin ve hane halkının mutluluğu için önemlidir. Bu konuyu derinlemesine ele alacak ve gerekli adımları atacağım.

Yine de, bu kararı aceleyle vermeyi doğru bulmuyorum. Her aile üyesinin mutluluğunu ve refahını gözeterek adımlar atmamız gerektiğine inanıyorum. Sizin de bu süreçte sabırlı olmanızı ve güveninizi sarsmayacak şekilde hareket etmenizi rica ederim.

Evlatlarımın gözlerinden öperim

Sultan İbrahim

...

Gülniyaz Haseki Sultan, Sultan İbrahim'in cevap mektubunu aldıktan sonra hayal kırıklığına uğramıştı. Beyhan Sultan'ın evliliği için kurduğu hayallerin bir anda suya düşmesi, onu derinden etkilemişti. İbrahim'in verdiği karara saygı duymakla birlikte içinde bir hüzün ve belirsizlik hissiyatı vardı.

Beyhan Sultan ise annesinin düşündüğü evlilik konusunda hiçbir fikri olmadığının farkında değildi. O, sancak sarayının gündelik telaşları arasında kendi dünyasında yaşamaktaydı. Ancak ailenin içindeki bu gizemli gelişmelerin farkında olmadığı için, geleceğiyle ilgili umutlarını sürdürmekteydi.

Gülniyaz, bu hayal kırıklığını içinde sindirmeye çalışırken, aynı zamanda kızı Beyhan Sultan'ı da hazırlamak ve ona durumu anlatmak zorundaydı. Öyle ki bu durum, aile içindeki dengelerin ve ilişkilerin karmaşıklığını bir kez daha gözler önüne sermişti.

Sultan İbrahim'in kararıyla ilgili düşüncelerini toparlayan Gülniyaz, bundan sonra nasıl bir adım atacağını planlamaya başladı. Ancak içindeki hayal kırıklığını ve endişelerini bastırmak, hiç de kolay olmayacaktı.

...

Medine, Amasya sancağında yeni hayatına adapte olmaya çalışırken, aynı zamanda saraydaki casusları aracılığıyla payitahtta olanları takip etmekteydi. Oğlu Abdullah'ın soyunun devam etmesi için bir gelin arayışına girmişti. Alelade bir gelin istemiyordu. Bu amaçla, çevresindeki ailelere ve devlet erkânına danışmaya başladı.

Medine, Amasya'da halkla iç içe geçen bir yaşam sürdürmeye özen gösterdi. Kızları Mihrimah ve Kamerşah Sultanlarla birlikte halkın arasında dolaşır, onların dertlerini dinler ve yardımcı olmaya çalıştı. Bu yakınlık da halkın gözünde Medine ve kızlarını daha da sevilen ve sayılan birer figür haline getirdi.

Ayrıca Medine, Amasya'da da hayır işlerine önem veriyor ve halkın refahı için çaba harcıyordu. Camilerin onarımını ve bakımını sağlamak, fakir fukaraya yardım eli uzatmak gibi faaliyetlerle meşguldü. Bu sayede Amasyalılar da Medine'yi ve kızlarını bir iyilik meleği olarak görmeye başladılar.

Ancak Medine'nin en büyük arzusu, oğlu Abdullah için uygun bir gelin bulmaktı. Bu konuda halkın ve devlet erkânının da desteğini alarak, gelecekteki torunlarının devletin yönetimine ve hanedanın devamına katkı sağlamasını umuyordu. Bu süreçte, Medine'nin sabrı ve azmi, oğlunun mutluluğu ve hanedanın devamı için harcadığı çabalarla belirginleşiyordu.

MEDİNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin