39. Bölüm

34 2 0
                                    

Abdullah, sonradan Müslüman olan bu Çerkes prensesine Mahizar adını vermişti. Kısa bir süre içinde Mahizar gebe kalmıştı ve sarayda şerbetler hazırlanıp lokmalar dökülmüştü. Medine, torununun gelişinden dolayı büyük bir sevinç yaşamıştı. Sarayın her köşesinde neşe ve coşku hakim olmuştu. Ancak, Azra Haseki'nin yüreğinde bir kıskançlık ateşi yanıyordu. Mahizar'ın gelin olması ve ardından hamile kalması, onun gözünde yer eden kıskançlığı daha da derinleştirmişti. Kendi kocasının eşi olarak bu yeni gelini kabullenmekte zorlanıyor ve onun hızlı yükselişine içten içe karşı çıkıyordu. Rakibesiyle aralarındaki bu gerilim, sarayın sessiz koridorlarında bile hissediliyordu.

...

Bir sabah Medine, Mehmet'i sevmek adına gelini Azra'nın dairesine gitmişti. Ancak, gelininin yüzündeki kırgınlığı gördüğünde içi burkulmuştu. Medine, Azra'yı Mahizar'ı boş yere kıskanmakla suçlamıştı. Azra'nın ise kalbi kırılmıştı bu suçlamadan. Ancak, Medine daha sonra gelinine yaklaşmış ve ona, "Ben hep senin yanındayım. Sen ki baş hasekisin. İstikbalin sahibi de oğlun Mehmet'tir." demişti. Bu sözler, Azra'nın yüreğine biraz olsun teselli ve güç vermişti.

Azra, içindeki kırgınlığı bir kenara bırakarak, Valide Medine Sultan'ın elini öpmüştü. Bu ılımlılık, onların arasındaki buzları eritmeye yardımcı olmuştu. Öyle ki birbirlerine daha yakın olma umuduyla bu zorlu süreci atlatmaya çalışacaklardı.

...

Aylar geçmiş, Mahizar'ın karnı günden güne büyümüş ve sonunda bir erkek çocuğu dünyaya getirmişti. Sarayın duvarları, sevinç ve neşeyle yankılanırken, Padişah Abdullah, yeni doğan oğluna "Korkud" adını vermişti. Bu haberi aldığında sevinçten gözleri parlamış, babalık duygularıyla dolup taşmıştı. Saray halkı da bu sevince ortak olmuş, herkes yeni şehzadenin doğumunu coşkuyla kutlamıştı.

Ancak, sarayın bir köşesinde Medine Sultan'ın yüreğinde bir burukluk vardı. Adile Azra Haseki'nin ise içinde bir hüzün ve endişe belirtileri hasıl olmuştu. Mahizar'ın oğlunun doğumu, Azra'yı hem üzmüş hem de içinde kıskançlık duyguları uyandırmıştı. Öyle ki her ne kadar Medine Sultan, Azra'yı teselli etmeye çalışsa da, onun kalbindeki kıskançlık izi kolayca silinmiyordu. Bu durum, Azra'nın iç dünyasında karmaşa yaratıyordu.

Gelini Azra, bu karmaşık duygularla başa çıkmaya çalışırken, Medine Sultan ise yeni doğan torunu Şehzade Korkud'un büyümesini sabırsızlıkla bekliyordu. Bir yandan oğlunun güçlenmesi ve dimdik ilerlemesi için dua ederken, bir yandan da Azra'nın huzursuzluğunu gidermek için çaba gösteriyordu. Fakat aralarındaki bu karmaşık ilişki, sarayın huzurunu ister istemez tehdit ediyordu.

MEDİNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin