Kısa ve keyifli son bölümümüz. Tadını çıkarın:)
Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayınız.
Sosyal medyada bizden #GökyüzüAtlası etiketiyle bahsederseniz çok mutlu olurum.
İnstagram, Twitter ve Wattpad'den takipleşelim.
Kullanıcı adım; caylakmatmazel
''Ben...'' dedim devam edemeyerek. Devam etmeme engel olan sesler vardı çünkü bize yaklaşan. Benim oturduğum kattaki asansör çalıştı. Daha sonra ise topuklu ayakkabı sesi yaklaşmaya başladı. Merdivenlere dönüp baktığımda ise gördüğüm şey duyduklarımı doğruluyordu kısmen.
Ecrin, elindeki şarap şişesiyle yaklaşıyordu buraya doğru. Gülen yüzü bana rağmen solmamış, üzerindeki güzel elbiseyle Yavuz'a doğru geliyordu. Bakışları bana değil ona odaklıydı. Dönüp Yavuz'a baktığımda ise ne gördüğümü bilemedim. Veyahut anlayamadım.
Gerçekten biz sonsuza dek Yavuz ile kopmuştuk belki de. Ve benim artık kırık kalbimi kendi kendime tamir etmem gerekiyordu.
İnsanın bazı şeyleri kabul etmesi gerekir. Kaybettiğini, işin işten geçtiğini veyahut değiştiğini. Şu an olduğum noktada kendimi bir fazlalık gibi hissetmeme engel olamazken titremeye başlayan her bir zerrem ise bana asla yardımcı olmuyordu.
İtinayla Yavuz ile göz göze gelmemeye çalıştım. Omzumu saran kollarından kurtulup birkaç adım geri kaçtığımda aramızda aslında görünenden daha uzun bir mesafe vardı.
Ecrin, utangaç bir gülümsemeyle tam karşımızda durdu. Öylesine saf ve meleksi görünüyordu ki o davet gecesi, ben merdivenlerden düşmeden hemen önce karşıma çıkan küstah kadın ile hiçbir alakası yoktu. Yeniden doğmuş gibiydi. Saçını kulağının arkasına attı. Utangaç gülümsemesi hala dudağında asılıyken boğazımı temizledim.
''Misafir beklediğini bilmiyordum. Ben gideyim en iyisi.'' dediğimde hiçbir şekilde Yavuz'a bakmadan merdivenlere yönelmiştim ama bir el koluma tutunarak bana engel oldu.
''Bir saniye.'' dedi Yavuz usulca. ''Konuşacak önemli bir konu var herhalde.'' En sonunda kahvelerimi kendisine çekmeyi başardığında gözünde gördüğüm umursamazlıkla iç geçirdim. Ne halde olduğumu, dolan gözlerimi de görmüyor muydu? Ne zamandan beri böylesine kördü bana karşı?
Kolumdaki eli daha da sıkılaşırken bana reddetme şansı tanımadı ve evinin kapısına doğru yönlendirdi bedenimi.
''Selam.'' diyen Ecrin ise olduğu yerde dikilmeye devam ediyor, Yavuz'un ona bir türlü dönmeyen mavilerini arıyordu.
Yavuz umursamadı. Benim geçmem için kapıyı açtığında evinden yüzüme doğru hoş bir koku yayıldı. Yavuz'un kokusuydu bu. Parfümüyle ve kendi kokusuyla harmanlanmış, ağır olmayan ama bağımlılık yaratan o koku. İçime çekmemek için direndim. Yanlıştı çünkü. Çok yanlıştı.
''Pardon.'' dedi Yavuz, Ecrin'e dönerek nihayet. Nefesimi tuttum.
''Çıkaramadım sizi. Kimdiniz?'' Kibar görünmeye çalışıyordu aslında Yavuz ama sesinde bariz öfke kırıntıları da vardı. Seçebiliyordum.
''Şey...'' Ecrin'in afallayan vücudu kasıldığında ben de merakla eşiğinde durduğum kapıdan onları seyretmeye başladım. ''Nurcihan Teyze bahsetmedi mi sana geleceğimden Yavuz?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜ ATLASI
Fiction généraleKapak: sırmanur Tam arabama ilerlerken durdum bir anda. Kapıyı açmaya çalışan elim havada kaldığında kırgınlığı üzerime geçirmiştim bir hırka gibi. Dik duruşlu Ahu bir köşeye çekilirken geride sadece çıplak bir ben kalmıştım. '' Asla affetmeyeceğim...