Herkese merhabalar.
Nasılsınız? Umarım herkes iyidir.
Bu bölümü sezon finali gibi düşünebilirsiniz. Gençliğimden Sevgilerle isimli kurgum için yaptığım duyuru Gökyüzü Atlası içinde geçerli. Sınavdan sonra dönmeyi düşünüyorum.
'' O günün bende yarattığı tahribatı size anlatacak kelimelerim tükendi. Günlerce ağlayamadığım, nefesimi toplayamadığım, damarlarımda gezen antibiyotik ve sakinleştirici yüzünden idrak yeteneğimin kaybolduğu hala kafamda çok net. Bazı gerçekler Esin Hanım, benden tüm yaşamımı çalıverdi. Ansızın saplanan bir bıçak gibi veyahut kafama düşen bir taş parçası gibiydi. Hani hep dersiniz ya anlattıklarınızı somuşlaştırmanızı istiyorum diye. Ben hayatı boyunca boynunu dik tutmaya çalışan bir gül fidesiydim lakin bana bırakın bir damla su vermeyi o çirkin elleriyle yapraklarımı kopardılar.''
Derdi kanındaki alkole, yükleri gözündeki yaşa karışmış akıyordu. Sırtını kıran kamburlarını bir köşeye attı. ''Çok özledim. Valla bak!''
Ahu, hiç yapmak istemediği bir şeyi yaptı. İtiraf etti.
''Bende. Ben de çok özledim.'' dedi kırgınlıkla. ''Bizi getirdiğin şu hale bak.'' Sitem etmekten çekinmedi. O da ağlıyordu şimdi.
''Kıyar mıydım hiç? Üzer miydim seni? Sen benim kalbimsin. Ben seni nasıl paramparça ederdim...'' Bir öpücük daha kondurdu Ahu'nun avucuna. Mavileri ıpıslaktı.
''Neden yaptın o halde? Neden? Bana bir şey söyle.''
''Baban...'' demekle yetindi Yavuz. ''Babana kavuş diye. Seni bekliyormuş. Sürekli ağlıyormuş. Seni bekliyormuş.'' dedi Yavuz uykuya dalmadan hemen önce.
***
Ahu'nun yüreğinde pır pır eden kuşlar geceden beri durmadan kanat çırpmaya devam ediyordu. Yavuz, öyle bir şey söylemişti ki sızıp kalmadan evvel, Ahu daha mutlu olamazdı.
Mert ile yaşananlardan sonra Vural Bey'i aramamıştı. Hatta ve hatta aramak şöyle dursun evlerinin yakınından geçmemişti. Babası ile yakın bir ilişkisi olmaması, Atlas'ı bir dede olarak görmek dahi istemeyişi her daim yüreğini oyardı Ahu'nun. Lakin insan bir yerde sevgisizliğe alışıyordu. Ama Ahu sevgisizliğe her ne kadar alışmış olsa da o açlığı bir türlü bastıramıyordu. Bu sabah olan da bundan ibaretti.
Onu bekleyen fırtınadan habersiz omlet çeviriyordu.
''Yengeciğim, günaydın!'' dedi Ulaş gözlerini ovalarken. Anlaşılan bu evde sabahlar biraz erken oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜ ATLASI
Fiction généraleKapak: sırmanur Tam arabama ilerlerken durdum bir anda. Kapıyı açmaya çalışan elim havada kaldığında kırgınlığı üzerime geçirmiştim bir hırka gibi. Dik duruşlu Ahu bir köşeye çekilirken geride sadece çıplak bir ben kalmıştım. '' Asla affetmeyeceğim...