1.BÖLÜM

387 36 8
                                    


Kendimi tanıyan bir insandım ve bence buna göre davranmam gerekiyordu. Mesela şu an gereksiz stres yapmamam gerekiyordu çünkü stres yönetimim çok kötüydü. Elim ayağıma dolanır türlü sakarlıklar yapabilirdim.

Bu gün için ihtiyacım olan son şey bile değildi sakarlık yapmak. Stres altında olduğumda zekamı da tam olarak kullanamıyordum. Yarısını falan kullanıyordum. Gerçi yarısını kullanınca bile normal bir insandan daha zeki olabiliyordum ama bugün için yüzde yüzümü vermem gerekiyordu. Her şeyi berbat etmek istemiyordum.

Kang Joon, ayağıma hızlı bir şekilde vurduğunda bakışlarım şaşkınlıkla ona döndü. "Ayağını sallayıp durma." Bu elimde olan bir şey değildi şu an stresimi yönetmeye çalışıyordum.

"Kesin beni istemeyecek." Mırıldanarak mısır gevreğimden bir kaşık aldım. Ağzımın içindeki gevreği umutsuzca ağır ağır çiğnerken Kang Joon ters bir bakış atıp tam karşımdaki boş sandalyeye oturdu. "Zekanın onda birini ona gösterirsen seninle çalışmak için o can atacak."

Adam yıllardır tek başına çalışıyordu. Bir ortağı yoktu, bir birime bağlı değildi. Beni hiç istemediğini biliyordum. Onu yetiştiren hocası bay Ji'ye minnet duymasa ve bay Ji ısrarla beni yetiştirmesi için ondan ricada bulunmasa eminim ki beni kabul bile etmeyecekti. Bay Ji'nin anlattığına göre çok zor bir adamdı ve işim kolay olmayacaktı. Bay Ji'nin yaptığı da iş değildi yani. Bana neden bunları anlatmıştı ki? Beni daha fazla strese sokmaktan başka bir işe yaramamıştı.

"Adamın zekası kendine yetiyor. Benimkini ne yapacak ki? Bay Ji'yi kıramadığı için kabul ettiği çok açık."

Yüzümün asılmasına engel olamadım. Resmen umutsuz vakaydım. Onunla çalışmak zorundaydım, zekasına ve tecrübesine ihtiyacım vardı. Ayrıca ondan öğreneceğim çok şey olduğuna da emindim.

"Ben bu adamı araştırdım. Hiçbir yerde fotoğrafı yok."

Kang Joon, birden konuyu farklı bir yere taşıdığında çok şaşırmadım ve önemsemedim. Kendisinin temel özelliklerinden biri konudan konuya atlamasıydı ve şu an en azından konunun başrolü aynıydı.

"Gizliliğe önem veriyormuş. O yüzden yok." Biraz manyak bir tip olduğunu az çok tahmin edebiliyordum ama görünüşü hakkında bir fikrim yoktu.

"Acaba yakışıklı mı?" Kang Joon, dudaklarını büzerek konuştuğunda mutfağa giren Soo Bin, Kang Joon'un kafasına vurarak yanındaki boş sandalyeye oturdu. "Sana ne yakışıklı ise?"

"Ne vuruyorsun kız?" Buruşturduğu yüzüyle kafasını ovalayarak bıkkın bir nefes verdi. "Belki yakışıklıdır ve şansa bak ki erkeklerden hoşlanıyordur. Bana da ekmek çıkar işte."

Gülümseyerek kafamı iki yana salladım ve elimdeki kaşığı mısır gevreğine daldırdım. "Doğru düzgün kahvaltı yapsanıza. Bu ne böyle?"

Soo Bin, söylenerek önümdeki kaseyi çekmeye çalıştığında hızla kaseme sarılıp geri çektim.

"Üşendim. Ayrıca acelem var. İlk iş gününde geç kalmak istemiyorum." Hızlı hızlı mısır gevreğini yemeye başladığımda Soo Bin gözlerini devirdi.

"O zaman erken kalksaydın." Onu umursamadan yemeye devam ettim. Herkes onun gibi düzen manyağı değildi. Herkes onun gibi sağlıklı beslenmekten hoşlanmıyordu. Herkes onun gibi kibar bir hanımefendi değildi ama o, bunu asla kabul etmiyordu. Tamamen üç farklı karaktere sahip insan olarak aynı evi paylaşıyorduk ve bu gerçekten çok tuhaftı. Birbirimize tahammül edebilmemizin tek nedeni sanırım birbirimizi çok sevmemizdi ama bakıldığında Soo Bin ikimizden de nefret ediyor ve bu evde zorla tutuluyor gibiydi. Kang Joon'un bizimle pek sıkıntısı yoktu ama evle kesinlikle vardı çünkü çok dağınıktı. Benim kimse ile bir sorunum yoktu ama bana baskı uyguladıkları için evden kaçasım geldiği zamanlar oluyordu.

GRUMPY PARTNERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin