HAYALLER & HAYALETLER/PART 1

2.4K 97 217
                                    

~Helloooo ben geldimm.. bellarkee_ ye iki defadır söz vermeme rağmen yine date bölümünü yazmadım daha doğrusu yazamadım.. Çünkü fragmanda gördüğüm Alaz beni sinirden kudurttu ve baktım senaryoya müdahale edip onun sürünmesini sağlayamıyorum bari kurguda ölmekten beter edeyim dedim. Bu kurgu bitince ve benim sinir kat sayım az da olsa düşünce söz veriyorum Yeşilçam filmi tadında komik bir bölüm yazacağım.. O yüzden bölüme bellarkee_  den
özür dileyerek başlıyorum.. Ama sanırım meriyya  dan da özür dilemem gerekiyor, çünkü o sanırım bir yorumunda üzüntülü bir AsLaz okumak istemediğini biraz gülmek istediğini söylemişti.. Peki ben ne yaptım?? Ağlamalı, ciğer sökmeli, sürünmeli bir bölüm yazdım.. En azından ilk partı böyle; ikinci partı hikayenin sonunda konuşalım 😉 Umarım beğenerek okursunuz..~

***
Alaz hızını arttırıp tam caddeye çıktığı anda yakaladı Asi'yi ve kolundan çekip kendine döndürdü. "BIRAK BENİ!" diyerek kolunu kurtardı genç kız ve dolu gözleriyle baktı genç adama. "Allah belanı versin.." dedi hıçkırıklarının arasından. "Dilerim canın en az benimki kadar yanar Alaz Soysalan.." Alaz, onun dolu gözlerine bakıp pişmanlıkla yutkundu "Dinle artık beni.." dedi. Oysa biliyordu Asi kızın gözünde tüm kredisini tükettiğini.. Dün gece o kadının elinden tutup giderken de biliyordu şimdi de.. Bir anlık sinir ve yüreğine dolan kıskançlıkla tutmuştu kadının elinden, adını bile bilmiyordu oysa.. Bardan çıkar çıkmaz midesine bulantıları veren teması kesmiş ve taksiye bindirip defetmişti başından. Alaz'ın istediği anlık zevkler, yabancı tenler, samimiyetsiz dokunuşlar değildi.. Hayatta sahip olmayı istediği her şey tam karşısında duruyordu işte, parmaklarının arasından yavaş yavaş kayıp gidiyordu belki ama karşısındaydı işte.. Küskün gözlerle, yüzünde yaşlarla bakıyordu belki ama bakıyordu ya o yeterdi Alaz'a.. "Düşündüğün gibi değil.." diyecek olsa da konuşmasına izin vermedi Asi. "Yıllarca acı çek.." dedi rüzgardan önüne gelen saçlarını yüzünden çekerken. "Acın hiç bitmesin Alaz Soysalan.. Bundan sonra gölgen bile geçmesin yanımdan, defol git.." Genç adam, gittikçe ondan uzaklaşan Asi'nin ardından çaresizce bakakaldı.. Ayaklarını yere mıhlayan şey neydi? Asi'nin gözlerinde gördüğü kararlılık mı yoksa içinde hissettiği yüzyıllık yorgunluk mu? Çağla'ya söylediklerinde sonuna kadar haklıydı; o tıpkı babası gibi en çok sevdiklerine zarar veren korkağın tekiydi.. Annesi aklına geldi sonra.. Babasının annesine yaptıkları.. Yumruğunu sıkıp gözlerini kapattı; belki de böylesi daha iyiydi; Asi kız elbette ondan çok daha iyilerini hak ediyordu. Belki de aşk kendimiz için kalmaya zorlamaktansa kendisi için gitmesine izin vermekti.. Belki de aşk bencillikten geriye kalandı.. Kapalı göz kapaklarının önünde Asi'nin hayal kırıklığıyla dolu yüzü geldi yine. Yumruk yaptığı ellerini biraz daha sıkıp kendini zorlayarak genç kızın uzaklaştığı yöne baktı. Onu ağlarken değil de giderken hatırlamak istiyordu.. Asi'nin sağına soluna bakmadan yalpalayan adımlarla yola çıktığını görünce endişeyle bir iki adım attı. Gözleri hızla gelip giden arabaları tararken kuruyan boğazıyla "Asi!" diye bağırdı, niye sağına soluna bakmıyordu? Adının seslenilmesiyle duraksadı genç kız, sırtı hâlâ Alaz'a dönüktü. "Asi! Yola dikkat et!" Tüm gücü çekilmişçesine hareketsiz duran bacaklarına inat koşmaya başladı Alaz, bir yandan da bağırmaya devam ediyordu. "ASİ!" Hızla esen rüzgar sesini uzaklara taşırken kararsız bir halde bocalayan genç kız, topuklarının üzerinde yavaşça arkasına döndü. Aralarında hâlâ hatrı sayılır bir mesafe vardı ama genç adam Asi'nin bakışlarıyla karşılaşınca olduğu yerde donakaldı. Bir yandan başını umutsuzca iki yana sallıyor bir yandan da korna çalarak Asi'nin yanından geçen arabalara bakıyordu. Asi, saçlarını yüzüne yapıştıran rüzgara aldırmadan yolun ortasında durmuş öylece bakıyordu Alaz'a. Hareket edemiyordu korkudan, kaldırımın hemen kenarında mıhlanmış gibi bekliyordu öylesine. Sanki hareket etse, yola atlasa, ya da bağırsa bir şey olacaktı Asi'ye. Sol taraftan virajı dönen bir spor arabanın hızla ilerlediğini gördü tam elini kaldırarak trafiğe karışacakken korkunç bir korna sesi doldurdu caddeyi. Asi'yle göz göze gelen Alaz, bir an ama sadece bir an onun yüzünde güçsüz bir gülümseme gördüğünü sandı. Ama öyle kısacık bir andı ki bu, hayal ettiğini sandı Alaz. Tıpkı acı fren seslerini ve genç kıza çarpıp onu metrelerce sürükleyen arabayı hayal ettiğini sandığı gibi. Kulağına dolan çığlıkla irkildi ve sağına soluna bakındı; kimsecikler yoktu. Elini yanan boğazına götürüp güçsüzce yutkundu; çığlık atan kendisi miydi? Etrafındaki her şey, herkes ağır çekime girmişçesine yavaş yavaş hareket ediyordu sanki, bir tek Alaz koşuyordu Asi'ye doğru.. Yola toplanan insanları ittirip "Asi!" diyerek yere çöktü. Genç kızın başını yerden kaldırdığında midesi korkuyla buruldu; bu kadar kan Asi'den mi akmıştı? Zaten ne kadar canı vardı ki genç kızın, nasıl dayanırdı bu kadar kan kaybetmeye? "Asi, aç gözlerini.." dedi saçlarını yüzünden çekerken. "Bana bak, bana bak.. Bırakma beni, nolur bırakma!" İnsanların uyarılarına aldırmadan genç kızın başını göğsüne yaslayıp konuşmaya devam etti; kelimeler zihninden mi geçiyordu yoksa dudakları hareket ediyor muydu, emin değildi. "Bırakırsan yıllar değil sonsuza dek sürer acım.." dedi, hıçkırıklarının arasından. "Asi.."

ENEMIES TO LOVERS - ASLAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin