~Hellooooo... Ben geldim ayol ✨✨Her şeyin bir yemekle başlayıp bir yemekle bittiği bir hikaye yazdım size.. Diziden epey farklı bir evren olduğu için birkaç bilgilendirme yapmak istiyorum. Bu evrende, Yaman Ali küçükken kaçırılmamış ama babası Güven'le büyümüş. Dolayısıyla Çağla ve Alaz'la birbirlerini hiç tanımamışlar, yıllar sonra ailelerin zoruyla bir yemekte bir araya gelecekler. Rüya, Yaman ve Asi ise çocukluk arkadaşı. Rüya, Yaman'la nişanlı. Asi'nin hem annesi hem babası var ve oldukça mutlu bir çocukluk geçirmiş. (Bebeğimin en azından bu evrende yüzü gülsün..) Asi'nin annesini dizideki Özge olarak hayal ettim ben, babası da herhangi biri işte shsjsjsjd Gerisini bölümü okudukça göreceksiniz zaten, şimdilik bu kadar spoiler yeterli bence 🙃 Ve medyadaki şarkıyla dans.. Ben dans sahnesini yazarken bu videodan ilham aldım, siz de bölümü okumadan medyayı izlerseniz o sahne kafanızda daha iyi canlanır diye düşünüyorum 🫠🫠 O zaman hadi bakalımm bölüme.. ~
***
"Ya anne bi' salın artık beni!" dedi Alaz aramayı meşgule atarken. Başına sardıkları tüm o üvey kardeş saçmalıkları yetmezmiş gibi bir de şu sözlenme işini çıkarmışlardı! Sakinleşmek adına derin bir nefes aldı ve aynadaki yansımasına baktı; her zamanki gibi mükemmeldi. Saçını bir iki ufak hareketle düzeltti ve tekrardan otelin lobisine çıktı. Yıllardır varlığından dahi haberinin olmadığı abisi, Yaman Ali'yle yemek yiyecekti o akşam. Bir de o abi bozuntusunun nişanlısı vardı tabii, neydi adı.. Rüya? Sol elini cebine koyup kendinden emin adımlarla ilerlerken üzerinde gezinen bakışların hayli farkındaydı. Otelin içinde dahi çıkarmadığı güneş gözlüklerinin altından etrafına bakındı ve o gecelik takılabileceği biri var mı anlamaya çalıştı. Birkaç tanıdık yüz görse de ilgisini çeken kimse olmayınca yanaklarını şişirip sandalyesini çekti ve oturdu; hayatında yaşadığı en sıkıcı gecelerden biriydi kesinlikle.. Çağla -kimseye çaktırmadığını sanarak- gözlerini belertti. 'Hangi cehennemde kaldın?' demekti bu. İkizi de tanımadığı 'sözde akrabalar' arasında sıkılmış olmalıydı.. "Biz siparişlerimizi verdik.." dedi Yaman Ali. "İstersen sen de ver hemen, beraber başlarız yemeğe?" Alaz, bir abisinin suratına bir de gülümseyerek evrene olumlu enerjiler saçan nişanlısına baktı. Gece daha ne kadar kötü olabilirdi ki? Kısacık bir an bir bahaneyle oradan defolup gitmeyi düşünse de bunun yaptırımları olacağından emindi.. Kredi kartlarının bloke edilmesi, arabasının elinden alınması akla gelen ilk ihtimallerdendi.. Hevessizce başını salladı ve garsonu çağırmak için sağına soluna bakındı. Tam da o anda görüş alanına giren kişiyle eli havada, öylece kalakaldı. Deri bir mini etek, siyah crop ve uzun deri ceket giyen genç kadın, her adımda onlara biraz daha yaklaşırken Alaz içinden uzun bir ıslık çaldı. Bu afet-i devran da kimdi? Ve belki de daha önemlisi böyle sıkıcı b*ktan bir yerde ne halt ediyordu? Genç kadının sivri topuklu botları yerde ritmik sesler çıkarırken otelde akşam yemeği yiyen konuklar merakla bu 'yeni gelene' bakıyordu. Alaz, gözünü onun açıkta kalan bacaklarından alabildiğinde elinde bir kask tuttuğunu da farketti. Masada bulunan diğerleri, genç adamın şaşkınlığını farketmiş olmalılardı, hepsi aynı anda bakışlarını girişe çevirdi. "Aaaa! Asi gelmiş!" diyen Rüya heyecanla yerinden kalktı ve gelen kadına sarıldı. 'Asi mi?' diye düşündü Alaz. 'Tam da ona göre bir isim..' Genç kadının sırasıyla Rüya'ya ve Yaman Ali'ye sarılmasını izlerken nedense onun yağmur gibi koktuğunu hayal etti. Çağla da ayağa kalkıp sarıldığında sıra; eli hâla havada, ağzı açık bir şekilde Asi'ye bakan Alaz'a gelmişti. Omzunda hissettiği acıyla "Ahhh" diyerek soluna döndü genç adam. İkizi, belerttiği gözleriyle ona bakıyordu. Ağzı açık ayran budalası gibi ne halt ediyordu Allah aşkına?! Boğazını temizleyip elini indirdi ve yüzüne karşı konması imkansız bir gülümseme yerleştirdi. "Alaz Soysalan." dedi sağ elini uzatırken, ayağa kalkmayı da ihmal etmemişti tabii. Asi, yüzünde tek bir kas dahi oynatmadan onu baştan ayağa süzdü ve "Asi." dedi elini uzatıp. Avcundaki sıcaklıkla boğazının kuruduğunu hisseden genç adam 'Hay s*keyim..' diye geçirdi içinden. Bir tokalaşmayla geldiği duruma inanamıyordu! Asi, aptal bir yüz ifadesiyle ona bakan ve tokalaşmaya devam eden adama kaşlarını çatarak baktı. Sonra da 'Bunun sıkıntısı ne?' deri gibi Rüya'ya çevirdi bakışlarını. Rüya ve Yaman Ali sanki anlaşmış gibi aynı anda onuzlarını silktiler. Genç kadın, Alaz'ın bırakmayacağını anlayınca elini -zorla- çekti ve gürültüyle bir sandalye çekti kendine. Alaz, onun her hareketini sanki hipnotize olmuş gibi izlerken "Otursana.." diyen kardeşiyle kendine geldi ve başını sallayarak yerine geçti. Hemen sol tarafında oturan Asi, kolunda asılı olan kaskı pat diye masaya bıraktı ve "Çok vaktim yok güzelim.." dedi Rüya'ya ithafen. "Anahtarları ver de gideyim ben.." Genç kadınla ilgili ufacık da olsa bir bilgi kırıntısı öğrenmek için bu konuşmayı dikkatle dinleyen Alaz "Ev arkadaşı mısınız yoksa?" diye sordu. Bu ikili nasıl olmuş da bir araya gelmişti? Asi'den çok daha konuşkan olan Rüya "Hayır.." dedi gülümseyerek. "Ben ailemle yaşıyorum.. Asi'yle beraber bir sanat atölyemiz var bizim, oranın anahtarını almaya geldi." İlgiyle başını sallayan Alaz, ancak o zaman genç kadının tırnaklarının arasındaki boya kalıntılarını farketti. 'Güzel olduğumuz kadar yetenekliyiz de demek..' diye geçirdi içinden. Normal şartlarda bu düşüncesini sesli dile getirmekten çekinmezdi, ancak nedense içinden bir ses eğer bunu yaparsa Asi'nin kaskı başına geçireceğini söylüyordu. Çağla, ikizinin şekilden şekile giren suratına bakıp gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Alaz bu defa sert kayaya çarpmıştı sanki.. "Bizimle yemek yesene?" dedi genç kadına ve cümlesi ağzından çıkar çıkmaz kardeşinin kalpler çıkan gözleri kendisini buldu. Asi, bir an kararsızca Çağla'ya baksa da "Belki başka zaman.." diye yanıtladı. "Bugün gerçekten vaktim yok.." Rüya, elini onunkinin üzerine koyup sözünü kesti. "Valla itiraz kabul etmiyoruz canım.." dedi gülümseyerek. "Eminim sabahtan beri çalışmaktan doğru düzgün bir şey yememişsindir. Hem sonra beraber geçeriz atölyeye?" Masaya gelen yemeklere saklamadığı bir iştahla bakan Asi, yavaşça başını salladı. "Yine sabahlamamız gerekecek.." dedi menüyü eline alırken, sesi yorgun geliyordu. "Ben de bakabilir miyim?" dedi Alaz ve sandalyesini biraz sola yanaştırdı. Kaşlarını çatarak ona bakan Asi "Önünde var ya.." dedi ve başıyla bir başka menüyü işaret etti. Burnuna dolan yağmur kokusuyla bir anlığına adını dahi unutan genç adam, Asi'nin yüzünü yakından inceleme fırsatı bulmuştu. O, çattığı kaşlarıyla Alaz'a bakmaya devam ederken Alaz da uzun uzun genç kadının siyah kalemle çerçevelenmiş buğulu gözlerine, hafifçe akan rimeline ve yer yer yenmiş dudağına baktı. Başka bir gezegenden mi gelmişti bu kadın? Dünyanın en sıradan salı gecesinde, be belki de en sıkıcı yemeğinde nasıl olmuş da birdenbire belirivermişti? "Beyefendi iyi misiniz? Tansiyonu mu düştü acaba, kitlendi kaldı.." Asi, bir yandan Çağla'ya sorular soruyor bir yandan da dibine kadar girmiş genç adama şaşkın şaşkın bakıyordu. Kardeşinin koluna attığı çimdikle neye uğradığını şaşıran Alaz, boğazını temizledi ve genç kadından uzaklaştı. Ne b*k yiyordu?! Rezil ediyordu kendini! Ayarlarını acilen kendinden emin, cool Alaz Soysalan'a fixlemeliydi.. Ağzında özre benzeyen birkaç kelime geveledi ve başını önündeki menüye gömdü. Yanılmamıştı; yağmur gibi kokuyordu genç kadın.. Ne dediğini çok da anlamadan garsona bir şeyler sipariş etti ve önündeki buzlu suyu kafasına dikti. Gerçekten tansiyonu çıkmış olabilir miydi? Sol elini çaktırmadan ritmi bozulan kalbine götürdü ve hemen ertesi gün hastaneye kontrole gitmeye karar verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ENEMIES TO LOVERS - ASLAZ
FanfictionKurgum, Yabani dizisinde yan karakterler olan Asi ve Alaz çiftini konu almaktadır. Uzun zaman sonra beni heyecanlandıran bir çiftle karşılaşınca dizide görmek istediklerimi birer bölümlük hikayeler hâlinde yazmaya karar verdim. Umarım bakış açımı be...