~ Helloooo.. Ben geldim ayoll✨✨Hızını alamayıp yeni kurguyu yazmayan başlayan bir adet Daphne var karşınızda :) O zaman fazla uzatmadan sizi bölümle ve Tehlikeli Oyunlar kitabından alıntılarla baş başa bırakıyorum.. Umarım keyifle okur ve bu evreni de seversiniz 🤍~
***
"Beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum.." (Oğuz Atay, Tehlikeli Oyunlar) Genç kadın, huzursuzca yerinde kıpırdandı ve gözlerini okuduğu satırlardan kaldırdı. Tehlikeli Oyunlar.. Ne de güzel uyuyordu kalkıştığı işe.. "Burası mı Ragıp abi?" dedi, gözleri depo benzeri gri binadaydı. Şoför dikiz aynasından Asi'ye baktı ve başını salladı. "Burası küçük hanım.." derken sesi tedirgindi. Genç kadın, uykusuzluktan acıyan gözlerini bir anlığına kapattı ve termosunun dibinde kalan kahveyi yudumladı. "Ama izin verin ben de geleyim.. Tek başınıza gitmeniz.." Kitabını evrak çantasına koyup kapıyı açan Asi "Mühim değil Ragıp abi.." diye mırıldandı. "Geldiğim yerden daha kötü olamaz ya.." Onun bu sözleri, emektar adamın gözlerinin bulutlanmasına neden oldu. "Babanız hayatta olsaydı bunların hiçbiri yaşanmazdı.." Asi arabadan iner inmez onu karşılayan rüzgara yüzünü döndü ve derin bir nefes aldı. Tüm bunları başlatan zaten babası değil miydi? "Evdekilerin haberi olmayacak abi, anlaştık değil mi? Ne Tolga'nın ne de annesinin.." Hâlâ arabanın içinde olan yaşlı adam, hızla başını salladı. "Endişelenmeyin küçük hanım, bizi alışverişte biliyorlar. Ama geç kalmayın lütfen, şüpheleri üzerinize çekmeyelim." Asi, Ragıp abisine minnetle gülümsedi; şu hayatta güvenebileceği bir o kalmıştı.. Elindeki çantanın sapını hırsla kavradı ve depoya doğru ilerlemeye başladı, heyecandan bacakları titriyordu. "Bir öğrenseler.." dedi evdekileri düşünerek. "Bir bilseler ne haltlar karıştırdığımı.." Arabaları yol kenarına yanaştığından beri dikkatle onları izleyen iki koruma, elleriyle girişi kapattı. Yüzlerinden misafire alışkın olmadıkları anlaşılıyordu. "Alaz Soysalan'la görüşeceğim." dedi genç kadın güçlü çıktığını umduğu sesiyle. Adamların yüzünde tek bir kas dahi oynamadığını görünce çenesini biraz daha dikleştirdi. "Adım Asi.. Asi Yılmaz, can düşmanının kızıyım. Eminim beni görmek isteyecektir."***
"Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor.." (Oğuz Atay, Tehlikeli Oyunlar)Alaz, yüzü gözü kan içinde kalan adama şöyle bir baktı. Saatlerdir dayak yemekten yorgun düşen adam, yarı baygın vaziyette sandalyede oturuyordu. Elleri arkadan bağlıydı.. Acıyan bileğini ovup "Son kez soruyorum." dedi, sesinde -öfke de dahil- en ufak bir insani duygu yoktu. "Benden çaldığın malları kime sattın?" Adamdan cevap yerine güçsüz bir inleme sesi gelince derin bir nefes aldı; bu iş fazla uzamıştı, canı sıkılmıştı artık.. Belinden silahını çıkartıp eski çalışanının başına nişan aldı.
Korku filmlerini andıran karanlık koridorlardan geçirdiler Asi'yi. Sağda solda telaşla koşturan fareler vardı. Genç kadın burnuna dolan leş kokusuyla yüzünü buruşturdu ve içinden bu kokunun bir insana ait olmamasını diledi. Ancak içgüdüleri tam tersini fısıldıyordu ona.. Nihayet az da olsa ışıklandırılmış bir yere geldiklerinde, korumalar aynı anda ellerini kaldırıp onu durdurdular. Asi, gözlerini kısıp merakla az ilerisinde yaşananlara baktı. Dövülüp eziyet edilmiş bir adam vardı sandalyede. Tam karşısında ancak sırtını görebildiği uzun boylu biri.. "Son kez soruyorum." dediğini duydu belli belirsiz. Adamın sesi ürpermesine neden oldu, kollarını istemsizce vücuduna dolarken "Korkmanın sırası değil.." diye tembihledi kendini. "Artık korkmak yok.." "Benden çaldığın malları kime sattın?" Bu soru, bakışlarını yine az ileride yaşananlara çevirmesine neden oldu. Demek bir hırsızdı cezalandırılan kişi.. Yirmi iki senelik hayatında emin olduğu tek bir şey vardı genç kadının; yeraltı dünyasında ihanetin affı olmazdı. Nitekim saniyeler sonra depoda tek bir kuşun sesi yankılandı, hırsızın vücudu sandalyede geriye doğru sarsıldı ve yaralar içindeki yüzü göğsüne düştü. Ölmüştü.. Çocukluğundan beri kaç ölüm görmüştü Asi, kaç ceset, kaç ihanet, kaç katil? 'Babanız hayatta olsaydı bunların hiçbiri olmazdı.' diyen Ragıp abisi geldi aklına. Tüm bunları başlatan babası değil miydi sanki? İlk ihanet ondan gelmemiş miydi? Genç adamın, silahı beline koymasını ve ona doğru dönmesini ağır çekimdelermiş gibi izledi. Kendi ayaklarıyla gelmişti buraya.. Hainin kızı olarak sadakat dilenmeye gelmişti.. Deponun loş ışığında göz göze geldiler. Asi, onun hiçbir duygu kırıntısı barındırmayan bakışları karşısında içinde, ardına bakmadan kaçma isteği duydu. Nereye olursa, ne kadar sürerse.. Bunun yerine "Uzun zaman oldu Alaz Soysalan.." cümlesi çıktı kurumuş dudaklarından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ENEMIES TO LOVERS - ASLAZ
Hayran KurguKurgum, Yabani dizisinde yan karakterler olan Asi ve Alaz çiftini konu almaktadır. Uzun zaman sonra beni heyecanlandıran bir çiftle karşılaşınca dizide görmek istediklerimi birer bölümlük hikayeler hâlinde yazmaya karar verdim. Umarım bakış açımı be...