HAYALLER & HAYALETLER , PART 2

1.9K 78 290
                                    

~Hellooooo... Söz verdiğim gibi çok bekletmeden eğlenceli olduğunu düşündüğüm bir bölümle geldim. Umarım keyif alarak okursunuz...~

***
              Çağla, masasına bırakılan meyve tabağıyla kaşlarını çattı. Elinden telefonu bırakmadan bakışlarını tepesinde dikilen kardeşine çevirdi; sabahtan beri etrafında dört dönüyordu Alaz. Neler oluyordu? "Ne var? Ne istiyorsun?" dercesine başını iki yana salladı. Genç adam, boğazını temizleyerek hemen ikizinin yanına bir sandalye çekti ve "Çok yoruluyorsun son günlerde.." dedi. Ses tonu inandırıcılıktan o kadar uzaktı ki Çağla gülmeden edemedi; Alaz ondan ne istiyor olabilirdi? Onun telefonda boş boş dolandığını görmezden gelmekte kararlı olan Alaz ise "Biraz dinlen istersen.." diye devam etti sözlerine. Sonra bakışlarıyla getirdiği meyve tabağını gösterip "Hadi yesene.." Kardeşinin şirinliklerine pek de alışık olmayan Çağla'ysa iyice keyiflenip sandalyede bağdaş kurdu ve bir elma dilimi attı ağzına. "Ben dilimledim tek tek.." dedi Alaz, dünyanın en zor işini yapmış gibi bir tonda söylemişti bunu. "Ne istiyorsun Alaz?" dedi genç kız, gülümsemesini saklama gereği duymadan. "Sabahtan beri kedi gibi dolaşıyorsun peşimde.. Bir defada söyle de kurtul, ne oldu?" Daha fazla rol yapmanın bir anlamı yoktu, elini saçlarının arasından geçirip bir süre düşünür gibi yaptı genç adam. "Asi kız.." dedi dakikalar sonra. Çağla, bunu duymayı beklermiş gibi başını bilmiş bilmiş salladı. Kardeşinin başka ne derdi vardı ki Asi'yle tanıştığı günden beri? "Hastaneden çıktığından beri haber alamıyorum ondan.." diye devam etti Alaz. "Biliyorsun hastanede de yanına sokmadı beni.." Genç kız geçen hafta yaşananların anısıyla yüzünü buruşturmadan edemedi; Asi kendine gelene kadar zaman, hastanede asılı kalmıştı sanki.. Bırak günleri, saatleri; dakikalar dahi geçmek bilmemişti. Kardeşinin hastanedeki hâli gözünün önüne gelince sağ elini kaldırıp Alaz'ın yüzüne dokundu Çağla. Onun ne denli korktuğuna, Asi'ye ne denli değer verdiğine kendi gözleriyle şahit olmuştu.. Sadece kendisi de değil üstelik; Asi'den başka herkes sessiz bir onayla kabullenmişti genç adamın hislerini.. Ama Asi Nuh demiş peygamber dememişti; Alaz'ı ziyaretçi olarak kabul etmediği gibi telefonlarına dahi hiçbir şekilde çıkmamıştı. Bir haftanın sonunda nihayet taburcu olduğu gün, Asi'nin koluna girip yürümesine yardım eden Çağla karşı kaldırımda Alaz'ı görmüştü. Kimsenin onu fark edemeyeceği bir köşede durmuş, su içer gibi izliyordu Asi'yi. Onu izlemek dünyanın en zaruri ve en doğal eylemiymiş gibi izliyordu.. Kardeşi Asi'ye ne yapmıştı da genç kız bu denli öfkeliydi doğrusu o zamanlar bilmiyordu Çağla.. Bildiği ve emin olduğu tek şey; her ne yaptıysa it gibi pişmandı Alaz.. "Onu arayayım mı?" dedi, nihayet düşüncelerini toparladığında. Bu öneriyle anında gözleri parladı genç adamın, hevesle başını salladı ve "Benim yanında olduğumu söyleme sakın.." dedi alelacele. "Asi kızın kafası zehir gibidir.. Anlar hemen.." Çağla onun bu abartılı korkusuna kıkırdayarak karşılık verirken bir yandan da telefonda genç kızın numarasını arıyordu. Arama tuşuna basıp hoparlörü açtı. İşaret parmağını dudağına götürdü ve uyarıcı bakışlarla Alaz'a sessiz olmasını ima etti. Ne var ki kardeşi çoktan nefesini dahi tutmuş bir şekilde karşıdan gelecek cevabı bekliyordu. "Alo?" Çağla, kardeşinin derin bir nefes verdiğini fark etti, Asi kızının sesini duymak Alaz'ı büyük ölçüde rahatlatmış gibiydi.. "Asi? Nerelerdesin sen be kızım? Kaç gündür ulaşamıyorum sana.." Genç kız, Çağla'nın şikayetlerini bitirmesini bekleyip sinirle bir nefes aldı. "Hem bizim evdeki hem de sizin evdeki gerizekalılardan bıktım.." dedi tek solukta. "Bir arkadaşıma kafa dinlemeye geldim ben de.. Haklısın haber vermeliydim Çağla, ama kafa mı kaldı.." Genç kız, Alaz'ın kaşlarını çattığını ve bir şeyler sormaya yeltendiğini farkedince hemen eliyle onun ağzını kapattı ve kaşlarıyla masanın üzerindeki kâğıt kalemi işaret etti. Genç adam, kendisinden istenenin anlamıştı. O sorusunu yazadursun "Evde canını mı sıktılar?" dedi Çağla merakla. Gelen tıkırtılardan mutfakta olduğu anlaşılan Asi "Sıktılar anasını satayım!" dedi öfkeyle. "Baktım böyle olmuyor ben de topunun canını sıkmayayım diye evden dışarı attım işte kendimi.." Alaz'dan ufak bir gülme sesi gelince, Çağla ayağıyla bir tane geçirdi kardeşine. Alaz, bir yandan acıyan yerini ovup bir yandan da kağıdı kardeşinin önüne bıraktı. İki kelime yazmıştı sadece: "Kimin yanındaymış?" Genç kız soruyu okuyunca kaşlarını çatmadan edemedi; hesap mı soracaktı yani Asi'ye? "Sana ne?" derse ne diyecekti peki Çağla? E haksız da sayılmazdı hani.. Daha o kadar yakın sayılmazlardı ki.. Çatık kaşlarıyla kardeşine bakıp soramayacağını ima etse de Alaz, elindeki kalemle kâğıdın üzerine tık tık vurdu. "Sor." demekti bu.. Çağla sıkıntıyla bir iç çekip ağzını açacağı esnada "Kahve içer misin güzelim?" sorusuyla kalakaldı ve dudaklarını birbirine bastırdı. Asi'nin yanında biri vardı, belki daha da önemlisi bir erkek vardı.. Hemen boştaki eliyle abisinin ağzını tekrardan kapattı; zira Alaz kendini tutabilecek gibi durmuyordu hiç. Bir iki saniye onun öfkeden kızaran yüzünü ve çakmak çakmak bakan gözlerini izledi. "Hmmmm.. Tamam o zaman Asi, sen meşgulsün herhalde. Çok tutmayayım ben seni, ne zaman gelirsin peki? Görüşürüz belki diye.." Asi, yanındaki adama anlaşılmayan bir şeyler söyleyip "Bir saniye Çağla, hemen geliyorum.." dedi. Gelen seslerden genç kızın oda değiştirdiğini tahmin etti Çağla. Nihayet daha rahat konuşacağı bir odaya geçmiş olmalı ki "Kim soruyor bu soruyu?" dedi Asi. Alaz, homurdanarak kardeşinin elini ağzından çekti ve Çağla ona engel olamadan telefonu eline aldı. "Ben soruyorum Asi kız.." dediğinde odada volta atmaya başlamıştı bile. "Sen bana hesap soramazsın Alaz.." dedi genç kız buz gibi bir sesle, Alaz öfkesinden hoparlörü kapatmayı bile unutmuştu. O nedenle genç kızın nefretle söylediği her kelime odada uzun bir süre asılı kaldı. "Sen, elinden tutup da koynuna aldığın kadınlara sor o hesabı.. Ben bir duvarım unuttun mu? Duvarlar hesap vermez.." Genç adam, suratına kapatılan telefona bakıp uzunca bir küfür savurdu ve telefonu yatağa fırlatıp bir hışım dışarı çıktı. Genç kız, elinde meyve tabağıyla pencereye yaklaştı ve arabasına binip frenleri öttüre öttüre uzaklaşan kardeşini izledi. Bu mesafeden bile kendi kendine söylendiğini görebiliyordu.. Yüzünde geniş bir gülümseme yerleşirken az önce kardeşinin yatağa fırlattığı telefonu aldı ve whatshap'a girdi.

ENEMIES TO LOVERS - ASLAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin