Bahar ve Minho 'nun dans ettiği şarkı.
Aile seni büyüten yer midir sadece? Hayır. Seni yaşatan yerdir. Seni düşünen, önemseyen, mutlu olmanı isteyen, üzüldüğün de göz yaşlarını silen, sevindiğinde senden çok sevinen, başardığında seninle birlikte başaran kişilerin olduğu topluluktur. Ailen, arkadaşındır. Arkadaşın ailen.
Kızlar, bir aile idiler. Her şeyiydiler birbirlerinin. Küsseler de şakalaşsalar da, ve bir sürü duygu ile birbirlerinin her şeyiydiler.
Aynı şekilde erkeklerde de öyleydi. Hep iç içe, hep kalp kalbeydiler. El ele. Ailelerinden uzakta, ayrı idiler ve birbirinin ailesi olmuşlardı.
Şimdi kızlar ve erkekler bir bütün olma yolunda ilerliyorlardı. Bir aile.
Mira'yı eve getirmişlerdi. Ortalarına almışlar, koltukta sıkışmış oturuyorlardı. Sevinç Öğretmen 'in mutluluğu gözlerinden, hareketlerinden okunuyordu. Mira'yı görür görmez kocaman sarılmıştı. Öğrencilerini çocukları gibi görüyordu. Üstelik kendisine emanetti aileleri tarafından. Kızlar gibi o da çok mutluydu şu an. İşin garibi, erkeklerde oradalardı. Mira'nın kurtarılma operasyonunda yüksek katkıları bukunduğu için özellikle.
Seçil Öğretmen:- İyi misin Mira, hastaneye filan gidelim mi kızım?
Mira:- Çok iyiyim hocam. Hiç bir şeyim yok dedi gülümseyerek.
Seçil Öğretmen:- O kişi, sana dokunmadı değil mi?
Mira:- Hayır hayır. Aksine iyi bile davrandı.
Seçil Öğretmen:- Nasıl bir şey yaşadık biz böyle.
Mira:- Siz, nasıl buldunuz beni?
Ceylin:- Herşey, onlar sayesinde oldu dedi erkekleri göstererek.
Seçil Öğretmen:- Çocuklar, çok teşekkür ederim size. Kızımı kurtardınız, kızlarımı da korudunuz. Size borçluyum.
Seungmin:- Hayır efendim. Borçlu değilsiniz. Onlar bizim arkadaşlarımız. İyi olmalarını elbette istiyoruz.
Seçil Öğretmen:- İyi ki varsınız.
Mira:- Ben de teşekkür ederim. Yanımda, yanımızda olduğunuz için.
Lena:- Seni bir daha göremeyeceğiz diye çok korktuk.
Mira:- Ben sizi bırakıp gider miyim hiç? Hem daha birlikte yapacak çok şeyimiz var.
Seungmin ve Mira, birbirine baktılar.
Hazel:- Ya Seungmin, sen nasıl dövdün Hyun'u öyle? Ne güç varmış sen de.
Alya:- Sessiz durandan korkacaksın dedi gülerek.
Seungmin gülümsedi:- Sevdikleri tehlikeye girdiğinde insana farklı bir güç geliyor galiba. Arkadaşlığın gücü diyelim.
Diğerleri gülümsediler.
Bahar:- Vallahi iyi dövüşüyordunuz. Adamların hepsini yere serdiniz bravo dedi alkışlayarak.
Minho:- Senin de bizden kalır yanın yoktu dedi gülerek.
Bahar güldü:- İşte elimizden geldiğince.
Minho:- Sen yine de elinden geleni filan yapma. Sakin dur.
Bahar:- Bak işte. İki dakika övecekti ya. Olmadı.
Minho:- Seni övmek mi? Seninle uğraşmayı tercih ediyorum.
Seçil Öğretmen:- Bir daha yaşamayalım böyle şeyler mümkünse. Korkudan ölecektim. Neyse ki herkes iyi.
Seungmin:- İyi olduğunuza göre biz artık gidelim.
Seçil Öğretmen:- Tekrar teşekkür ederim size çocuklar. Her şey için.
Mira:- Hocam, arkadaşları yolcu edebilir miyim?
Seçil Öğretmen gülümsedi ve başını salladı "evet" dercesine.
Erkekler, çıktılar. Kızlarda onlarla beraber çıktı.
Mira:- Arkadaşlar, teşekkür ederim. Her birinize.
Bang Chan:- Sorun değil. Sen iyi ol yeterli bizim için dedi gülümseyerek.
Han:-Hem biz arkadaşız değil mi? Elbette birbirimizin yardımına koşacağız.
Hazel:- Gidip iyi bir dinlenin. Bütün gün bizimleydimiz.
Felix:- Siz de dinlenin.
Seungmin ve Mira birbirine baktılar. O an da diğerleri uzaklaştılar biraz.
Mira:- O evde iken, kimsenin olmadığını, yalnız kaldığımı düşünmeye başlamışken, senin sesini duymak, o kadar iyi geldi ki bana. Üstelik gelip, o sözleri söylemen...
Seungmin:- Geç kalmış bazı sözlerdi onlar. Gerçek hislerim. Benim sevdiğim kişi Dahyun değildi. Ben o zannettim ama o değildi. Ben seni bekliyormuşum da, seni bulamayınca başka aşkların peşinden koşmuşum. Aklım başıma geldi. Sen geldikten sonra geldi. Seni gördükten sonra, sevmeye başlayınca geldi. İyi ki de geldi. Şu an öğretmenine yakalanmayacağımızı bilsem, sana öyle bir sarılırdım ki seni beklediğim onca yılın acısını çıkarırdım.
Mira, gülümsedi.
Seungmin:- Şey. Orada söylediğin şey, doğru muydu?
Mira:- Hangisi?
Seungmin:- Benimle ilgili olan.
Mira gülümsedi ve Seungmin 'e baktı.
Mira:- Doğruydu. İçimden söyledim. Taa derinden.
Seungmin, öyle mutlu oldu ki bir an Mira'ya sarılacak gibi oldu sonra geri çekildi. Ama yerinde de duramıyordu.
Seungmin:- Sarılabilir miyim sana? Dedi. Heyecandan kıpır kıpır olmuş vücudunu zaptedemiyordu.
Mira güldü:- Burada mı?
Seungmin:- Doğruya, burada olmaz. O zaman...
Mira:- O zaman okulda görüşürüz.
Seungmin:- Tamam. Tamam ama yarın okula gel tamam mı?
Mira:- Tabii ki geleceğim dedi gülerek.
Seungmin:- Neyse biz gidelim o zaman.
Erkekler ve kızlar onlara bakıyorlardı uzaktan.
Changbin:- Bu günün böyle sonlanacağını kim bilirdi?
Bang Chan:- Aşk böyle bir şey işte. Olur olmadık zamanda çıkıveriyor insanın karşısına dedi Anka'ya bakarak.
Hazel:- Çok yakışyorlar.
Ceylin:- Öyleler.
Ekin:- Aşk güzel şey sanki ha?
Jeongin, Ekin'e baktı.
Minho:- Karşılıklı sevenler için evet, güzel şey.
Han:- Ee iki oldu bu bizim aramızdaki aşk işleri!
Lena güldü:- İki de kalmayacak sanki.
Hyunjin:- Böyle giderse sekize tamamlayacağız gibi duruyor.
Alya:- Çok bekleyeceksiniz gibi duruyor.
Diğerleri güldüler.
Hafta sonuydu. Kızlar, evde camın önünde oturmuş, dışarıyı seyrediyorlardı. Kiminin elinde çay, kiminin elinde sıcak çikolata ve kahve.
Mira:- Evim, güzel evim.
Ekin:- Oyy sen evini mi özledin?
Mira:- Evimi, sizi, Seçil Hoca 'yı.
Alya:- Ne garip bir olaydı ya. Sırf o kız sana benziyor diye seni kaçırdı.
Mira:- Gerçekten nasıl da benziyormuşuz. Ama Hyun, ona kızmamak gerek belki de.
Ceylin:- Ama o seni kaçırdı.
Mira:- Evet de kendince sebepleri var. Çok sevmiş. Evet sevmesi bunu yapmasına hak vermem anlamına gelmiyor ama o bunu düşünecek kadar sağlıklı değil. Belki de o kızı çok sevdi. Çok sevmiş daha doğrusu.
Hazel:- Yine de cezası neyse çekmeli. Bizi ne hâle soktu biliyor musun?
Bahar:- Şöyle iki üç vuraydım iyiydi.
Ekin:- Adamları dövdün ya!
Bahar:- İyi oldu ha. Böyle bi üzerimde ki negatifliği attım ya! Bir günde üç dört kişi dövmek iyi geldi.
Kızlar güldüler.
Anka:- Merak etme. Minho sana o negatifliği geri yükler.
Bahar:- Yok, artık ona iyi davranmaya karar verdim.
Mira:- Aaa neden acaba? Ondan hoşlanmaya mı başladın?
Bahar:- Kırk kere söyledim, kırk birinciyi söylüyorum ondan hoşlanmıyorum. Ayrıca ona iyi davranmamın nedeni de Mira'yı kurtarmak için bize yardımcı olması.
Ekin:- Senin sözüne de pek bir güven olmaz da. Yine de iyi düşünmüşsün.
Bahar:- Bak şimdi. Aramız iyi olursa, kavga etmeyiz de. Kavga ettikçe daha samimi olmaya başlıyoruz çünkü. Saçmalık olmaya başladı bu iş. Hem hayatta üç M den uzak duracaksın.
Alya:- Neymiş o üç M?
Bahar:- Bir, mikroplar. Hasta ederler.
Lena:- İki?
Bahar:- İki manyaklar. Zarar verirler. Ve üç...
Lena:- Üç?
Bahar:- Üç Minho'lar. Minho 'lar...
Mira:- Aşık ederler.
Bahar:- Evet, aa a hayır. Ya ne diyorsun sen?
Kızlar güldüler.
Ceylin:- Çocuğu hem mikrop, hem manyak kategorisine koydun.
Bahar:- Hayatımı birbirine katan birine baş tacım, aşkım kategorisine mi koymalıydım?
Alya:- Sen de az değilsin bir de öyle düşün.
Bahar:- Ben ona bir şey yapmıyorum ki o kendisi sataşıyor. Bana bir kere çirkin demişti unutmayın.
Ceylin:- Senin de zoruna gitmiş ki çocuk sana şaka yaptım sadece dediği halde sürekli gündeme bunu getiriyorsun.
Bahar:- Sana deseler zoruna gitmez miydi?
Ceylin:- Ne zoruma gitmesi, katil olurdum.
Kızlar gülüyorlardı.
Anka:- Ama bence senin bunu sürekli dile getirmenin altında başka sebep var.
Bahar:- Anlat bakalım neymiş.
Anka:- Sen bunu sürekli gündeme getiriyorsun ki Minho 'ya karşı hislerini bastırmak istiyorsun. Kendine sürekli bunu hatırlatıyorsun.
Bahar:- Yok artık!
Ekin:- Var artık. Anka doğru söylüyor.
Bahar:- Saçmalamayın. Yok diyorum, yok. Bir de ona duygularım varmış. Ona olan tek duygum, onu dövmek istemem.
Lena:- Hmm öyle.
Ceylin:- Aslında biraz böyle kendini değiştirsen?
Bahar:- Neden değiştirecekmişim kendimi? Daha doğrusu neyimi?
Ceylin:- Mesela erkek gibi olma.
Bahar:- Ben erkek gibi miyim? Diye sordu kızlara.
Kızlar, sağa sola baktılar.
Bahar:- Ben cevabımı aldım.
Ceylin:- Hadi seni değiştirelim.
Bahar:- Ben böyle mutluyum.
Ceylin:- Hadi Bahar! Bir kerecik olsun bir şeyler yapalım. Hem biz de senden memnunuz ki zaten. Maksat eğlence olsun.
Alya:- Hadi yapalım!
Bahar:- İyi hadi yap ne yapacaksan.
Salonun ortasına karşılıklı iki çizgi belirlemişti Ceylin. Bahar'ı da başa koydu.
Bahar:- Bu ne?
Ceylin:- Bu çizgilerin arasından yürüyeceksin.
Bahar:- Deney faresi miyim ben çizgiden gideyim? Ortaya ekmek ufalayın da yoldan çıkmayayım dedi gülerek.
Ceylin:- Bırak dalgayı. Bak burası podyum ilk önce yürüyüşünü düzelteceğiz. Şimdi buradan dümdüz yürü bakalım.
Bahar, çizgiden yürüyordu ama nasıl bir yürüyüş. Kızlar, ona bakıyorlardı.
Hazel:- Hayırdır? Bir yerde kavga mı var? Mevzuya gider gibisin.
Bahar:- İyi de ben her gün böyle yürüyorum.
Ceylin, sırtına vurdu elinde ki çubuk ile. Sonra karnına.
Ceylin:- Dik dur, karnını içine çek.
En son başına vurdu Bahar'ın.
Bahar:- Ah kafam! Ne vuruyorsun ya.
Ceylin:- Başını kaldır.
Bahar, Ceylin'in dediklerini yaptı.
Ceylin:- Yürü şimdi. Ama adımlarını nazik at. Lap diye basma yere.
Bahar, nazik nazik yürürken ayakları birbirine dolandı ve yere düştü.
Kızlar gülmeye başladılar.
Bahar:- İstemiyorum ben bu ne ya.
Ceylin:- Kalk hadi dedi kafasına vurdu tekrar.
Bahar:- Ceylin, kıracağım şimdi sopanı ona göre.
Mira:- Çok güzel gidiyor. Devam edin.
Bahar:- Tabii çok güzel gidiyor. Eğleniyorsunuz dimi.
Ceylin, beş tane kitabı bir araya topladı ve Bahar'ın başına koydu.
Ceylin:- Pes etmek yok. Bunlarla yürü.
Bahar, başında kitaplarla düşürmeden yürümeye çalışıyordu ama pek te kibar değildi. Kızlar ise gülmekten yerlere yatıyorlardı.
Ceylin:- Oluyor ve daha iyisi olana kadar tekrar yapacaksın. Hadi!
Bahar:- İyiyse bunlar niye gülüyor?
Ceylin:- Oluyor dediysem, kitapları düşürmedin diye dedim. Kurbağa gibi yürüyorsun hâla.
Bahar:- Bak şimdi.
Ceylin:- Dediklerimi yap hadi dedi ve Bahar'ın bacağına çubukla vurdu. Bahar, çekileyim derken kitapları düşürdü.
Bahar:- Al işte düştü hepsi. İstemiyorum ben.
Ceylin:- Ya Bahar ya!
Bahar:- Siz de gülmeyin dedi kızlara dönüp. Bunlara da eğlence çıktı ha!
Lena:- İyi gidiyordun neden bıraktın? Dedi gülerek.
Anka:- Bi yürümeyi beceremedin yani.
Bahar:- Size uyan da kabahat dedi ve kitapları toplayıp üzerlerine attı.
Hazel:- Tamam tamam kızma. Olur böyle ilk denemede. Devam edin.
Bahar:- Yok bitti. Yürümek filan yok. Ben buyum arkadaş.
Ceylin:- Daha sırada topuklu ayakkabı ile yürüme vardı.
Ekin:- Topuklu ayakkabı mı? Kız daha, ayakkabısız yürüyemiyor ki dedi gülerek. Kızlar da gülüyorlardı.
Bahar:- Biraz sonra sizi topuklu ayakkabı ile döveceğim ona göre. İstemiyorum ya öğretmeyin bana bir şey. Sizinle mi uğraşacağım ben.
Ceylin:- Ya tamam o zaman sadece konuşmana biraz dikkat et. Kibar ol, nazik ol.
Bahar:- Duyan da yedi yirmi dört höt zöt biriyim. Ben buyum. Değişemem.
Ceylin:- İyi ya tamam boş verin. Seni de alacak bi dağ ayısı bulunur nasılsa.
Bahar, Ceylin 'e baktı.
Bahar:- Gel buraya Ceylin yeter artık!
Ceylin kaçmaya, Bahar kovalamaya başlamıştı.
Ceylin:- Şaka yaptım, Vallahi şaka yaptım Bahar!
Bahar:- Ben sana şaka yapacağım gel sen.
Ertesi gün olmuştu. Okul günü. Kızlar okula giriş yaptılar. Ceylin 'in bu gün farklı bir heyecanı vardı. Moda kulübü öğrencileri tarafından yapılan ve Ceylin tarafından tasarlanan elbise bu gün podyuma çıkacaktı. Üstelik bu bir yarışmaydı ve Ceylin ve arkadaşları bu yarışma için gerçekten çok çalışmışlardı.
Ekin:- Ceylin, heyecanlı mısın?
Ceylin:- Evet hem de çok.
Alya:- Elbiseyi görmek için sabırsızlanıyorum. Sırf model çalınmasın diye günlerdir herkesten saklıyordunuz.
Ceylin:- Ve bu gün son gün. Yarışmayı kazanmayı öyle çok istiyorum ki.
Ekin:- Bence sen kazanacaksın. Ben biliyorum.
Bahar:- Bence de.
Lena:- Kazanana ne vereceklermiş ödül olarak?
Ceylin:- Sürpriz ödüllü diyorlar bir de Seul'ün ünlü tasarımcıları ile tanışma imkanı varmış. Ayyy çok heyecanlıyım kızlar. Acaba bizim mankenler geldi mi? Son dokunuşları filan yapacağım da.
Hazel:- Elbiseyi sen giyinseydinya manken gibi kızsın.
Ceylin:- Ayyy canım arkadaşım. Bi manken istedikleri için, giymem yasak maalesef. Ama podyuma tasarımcı olarak çıkacağım için kendime çok güzel bir elbise ayarladım.
Anka:- Sen her halükarda güzelsin. Elbise sadece süsün olur senin.
Ceylin:- Ay bu gün ne güzel övgüler alıyorum ben böyle. Kraliçe gibi hissettim şu an.
Alya:- Moda kraliçesi benim arkadaşım.
Ekin:- Hadi derse gidelim kraliçem. Yoksa ilk dersi kaçıracağız.
Ceylin:- Gidelim tabii
Mira:- Önden buyrun hanımefendi.
Kızlar, sınıfa doğru ilerliyorlardı. Erkekler ise sınıfta oturuyorlardı. Minho biraz sessizdi.
Han:- Bay Seungmin, bu gün yüzünüz gülüyor?
Hyunjin:- Aşk ilk günden etkisini göstermiş anlaşılan.
Seungmin güldü:- Sevdiğim kız ile birlikte olmak çok güzel bir duygu.
Bang Chan:- Kesinlikle. O yüzden sevdiklerinize hemen açılın.
Minho:- Sevdiklerimiz bizi sevmiyorsa ne yapalım?
Changbin:- Minho, üzüldüğünü biliyorum ama...
Minho:- Aması, elden bir şey gelmiyor. Yarın bir gün bahçede el ele dolaşırlar, ben de aşklarına şahit olurum işte. Ama kalbim, dayanabilir mi bilmiyorum.
Felix:- Seni o kadar iyi anlıyorum ki. Başta yaptığımız hataların bedelini böyle ödüyoruz biz de.
Han:- Tamam ama düzeltemezsiniz diye bir şey yok değil mi?
Hyunjin:- Sizin en azından onarmak için bir seçeneğiniz var. Ben de o da yok.
Felix:- Maalesef yok. Onlar, başkalarını seviyorlar.
Jeongin:- Yine de böyle keyifsiz durmayın. Gerçi, Ekin'i düşündükçe ben de de bazı şeyler kötüleşiyor. Nereden çıktı ki bu Kai?
Minho:- Aşk gerçekten güzel ama acı verdiğinde çok can yakıyor. Dedi ve kollarını toplayıp ,başını sıraya koydu. Küsmüştü bir nevi. Aşka ve Bahar'a.
Kızlar, sınıfa girmişlerdi. Her biri geçip yerine oturdu. Bahar, yerine oturacaktı ki birden başını kolları ile kapatmış Minho 'yu gördü.
Neyi var diye erkeklere işaret etti ama onlar bir şey diyemediler. Bahar, sıranın önüne geçti, çömeldi ve Minho 'ya baktı.
Bahar:- Minho iyi misin?
Minho, başını kaldırıp Bahar'a baktı. Göz göze gelmişlerdi. Sonra, geriye doğru çekildi.
Bahar:- Bi sorun mu var?
Minho şaşırmıştı. Özellikle de Bahar'ın kendisi ile ilgilenmesine.
Minho:- Bb ben iyiyim.
Bahar:- Eğer benim yardımcı olabileceğim bir şey ise yardım etmeye hazırım.
Minho:- Yok, gerçekten iyiyim. Sorun yok. Biraz uykusuzum o kadar.
Bahar gülümsedi. Öyle güzel gülümsemişti ki Minho o gülüşte kaybolmuştu sanki. Ve o kayboluşta sadace Minho ve Bahar vardı. Bir de ona olan aşkı.
Bahar:- Sorun olursa söyle tamam mı? Birlikte hallederiz.
Minho, Bahar'a doğru eğildi. Arada ki mesafe oldukça kısaydı.
Minho:- Sen böyle bana bak, tatlı tatlı gülümse yeterli. Hiç bir sorun kalmaz o zaman.
Bahar, şaşırmıştı. Kaçmak istedi ama birden çömeldiği yerde dengesini sağlayamadı ve arkaya doğru düşecekti ki Minho tuttu elini. Bahar'ı kaldırdı.
Minho:- Dikkat et.
Bahar, eteğini düzeltti ve yerine geçti. Utançtan, kızaran yanaklarını saklamak için diğer tarafa döndü.
Han:- Siz, bu kızın Jaemin 'e aşık olduğunu düşünüyor musunuz? Diye fısıldadı.
Erkekler:- Hayır!
Han:- Ben de öyle düşünmüştüm.
Kızlar Bahar'a gülüyorlardı sessizce.
Alya:- Ne yapıyor bu kız?
Mira:- Galiba aşık oluyor. Hem de Minho'ya.
Ders arasıydı. Seungmin ve Mira kantinde oturuyorlardı. İlk buluşmaları sayılırdı belki de.
Seungmin:- Sonun da yalnız kalabildik.
Mira:- Senin bu gürültülere alışkın olman lazım. Zira, sizin olaysız gününüz geçmiyor.
Seungmin:- Sadece bizim mi? Sizin de bizden aşağı kalır yanınız yok.
Mira:- Orası öyle.
Seungmin:- Böyle güzelmiş.
Mira:- Neymiş o güzel olan bakalım?
Seungmin:- Şey işte. Hislerini saklamadan, açık açık yaşamak. Saklamak çok zor çünkü. Özellikle sevdiğinden.
Mira:- Öyle. Ama saklasamda bir yanımda seni taşımakta güzel. Ama tabii bu şekilde daha güzel. Karşılıklı sevmek. Sevildiğini bilmek filan.
Seungmin:- Seni Hyun ile gördüğüm her an canım nasıl acıyordu anlatamam. Kalbimi söküyorlardı sanki.
Mira:- Benim ki farklı mıydı ki? Dahyun ve senin aranı yapıyordum üstelik. Bir de aptal gibi hislerimi de anlamadım.Hoş, kalbim sonra bana gayet güzel anlattı, üzüldüm arada filan ama şu an iyi ki yanımdasın Seungmin.
Seungmin:- Ben bundan sonra hep senin yanındayım. İkimiz de bazı duyguları anlamakta gecikmiş olabiliriz ama bundan sonra hiçbir şeye geç kalmak yok. Özellikle de konu sen isen.
Mira gülümsedi. Seungmin 'de ona.
Stray Kids'in ve bizim kızların arasından iki kuş uçmuştu. Aşka doğru. Ama diğerleri de uçacak gibi gözüküyordu bu gidişle.
Lena, şiir kulübü için şiir yazmıştı. Okuyarak koridorda dolanıyordu. Yanında da Bahar. Hayattan bıkmış bir şekilde hem de. O kadar dalgındı ki kafiyeleri ayarlamak için silip silip yazmaktan kağıt yıpranmıştı. Yine de elinden geleni yapıp bir şeyler yazmıştı. Ama yine de içine sinmeyen şeyler vardı. Elinde kalem, kağıt her an ilham gelir diye hazır geziyordu.
Bahar:- Yeter artık Lena, hayata dön artık.
Lena:- Dönemem dedi kağıda bakarak. Sence nasıl olmuş bu şiir?
Bahar:- Doğruyu mu söyleyeyim yalan mı?
Lena:- Doğru desem kırılırım, yalan desem, yalan söyle.
Bahar:- Harika olmuş. Hatta harikanın da harikası. Ben hayatım da bu kadar duygu yüklü, anlamlı sanatın eşsiz dünyasının derinliklerinden kopup gelen mistik bir şiir okumamıştım.
Lena:- Yaa o kadar güzel mi? Ayy beğenmene çok sevindim. Dur bi dakika. Az önce yalan mı söyledin sen?
Bahar:- Sen onu seçtin.
Lena:- Doğruya. Aaaahh ben bunu nasıl yazacağım ya?
Bahar:- Yazmayacaksın. Herkes herşeyi yapacak diye bir şey yok ki Lena.
Lena şiiri ile o kadar ilgiliydi ki karşıdan gelen Taeyong 'u fark etmemişti.
Taeyong:- Lena!
Lena:- Aaa Taeyong!
Taeyong:- Dalgın görünüyorsun. İyi misin?
Lena:- A yok. Yani sorun yok. Şiir yazmaya çalışıyorum da.
Taeyong:- Şiir ile mi ilgileniyorsun?
Bahar:- Şiir ile ilgileniyor ama şiir onunla ilgilenmiyor.
Lena:- Pek beceremiyorum da.
Taeyong:- Ne mutlu ben de şiir yazıyorum.
Lena:- Gerçekten mi?
Taeyong:- Evet. Okuyayım mı bir tane?
Lena:- Çok sevinirim.
Bahar:- Senin ki de onunkine benziyorsa ben yokum. Daha gidip kulaklarımı temizleteceğim. Size iyi şiir okumalar dedi ve kaçarak gitti.
Lena, gülümsedi:- Bahar işte. Ama haksız da sayılmaz.
Taeyong:- Neden öyle söyledin ki?
Lena:- Ben şiir yazma da pek iyi değilim de ondan.
Taeyong gülümsedi:- Herkes şiir yazacak, resim yapacak ya da çok güzel şarkılar besteleyecek diye bir şey yok. Senin de yeteneğinin olduğu çok güzel şeyler olabilir. Baska şeylere yöneltebilirsin.
Han, sınıftan çıkmış Lena'ya bakınıyordu. Elinde onun için aldığı hediyesi ile. Ama kapıdan çıkar çıkmaz karşısında Taeyong ile konuşan Lena'yı buldu.
Lena:- Yeteneğim var ise ben bilmiyorum.
Taeyong:- İstersen, ben sana yardımcı olurum. Yani şiir yazmak için üzerine gitmek istiyorsan.
Lena gülümsedi:- Teşekkür ederim. O konu da Han bana yardımcı oluyor.
Taeyong:- Han mı?
Lena:- Evet. İkimiz de şiir kulübündeyiz. Ben olmayan şiirlerimi ona okutarak işkence yapıyorum ama o beni hep sabırla dinliyor.
Han gülümsedi. Lena'nın, Taeyong 'u kendisi için reddetmesi hoşuna gitmişti. Korkmuştu ilk başta bir şeyler olacak diye ama neyse ki korktuğu olmamıştı.
Taeyong:- Anladım. Yine de ihtiyacın olursa, ben buradayım. Sana yardımcı olurum.
Lena:- Teşekkür ederim dedi ve döndü. Birden karşısında Han'ı gördü. Hemen yanına geldi.
Han:- Konuşuyordunuz, rahatsız etmek istemedim.
Lena:- Şey, Taeyong'da şiir ile ilgileniyormuş.
Han:- Ne güzel. Eee elinde ki kağıt nedir?
Lena:- Pratik yapıyordum. Ama olmuyor dedi gülerek.
Han:- Bir de şöyle düşün. Yazamıyorum diye üzülme. Bence sen, şiirin ta kendisisin.
Lena çok mutlu olmuştu bu sözler ile. İşin garibi Taeyong, başka şeylere yönelebileceğini söylerken Lena'ya, Han en olmamış şiirlerine bile katlanıp, desteğini çekmiyordu ondan. Hoş Taeyong 'da bir şey dememişti ama Han'ın yaklaşımı daha güzel, daha tatlıydı.
Lena:- Beni iyileştirmeyi nasıl başarıyorsun bilmiyorum ama sen bu dünyaya insanlara kendini iyi hissetsin diye gönderilmiş gibisin.
Han gülümsedi:- Bunu senden duymak ne güzel. Bu arada unutacaktım dedi ve elinde ki paketi Lena'ya uzattı.
Lena:- Bu, benim için mi?
Han:- Evet.
Lena, hediyesini açtı. Bir şiir kitabı çıkmıştı. Koreli bir şaiirden.
Lena:- Han, bu çok güzel.
Han:- Pes etmek yok. Şiir yazmaya devam ona göre.
Lena:- Ne güzel düşünmüşsün. Ayy çok beğendim. Kesinlikle okuyacağım.
Han ve Lena arasında ki bağ git gide güçleniyordu. Çünkü Han, sevimli olduğu kadar düşünceli biriydi de. Empati yeteneği oldukça yüksekti. O nedenleydi Lena'ya verdiği destek. Ama bunda duygularının etkisi de vardı elbette.
Hyunjin ise Alya'yı arıyordu okulda. Bu gün de. Kafeye geldi. Alya, oturmuş sıcak çikolata içiyordu. Karşısında ise kızlardan biri vardı. Hyunjin daha dikkatli bakınca fark etti. Bu kızlardan biri değildi. Bu kız, kendisinin iddiaya girdiği kızdı. Hyunjin telaşlandı birden.
Hyunjin:- Bu kızın ne işi var Alya'nın yanında?
Alya ve kız konuşuyorlardı. Oldukça koyu bir sohbetti. Geri adım attı Hyunjin. Bir kaç adım. Ama kaldı orada gitmedi.
Hyunjin:- Bu kız ne yapamaya çalışıyor? Alya'ya anlattı mı acaba?
Alya, Hyunjin 'i gördü o an. El salladı. Hyunjin' de ona salladı elini ve sonra yanlarına doğru ilerledi. Masanın yanına geldi ve durdu.
Hyunjin:- Merhaba.
:- Merhaba Hyunjin! Dedi kız imâ ile.
Alya:- Otursana.
Hyunjin, bir sandalye çekip oturdu. Kıza sinir olduğu bakışlarından belliydi.
Hyunjin:- Ne konuşuyorsunuz burada böyle oturmuş?
Alya:- Shin Hye ile biraz sohbet ediyorduk.
Hyunjin:- Öyle mi? Ne ara tanıştınız bakalım?
Alya:- Az önce. Bana, bir şeyler anlattı. Okulla, öğrencilerle ilgili.
Hyunjin:- Öyle mi? Mesela nasıl şeyler?
Shin Hye:- Senin de bildiğin şeyler işte. Hepimizin bildikleri.
Hyunjin:- Neymiş onlar?
Alya:- Mesela seninle ilgili konuştuk. Kızların seni ne kadar çok beğendiklerini anlattı Shin Hye.
Hyunjin:- Hiç birinin umurumda olmadığını da anlattı mı?
Shin Hye:- Hayır onu unutmuşum. Ama şeyi söyledim. Bir kızı, yakışıklılığını kullanarak kendine nasıl aşık edebileceğini.
Alya, Hyunjin 'e baktı.
Hyunjin:- Hiç bir kız, gerçekten etkilemek istediğim kızdan daha önemli değil benim için. Bunu da anlat diyeceğim ama gerek yok. Ben anlatırım Alya'ya dedi ve elinden tutup kaldırdı. Alya, bu hareketine anlam verememişti. Hyunjin, Shin Hye'ye ters ters bakıp Alya'yı dışarı çıkardı.
Alya:- Ne oluyor Hyunjin? Niye kaldırdın beni masadan.
Hyunjin:- Bu kız ile bir daha görüşme.
Alya:- Neden? İyi birine benziyordu.
Hyunjin:- Ne iyisi, dediklerini duymadın mı? Saçma sapan konuşuyor.
Alya:- Neden öyle dedin ki? Oturduk sohbet filan ettik. Senin hakkında kötü bir şeyler söylemedi. Sadece okulda olanları filan anlattı.
Hyunjin:- Anladım ama yine de çok görüşme olur mu?
Alya:- Tamam sen öyle diyorsan, öyle olsun.
Hyunjin gülümsedi.
Hyunjin:- Hadi gel bizimkilerin yanına gidelim.
Alya:- Gidelim.
Minho, bahçede tek başına dolaşıyordu. Bir duvarın dibine gelip durdu. Yaslandı ve düşünmeye başladı. Olanları. Özellikle Bahar ile olanları.
Changbin, yanına geldi.
Changbin:- İyi misin?
Minho:- Olmaya çalışıyorum.
Changbin:- Sıkma canını artık. Üzülüyorum senin adına.
Minho:- Çabuk geçmesini beklemekten başka çarem yok galiba.
O anda Bahar ve Jaemin, okulun merdivenlerinden indiler. Yan yana yürümeye başladılar. Minho, doğruldu yerinden onları görünce. Garip hissediyordu. Ama en çokta canının yandığını hissediyordu şu an. Onları izliyordu.
Jaemin:- Benimle konuşmayı kabul ettiğin için teşekkür ederim.
Bahar:- Sadece şu işin bir an önce bitmesini istiyorum.
Jaemin:- Tahmin edebiliyorum. Sana bunu söylemem gerektiğini düşündüm.
Bahar:- Dinliyorum.
Jaemin:- Dediğin şeyde haklıydın. Kalbinde biri varken, başkası ile olman imkânsız. Böyle bir sevgiyi ben de istemem.
Minho:- Acaba ne konuşuyorlar?
Changbin:- Okul filandır.
Minho:- Sevgililer okuldan konuşmazlar.
Changbin:- Hadi gidelim buradan.
Minho:- Yok, kalalım.
Changbin:- Acı çekmek hoşuna mı gidiyor?
Minho:- Ondan vaz geçmek için acı çekmem gerekiyor Changbin.
Bahar:- Anlamana sevindim Jaemin. Yapamam. Sen olsun desen de ben yapamazdım zaten.
Jaemin:- Senin gibi bir kız yapmaz zaten. Sırf Minho 'yu rahat bırakayım diye kabul ederdin ama.
Bahar, başını öne eğdi.
Jaemin:- Minho 'dan uzak duracağım merak etme.
Bahar:- Yani? Seninle çıkmam karşılığında mı?
Jaemin gülümsedi:- Hayır. Minho 'yu da seni de rahat bırakacağım. Sen mutlu ol diye dedi ve eğilip Bahar'ın gözlerine baktı.
Minho delirmek üzereydi sanki. Herkesten kıskandığı kıza, başkası bakıyor, başkası gülümsüyordu.
Changbin:- Minho, onlar sevgili unutma.
Minho, sinirinden ağlamak üzereydi. Hatta bir kaç göz yaşı aktı akacaktı. İyi olmak için acıyı kendi üzerinde uyguluyordu. Zehire katlanıyordu bir nevi. Yarasına tuz basıyordu. Daha fazla dayanamadı ve hızla ayrıldı oradan. Changbin 'de peşinden.
Okulun arka tarafına geldiler. Minho duvarı yumrukluyordu resmen. Changbin, kolunu tuttu.
Changbin:- Minho, kendine gel!
Minho:- Dayanamıyorum Changbin, dayanamıyorum dedi ve gözlerini sildi koluna.
Changbin:- Bana bak. Minho bana bak! Dayanman lazım. Çünkü onlar, hep böyle gözünün önünde olacaklar.
Minho:- Ben, Bahar'ı silemiyorum Changbin. Aklımın bir köşesinde hep o var. Kalbimin ortasında, nefes alırken ciğerlerim de sanki. Ben bunu görmeye dayanamam.
Changbin:- Sen ne güzel sevmişsin böyle. Ama elimizden bir şey gelmez. Bahar seçimini yaptı. Bunu kabul etmen gerekiyor.
Minho 'nun eli duvara vurunca çizilmiş, biraz da yaralanmıştı.
Changbin:- Gel şu elini saralım. Bu gidişle her yerini kıracaksın zaten.
Bahar ve Jaemin ise konuşuyorlardı.
Bahar geri çekildi.
Bahar:- Beni anlayabilmene sevindim.
Jaemin:- Seni anladım. Hem de çok iyi. Sana şunu da söylemek istiyorum. Kalbine şu an söz geçiriyor olabilirsin ama içinde ki daha da büyüyünce baş edemeyeceksin bunu bil ve fazla direnme. Kendini susturmayı bırakmalısın.
Bahar:- Bunu neden dedin ki?
Jaemin:- Bil istedim. Kendine iyi bak olur mu?
Bahar:- Sen de.
Jaemin ayrıldı Bahar'ın yanından.
Bahar:- Oley be, Oley sonunda. Bu işten kazasız belasız kurtuldum. Gidip kızlara haber vereyim.
Minho ve Changbin, sınıfa girdiler. Minho 'nun eli sarılıydı.
Changbin:- Üzülmek yok artık tamam mı?
Minho:- Tamam, merak etme.
Erkekler, Changbin 'e ne oldu diye işaret ettiler.
Changbin:- Bahar ve Jaemin 'i gördü diye fısıldadı.
Jeongin:- Tüh be! Hep böyle mi olacak bu?
Changbin:- Galiba. Çok fenaydı hali. Ağladı.
Felix:- Minho mu?
Changbin:- Evet Minho. Ağlamak nedir bilmeyen Minho.
Han:- Onun için bir şey yapmalıyız.
Felix:- Ne yapacağız? Ayıracak halimiz yok ya.
Bang Chan:- Bahar, bu çocuk ile nasıl çıkar ya? Benim yakışıklı, dünya iyisi arkadaşım varken.
Han:- Senin o dünya iyisi arkadaşın, kıza yapamadığını bırakmadı ki.
Bang Chan:- O da doğru.
Bahar, koşarak girdi sınıfa. Mutluluğu, yüzünden okunuyordu.
Bahar:- Kızlar!
Lena:- Geldi bizim ki.
Kızlar ona baktılar.
Ekin:- Bahar, neredesin sen?
Hazel:- Pek bir mutlusun. Birini dövmedin umarım.
Bahar:- Yok yok. Jaemin ile konuşuyordum.
Minho, Bahar'a baktı.
Anka:- Jaemin ile konuştun diye mi bu mutluluk?
Bahar:- Evet!
Jeongin, Minho 'nun yanıma geldi.
Jeongin:- Biraz çıkalım sınıftan haydi.
Minho:- Kalsam daha iyi.
Bahar:- Yolda anlatırım, Ceylin 'in yanına gitmeyecek miyiz?
Anka:- Doğruya biz onu unuttuk. Gidelim, yardıma ihtiyacı var mı soralım.
Hazel:- Geçerken Mira ve Alya'yı da alalım.
Changbin:- Ceylin nerede ki?
Ekin:- Bu gün moda kulübünün tasarladığı elbiselerin yarışması var. Okullar arası. O nedenle izinli sayılır. Elbiseyi hazırlayacak arkadaşları ile birlikte.
Changbin:- Yaa nerede? Biz de gelelim izlemeye. Destek olalım ona.
Anka:- Bence çok sevinir gelmenize. Okul çıkışında. Chan, gelirsin değil mi?
Bang Chan:- Sen gidersin de gelmez miyim?
Anka gülümsedi.
Bang Chan:- Beraber gideriz o zaman.
Anka:- Tamam bekliyorum.
Kızlar, sınıftan çıktılar.
Changbin:- Nasıl bir şey tasarladı acaba? Gerçekten yetenekli bir kız.
Jeongin:- Bu kızlar, gerçekten yetenekliler.
Bang Chan:- Sizde gelin, beraber gidelim. Hem destek oluruz, hem de kızların yanında oluruz. Minho geleceksin değil mi?
Minho:- Beni saymayın. Ya da sayın. Geleceğim. Unutmak için üstüne gitmem gerekecek.
Hyunjin, omuzuna dokundu Minho 'nun.
Hyunjin:- Geçecek.
Minho:- Geçmek zorunda. Hiç bir şey yok. Bahar'a karşı bir şey hissetmiyorum. Eskisi gibi devam dedi gülümseyerek. Ben size birer kahve alıp geliyorum dedi ve gitti.
Han:- Sizce her şey eskisi gibi mi olacak?
Felix:- Asla olmayacak.
Kızlar, Ceylin 'in yanına geldiler. Ceylin, elbisenin sağına soluna bakıyor kontrol ediyordu.
Mira:- Biz geldik!
Ceylin:- Kızlar, hoş geldiniz.
Mira:- Ne yapıyorsun bakalım, çalışmaya devam mı?
Ceylin:- Aynen devam. Saattler kaldı biliyorsunuz. Elbisenin son dokunuşlarını yapmamız lazım.
O an Ceylin 'in proje arkadaşı geldi yanlarına.
:- Ceylin, kötü bir haberim var.
Ceylin:- Deme, ne oldu?
:- Manken kız, trafiğe takılmış. Gecikeceğim diyor.
Ceylin:- Ne demek geç kalacakmış. Ama bizim bu elbiseyi giydirip son kez düzenlememiz lazım.
:- Ne yapacağız?
Ceylin:- Bilmiyorum. Her şeyi ona göre ayarladık biz.
Ekin:- Ceylin, başka birini bulsan?
Ceylin:- Ya nasıl bulacağız? Ölçüleri filan uyacak birini nasıl bulacağım? Kızın hiç gelemeyeceğini düşündüm de, Aman Allah'ım!
Ekin:- Şöyle yapalım. Şimdi elbisenin son provasını yapacak birini bulalım, sen ayarlamaları ona göre yap. Belki sergilenecek yere gidene kadar, mankenin de yetişir. Yetişemezse de o kız mankenin olur.
Ceylin:- Olabilir aslında. Saç makyaj var daha en azından elbise aradan çıkmış olur.
Alya:- O zaman, biz senin elbisene uygun Koreli kızı bulmaya gidelim.
Ceylin:- Ayy çok sağolun kızlar.
Ekin:- Kızlar biriniz burada durup, Ceylin'e yardımcı olun.
Ceylin:- İyi olur yoksa stresten ölcem.
Bahar:- Tamam ben buradayım dedi ve Ceylin 'in elini tuttu.
Kızlar, koştur koştur çıktılar, bahçeye ve koridora dağıldılar.
Ceylin:- Geç kalacağız ya hayır bütün emekler boşa gidecek.
Bahar:- Düşünme öyle.
Ceylin:- Bahar, ya bu kız hiç gelmezse?
Bahar:- Gelir gelir. Sen merak etme.
Ceylin, Bahar'a baktı. Baştan aşağı süzdü onu.
Ceylin:- Biz neden kız arıyoruz ki?
Bahar:- Sana mankenlik yapsın diye işte.
Ceylin:- Tamam. Kızlar, manken bulana kadar elbiseyi sana giydirelim. Senin ölçülerin de iyi.
Bahar:- Ben mi? Bana olur mu ki? Hem ben mankenlik yapamam Ceylin.
Ceylin:- Mankenlik yap demiyorum ki, elbiseyi dene, son bir prova alalım diyorum.
Bahar:- Sana yardımcı olacaksam, tamam denerim.
Bahar, elbiseyi giyindi ama elbisenin gözükmemesi için üzerine çarsaf benzeri bir de örtü gerdiler.
Bahar:- Siz bunun ölçü bilmem nesini böyle alabilecek misiniz?
Ceylin örtünün altından seslendi.
Ceylin:- Hallediyoruz sorun yok. Hem, tasarımın çalınmaması için böyle bir şey yapmamız lazım.
Bahar:- Elbiseyi giydim ama ben bile göremedim modeli. Son gün zaten çalsalar ne olacak?
Ceylin:- Sen anlamazsın takılma ona.
Ceylin, ve arkadaşları, düzenlemeleri yaptılar. Örtünün altından çıktılar.
Ceylin gülümsedi:- Ohh çok şükür, hiç bir sorun olmadı. Elbise tam olarak, podyuma çıkmaya hazır.
:- Ellerimize sağlık güzel oldu.
Ceylin:- Eveeet.
Bahar:- Tamamsa artık çıkarın. Bunaldım.
Ceylin, yeniden örtünün altına girdi. Elbisenin fermuarını açmaya çalıştı fakat, fermuar tutukluluk yapmıştı. Ceylin bir kaç defa uğraştı ama olmuyor, açılmıyordu. Tekrar tekrar denedi ama maalesef. Biraz daha zorlasa elbise yırtılacaktı.
Ceylin:- Eyvah!
Bahar:- Ceylin, ne oluyor? Açsana şunu.
Ceylin, örtünün altından çıktı.
Ceylin:- Ayvayı yedim!
Bahar:- Ne oldu?
Ceylin:- Fermuar bozuldu!
Bahar:- Ne?
Tasarımcılar hepsi birden örtünün altına girdiler. Uğraşıyorlardı.
Bahar:- Ne oluyor orada acaba?
Ceylin:- Çocuklar, biraz daha zorlarsak, elbise yırtılacak.
:- Maalesef öyle.
:- Fermuarı söküp çıkarsak elbiseyi, yeniden dikecek vaktimiz yok.
Örtünün altından çıktılar.
Ceylin:- Aksilikler hep üst üste gelir zaten.
Bahar:- Ne yani şimdi elbise üstümde mi kaldı?
Ceylin:- Aynen öyle.
Kızlar, bir kaç kişi bulup geldiler oraya. Odanın kapısından içeri seslendiler.
Alya:- Ceylin, gelelim mi?
Ceylin, dışarı çıktı.
Ceylin:- Gerek kalmadı kızlar.
Anka:- Neden?
Ceylin:- Yarışmadan çekiliyoruz.
Lena:- İyi de neden?
Ceylin, gelen kızlara baktı.
Ceylin:- Özür dilerim kızlar. Sizi de buraya kadar yordum.
:- Sorun değil!
Koreli kızlar gittiler.
Lena:- Neden, çekildiniz yarışmadan?
Ceylin:- Gelin de kendiniz görün.
Kızlar içeri girdiler.
Bahar, kızlara baktı. Örtü ile ortada dikiliyordu hâla.
Ceylin:- Elbiseyi Bahar'ın üzerinde deneyelim dedik, fermuar bozuldu. Sökmeden çıkaramayacağız. Bu da ekstra zaman demek.
Alya:- İyi de o kadar emek ne olacak?
Ceylin:- Hiç olacak galiba.
Ekin:- İyi de neden çıkarıyorsunuz ki elbiseyi? Bahar gitsin elbisenin gösterimine.
Ceylin 'in gözleri parladı bir an. Bahar'a baktı.
Bahar:- Ben mi?
Anka:- Evet, Bahar gitsin.
Ceylin:- Hakikaten ben bunu neden düşünemedim ki?
Bahar:- Kızlar, saçmalamayın. Ben ne anlarım, podyumda yürümekten?
Ekin:- Anlarsın anlarsın.
Bahar:- Delirdiniz mi? Topuklu ile filan yürüyemem ben.
Ceylin:- Kolayı var, podyum da spor ayakkabı giyersin. Elbise zaten çok uzun. Gözükmez.
Lena:- Hadi Bahar, ya. Sen Ceylin için, Changbin ile çıkma numarası yapmış kızsın. Bunu mu yapamayacaksın?
Ceylin, yavru köpek bakışı ile baktı Bahar'a.
Bahar gülümsedi:- İyi hadi tamam. Yapalım ne gerekiyorsa.
Ceylin:- Sen bir tanesin. Dedi ve Bahar'a sarıldı.
Ekin:- Kızlar, Hazel nerede?
Lena:- Sınıfa gitmişti manken aramaya. Ben gidip haber vereyim hemen.
:- Ceylin, erkek mankenimiz geldi!
Ceylin:- Tamam kızlar. Siz onu hazırlayın, ben Bahar'ın saçı ve makyajı ile ilgileneceğim.
Mira:- Erkek mankende mi varmış?
Lena:- Demekki. Neyse ben gidiyorum.
Lena, sınıfa koştu. Hazel, kızlarla konuşuyordu ki Lena, kapıdan içeri girdi.
Lena:- Hazel, Hazel bekle.
Hazel:- Ne oldu?
Lena:- İşler değişti.
Felix:- Yine niye koşuşturuyorsunuz siz?
Han:- Ne oldu yine?
Hazel:- Sormayın. Ceylin 'in mankeni gelmemiş. Manken aradık.
Changbin:- Eee, ne yaptınız? Bulabildiniz mi?
Lena:- Elbiseyi Bahar'a giydirmiş. Aksilik fermuarı bozulmuş elbise şimdi çıkmıyor.
Minho:- Ne? Bu kız girdiği her şeyi nasıl karıştırıyor anlamıyorum.
Lena:- Karıştırmak demeyelim. Ceylin 'in yeni mankeni Bahar oldu.
Minho:- Bahar mı?
Changbin:- Bizim yapacak bir şeyimiz var mı?
Lena:- Merak etmeyin hallettik.
Minho ayaklandı:- Ben gidip şununla biraz alay edeyim. Bu anı kaçıramam. Yürüyün kızlar.
Bang Chan:- Meraktan gitmiyorsa ben de bir şey bilmiyorum.
Minho, Hazel ve Lena, hazırlıkların yapıldığı yere geldiler. Bahar, örtünün altında duruyordu hâla. Kuaför hazırlıkları yapılıyordu.
Minho, geldi yanlarına.
Ekin:- Aaa Minho gelmiş.
Minho:- Yardıma ihtiyacınız var mı?
Bahar:- Sen eksiktin tam olduk.
Minho:- Ben de öyle düşünüp geldim zaten. Tebrikler elbiseyi de bozmuşsun.
Bahar:- Sana ne!
Minho:- Doğru söyle. Kilo aldın elbise olmadı, fermuarı zorladın değil mi?
Bahar:- Minho şimdi seni ben...
Bahar, kıpırdadı ama kızlar onu tuttular.
Hazel:- Aman Bahar, sakın. Elbise gözükmeyecekmiş.
Bahar:- Hiç bir fırsatı kaçırma aman. Buraya sırf benimle alay etmeye geldin değil mi?
Minho:- Evet!
Bahar:- Güvenlik, security! Arkadaşı dışarı atabiliyor muyuz acaba?
Minho:- Burada güvenlik benim. Güvenlik olarak geleceğim ben de.
Bahar:- Ay dalga geçiyor benimle. Sen yanımda iken güvende mi olurum ben acaba?
Minho:- Bu arada güvenliğe ihtiyacınız var mı kızlar gelebilirim.
Ekin:- Bilmem, Ceylin bilir onu.
Birden, erkek manken geldi yanlarına.
:- Merhaba!
Ceylin:- Kendisi, bizim erkek mankenimiz. Podyum da Bahar'a eşlik edecek.
Minho ve Bahar:- Ne?
Kızlar, Minho 'ya baktılar.
Minho, sağa sola baktı birden yakalanmış olmanın telaşı ile.
:- Beraber harika iş çıkaracağımıza emin olabilirsin. Mankenimizin güzelliğinden hiç bahsetmediniz.
Ceylin:- Güzeldir benim arkadaşım.
Bahar, ses çıkarmadı. Minho ise içinden bir sürü ses çıkarıyordu şu an.
Hazel:- Bahar, bu çocuğu podyumda yemezse ben de bir şey bilmiyorum.
Ekin:- Aman sus Hazel.
Bahar ters ters baktı manken çocuğa. Aynı şekilde Minho 'da.
Ceylin:- Hadi sen de hazırlanmaya dedi ve hazırlığa gönderdi mankenini.
O anda elinde fotoğraf makinesi ile Seungmin geldi.
Mira:- Seungmin, senin ne işin var burada?
Seungmin:- Fotoğraf çekimleri için beni çağırdılar. Malum kişi ortada yok ya. İşi bana kaldı.
Ceylin:- Yaaa hepimiz bir arada. Harika olacak bu iş dedi alkışlayarak.
Minho, Bahar'ın yanına geldi.
Minho:- Bu çocuktan uzak dur. Hareketleri, tavırları hiç hoşuma gitmedi.
Bahar:- Senin gibi insanlarla alay etmiyor diye mi? Gayet kibar biri.
Minho:- Doğruya bana ne. Çağır Jaemin'ciğini o ilgilensin seninle. Sanki benim sevgilimsin.
Bahar:- Yine nereden çıktı Jaemin?
Minho:- Ben sana karışmıyorum o kadar.
Minho, Seungmin 'in yanına geldi.
Minho:- Fotoğraf çekiminde yardımcıya ihtiyacın var mı?
Seungmin:- Olabilir ne oldu ki?
Minho:- Tamam işte o yardımcı benim.
Seungmin:- Tamam, olur.
:- Bahar, saç makyaj zamanı.
Ceylin:- Hadi Bahar!
Ceylin Bahar'ı koskoca örtüsü ile saç ve makyaj yapımına götürdü. Diğerleri dışarı çıktılar.
Alya:- Erkek mankeni görünce Minho 'nun yüzünü gördünüz mü?
Mira güldü:- Görmez miyiz? Alay ederken bir anda nasıl bozuldu.
Hazel:- Çocukta pek bir yakışıklıymış. Kıskanılmayacak gibi değil.
Lena:- Bu Minho 'da bir şeyler var, yakında çıkar kokusu.
Bahar'ın saçı ve makyajı yapılıyordu.
Bahar:- Ceylin , ben ne yapacağım? Hiç bir bilgim yok!
Ceylin:- Sadece gülümse. Tamam mı? Güzel bir gülümseme artı bir puandır. Bak şimdi. Senin için dışarı da kırmızı halı serildi. Buradan çıkarken bu kırmızı halı üzerinde yürüyeceksin. Bütün öğrenciler seni görecek. Herkes yani. Sonra arabaya bineceksin. Sadece düzgün bir yürüyüş ve güzel bir gülümseme. Tamam mı?
Bahar:- Tamam. Birde şey var, kim o çocuk?
Ceylin:- Ya bu yetenek bölümü için seçtiğimiz çocuk.
Bahar:- Ne yeteneği bu?
Ceylin:- Boşver anlatırım sonra. Sen hazırlanmana bak dedi ve gitti.
O kadar telaşlıydı ki halletmesi gereken bazı işleri unutmuştu bile.
:- Ceylin, sen hazırlanmayacak mısın? Sonuçta tasarımcı olarak sahneye çıkacaksın.
Ceylin:- Elbisemi getirmiştim. Hemen giyinip geliyorum.
Bahar'ın saçı ve makyajı bitmişti. Kızlar onu bekliyorlardı.
Lena:- Çok merak ediyorum acaba Bahar, nasıl oldu?
Alya:- Ay ben de.
Mira:- Dışarı serilen kırmızı halıyı gördünüz mü? Oradan mı geçecek?
Hazel:- Galiba. Bir sürü kalabalık var. Sizce Bahar, heyecanlanmadan ilerleyebilir mi?
Ekin:- Halleder bence.
Anka:- Ay hadi inşallah.
Mira:- Fotoğrafları Seungmin çekecekmiş. Minho da yardımcı olacakmış.
Ekin:- Allah vere de Bahar'ı kızdıracak bir şey yapmasa.
Alya:- Ay yapar mı?
Ekin:- Bunların sağı solu belli olmaz ki. Her an kavgaya tutuşuyorlar.
Alya:- Doğru dururlar umarım.
Bahar hazırdı. Dışarı çıkma vakti gelmişti. Herkes kırmızı halının etrafında merakla bekliyordu. Ceylin 'in tasarımı nasıl karşılanacaktı acaba? Minho ve erkekler, halının kenarında yanında da kızlar bekliyorlardı çıkmasını.
Jeongin:- Bahar nasıl ikna oldu manken olmaya?
Ekin:- Arkadaşlığın gücü diyelim.
Hazel:- Minho, Bahar'a sataşmadan dur sen de.
Minho:- Ben bir şey yapmıyorum ki kendisi benimle kavga ediyor. Kabul edin o bücür kız kavgacının teki.
Anka:- Senin de ondan kalır yanın yok.
Minho:- O da doğru.
Ekin:- O nedenle doğru duracaksın.
Changbin:- Ceylin, bu gün için çok çalışmış olmalı.
Lena:- Öyle. Çok heyecanlıydı.
Mira:- Canım arkadaşım inşallah birinci olur.
Alya:- Ay inşallah.
O anda konfetiler patladı. Ceylin 'in tasarımını taşıyan Bahar'ın çıkacağını haber veriyordu bir nevi.
Alya:- Aaaa geliyor galiba.
Minho:- Bakalım nasıl oldu bizim kedi dedi gülerek.
Bahar, kırmızı halıya çıkmıştı. Pembe uzun bir elbise ile. Saçları açılmış arkadan hafif toplanmıştı. Çiçek detayları Bahar'ın adını müjdeliyordu sanki. Ama en güzeli yüzünde ki o tatlı gülümseme. Makyajından daha güzel yakışıyordu gülen gözleri yüzüne.
Bahar, usul usul yürüyordu. İki yana salmıştı ellerini. Omuzuna dökülmüştü saçları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başıboş Çocuklar
FanfictionStray Kids ile bir lise hikayesidir İçinde,komedi,aşk ve arkadaşlık bulacaksınız. Bahar Çiçekleri hikayemi okudunuz mu? İşte bu hikaye Bahar Çiçekleri'nin 2021 versiyonudur. Bu hikaye okuyucularıma teşekkür etmek amacıyla yazılmıştır.