Seçil Öğretmen odada Min Ho ile göz göze gelmişti. Hatta kızları ayağa dikecek büyüklükte bir de çığlık atmıştı.
Kızlar, hemen odaya koşuyordu ki Seçil Öğretmen odadan çıktı.
Lena:- Hocam, hocam iyi misiniz?
Seçil Öğretmen:- Oda da biri var. Bir erkek.
Bahar:- Yok canım, değildir.
Seçil Öğretmen:- Gözlerimle gördüm.
Mira:- Emin misiniz?
Seçil Öğretmen:- İçeride ki kim?
Alya:- Şey hocam. O...
Seçil Öğretmen:- Kim o? Siz nasıl böyle bir şey yaparsınız? Benim böyle şeylere kızdığımı, prensiplerim olduğunu ve bu konuda ne kadar sert olduğumu bilmiyor musunuz siz? Hanginizin sevgilisi ha?
Ekin:- Hocam o, o şey değil.
Bahar:- Hocam onu be...
Seçil Öğretmen:- Ben şimdi biliyorum yapacağımı dedi ve odaya tekrar girdi.
Ceylin:- Hocaaam! Girmeyin.
Hazel:- Girdi bile!
Alya:- Koşun içeri.
Seçil Öğretmen odaya girmişti ama öylece duruyordu odanın ortasında. Kızlarda peşinden daldılar itiş kakış.
Anka:- Hocam aslında o... Dedi ve durdu. Hatta diğerleri de durdular. Çünkü odada kimsecikler yoktu. Hatta Bahar'ın yatağı derli toplu duruyordu.
Seçil Öğretmen:- Bu burada, buradaydı. Yatakta tam burada.
Ekin korkudan çivi gibi çakılıp kalan kızları dürttü.
Ekin:- Kim hocam?
Seçil Öğretmen:- Bi genç vardı. Oturuyordu.
Anka:- Hocam yanlış anlamayın ama hayal mi gördünüz acaba?
Seçil Öğretmen:- Hayır hayal değildi.
Hazel:- Ama kimse yok.
Seçil Öğretmen:- Buradaydı işte. Oturuyordu. Dedi yatağı göstererek.
Ceylin:- Bence çok çalısıyorsunuz. Hayal görmeniz normal.
Seçil Öğretmen:- Gerçek gibiydi.
Mira:- Bence biraz dinlenmeniz gerek.
Seçil Öğretmen:- Ne yani şimdi hayal mi gördüm?
Ekin:- Burada kimse olmadığına göre öyle oldu.
Seçil Öğretmen:- Oradaydı...
Ceylin:- Haydi biz sizi odanıza götürelim. Çok çalışıyorsunuz çook. Dinlenin biraz.
Ceylin ve Hazel Seçil Öğretmen'i odasına götürdüler.
Lena:- Ohhh!
Mira:- Ucuz atlattık.
Bahar:- İyi de Min Ho nerede?
Ekin:- Hakikaten o nerede?
Birden balkondan Min Ho cama tıklattı.
Bahar koşup balkon kapısını açtı.
Bahar:- İyi misin?
Min Ho:- Üşüdüm. Dışarısı soğuk. Birde biraz kolum acıdı.
Bahar:- Gel haydi.
Min Ho 'yu yatağa yatırdı kızlar. Bahar üzerini öttü.
Min Ho:- Sanırım hanımefendi çok korktu benden.
Alya:- Yatağı toplamak balkona saklanmak iyi gelmiş aklına.
Min Ho:- O an aklıma bu geldi. Sizi zor durumda bırakmak istemezdim özür dilerim.
Alya:- Yakalanmadığımıza göre sorun yok değil mi? Dedi gülerek.
Ekin:- İyi kurtardık durumu.
Hazel ve Ceylin içeri girdiler.
Hazel:- Seçil Öğretmen halüsinasyon gördüğüne inanmasaydı o iş biraz zordu.
Ceylin:- Neyse ki atlattık.
Ekin:- Kızlar daha dikkatli olalım.
Bahar:- Sağolun kızlar.
Min Ho:- Teşekkür ederim. Hepinize.
Bahar:- Hem özür diledi hem de teşekkür etti. Bunu kayıt altına alın lütfen.
Kızlar güldüler.
Anka:- Neyse. Biz çıkalım da sen dinlen. İyi geceler.
Kızlar odadan çıktılar. Arkalarından da Bahar çıkıyordu ki Min Ho kendisine seslendi.
Min Ho:- Bahar!
Bahar, döndü ve Min Ho' ya baktı.
Min Ho:- Sağol!
Bahar:- Lafı bile olmaz dedi gülümseyerek ve o da çıktı.
Kızlar, odadan çıktılar.
Lena:- Ayy cok korktum bir an. Aklım çıktı.
Mira:- Benimde.
Ekin:- Seçil Öğretmen, hayal gördüğüne inanmasaydı işimiz bitmişti.
Bahar:- Benim yüzümden sizde zor durumda kaldınız.
Ekin:- Saçmalama lütfen. Sokakta bırakacak halin yoktu herhalde.
Hazel:- Sen doğru olanı yaptın.
Bahar:- İyi ki benim arkadaşımsınız.
Kızlar, derslerini bitirmişlerdi. Min Ho'nun yanına geldiler.
Mira:- Sana geçmiş olsuna geldik.
Min Ho gülümsedi:- İyi oldu. Benim de canım sıkılmıştı.
Bahar, Min Ho 'nun baş ucuna bir sürahi su getirdi.
Bahar:- Susamışsındır.
Min Ho:- Çok. Bir bardak verir misin?
Bahar, su doldurdu bardağa ve Min Ho' ya uzattı.
Bahar:- Öğretmenimiz içeri girince nasıl kalktın ayağa?
Min Ho:- Canım çok acıdı. Ama saklanmak zorundaydım. Benim için kendinizi...
Bahar:- Sorun yok. Bunu da düşünme tamam mı? İyileşmeye bak. Hem kavgalarımız yarım kaldı. Bu ne böyle kanki gibi olduk.
Min Ho güldü:- Tamam senin için çabuk iyileşeceğim.
Kızlar, Min Ho 'nun bu cümlesi ile birbirine baktılar gülümseyerek.
Bahar, kızlara baktı gözlerini aça aça.
Min Ho:- Beni eviniz de misafir ettiğiniz için teşekkür ederim. Yardım ettiğiniz için de.
Lena:- Jaemin'in bunu neden yaptı?
Bahar:- Benim yüzümden.
Min Ho:- Biz senden önce de onunla kavga ediyorduk. Bunun sebebi sen değilsin.
Bahar:- Siz kavga ediyor olabilirsiniz ama bu kavganın sebebinin ben olduğumu biliyorum.
Min Ho:- Hayır dedim ya! Bana bak Bahar. O çocuktan uzak duracaksın. Olanlar yüzünden ona sataşmak yok.
Bahar:- Ama...
Ekin:- Min Ho doğru söylüyor. Biz yabancı öğrencileriz. Hareketlerimize dikkat etmeliyiz. Sen de Bahar.
Min Ho:- Uyarı filan mı almak istiyorsun?
Bahar:- İyi tamam. Zor olacak kendimi tutmam diye mırıldandı.
Mira:- Siz de doğru duracaksınız değil mi Min Ho?
Min Ho:- O konuda söz veremem. Beni soktuğu bu halin acısını çıkarmam gerek.
Bahar:- Bana diyene bak.
Alya:- Sen durmayacaksın, diğerleri de durmayacak desek şuna?
Lena:- Sizin bu Jaemin ile dersiniz nedir?
Min Ho:- Kız meselesi.
Anka:- Ne? İkiniz de aynı kızı mı paylaşamadınız?
Bahar:- Aynı kızı nasıl paylaşacaklar Anka? Ortadan filan bölerek mi?
Anka:- Evet saçma oldu.
Bahar:- Aynı kızı sevmişler işte.
Min Ho, Bahar'ın yüzüne baktı. Kıskanmasını istemişti sanki kendisini. Ama Bahar'dan tık yoktu.
Alya:- Hangi kız bu?
Min Ho:- Yuna.
Ceylin:- Anlamadığım, Jaemin Bahar'a aşıkken siz nasıl oluyor da Yuna için kavga ediyorsunuz ki?
Bahar, Ceylin 'e baktı. Kızlar da.
Min Ho:- Bunu size kim söyledi? Bahar?
Bahar:- Şey...
Hazel:- Jaemin'in hislerini anlamamız için gelip bize söylemesine gerek yok. Herşey belli oluyor zaten.
Min Ho, tekrar baktı Bahar'a.
Ceylin:- Ben hâla cevabımı alamadım.
Lena:- Şahsen ben de.
Min Ho:- Eski mesele boşverin. Sen Jaemin'den uzak dur ona göre. Dedi Bahar'a bakarak.
Onlar konuşurken birden cama taş atıldı. Sonra bir kez daha.
Alya:- Biri cama taş atıyor.
Anka:- Bahar'a aşık Jaemin'in den bahsederken, Jaemin'in gelmiş olmasın?
Min Ho ayaklandı birden. Üstelik vücudunun acısına bakmadan.
Min Ho:- O zaman dayak yemeye gelmiştir.
Bahar:- Durun bir dakika. Jaemin'in geldiğini de nereden çıkardınız acaba?
Hazel:- O zaman kim bu?
Lena:- Hihhh! Hırsız olmasın?
Bahar:- Evet hırsız. Eve girmeden önce de müsait miyiz diye cama tıklatıyor dedi ve balkon kapısına doğru ilerledi.
Min Ho:- Nereye gidiyorsun?
Bahar:- Gidip hırsıza müsait olduğumuzu ve gurebileceğini haber vereceğim.
Lena:- Sen geç dalganı.
Bahar, balkon kapısını açtı ve aşağı doğru baktı.
Birden ses duyuldu.
:- Heeeeyy! Buraya bak.
Kızlar, Bahar'ın yanına geldiler.
Bahar:- Kim var orada?
:- Biziz!
Gelenler vardı. Karanlıkda zor da olsa kızlar onları görmüşlerdi.
Anka:- Bang Chan!
Hazel:- Sizin ne işiniz var burada?
Bang Chan:- Seni, yani Min Ho 'yu görmek için geldik.
Anka:- Arayabilirdiniz!
Felix:- Canlı canlı görmek istedik.
Jeongin:- Eee nerede o?
Bahar ve Lena onu getirdiler usulca.
Hyunjin:- Min Ho, sen iyi misin?
Min Ho:- İyiyim merak etmeyin beni. Buraya gelmeniz çok tehlikeli. Keşke arasaydınız.
Han:- İçimiz rahat etmedi ne yapalım işte.
Hyunjin el sallıyordu Alya'ya
Hyunjin:- Merhaba Alya!
Alya gülümsedi ve o da elini salladı.
Seungmin:- Mira, nasılsın?
Mira:- İyi!
Min Ho:- Buraya beni görmeye geldiniz değil mi? Dedi imâ ile.
Changbin:- Yurda ne zaman döneceksin?
Min Ho, kızlara baktı.
Bahar:- Daha doğrusu yurda nasıl dönecek?
Hazel:- Hakikaten biz Min Ho 'yu evden nasıl çıkaracağız?
Min Ho ve Bahar birbirine baktılar.
Ekin:- Kapıdan olmaz. Seçil Öğretmen var. Neyse buluruz nasılsa bir yolunu.
Changbin:- Ceylin, ilk defa seni makyajsız görüyorum.
Ceylin:- Ne oldu ki?
Changbin:- Makyajsız daha şeymişsin.
Ceylin:- Neymişim? Dedi gülümseyerek.
Changbin:- Daha yaşlı. Meğerse makyaj kırışıklıklarını gizliyormuş.
Ceylin:- Akşam akşam ölmeye mi geldin sen ha! Dedi ve korkuluklara yapıştı.
Anka ve Lena tuttular onu.
Ekin:- Sakin olun yakalanacağız şimdi. Changbin, sen de doğru dur.
Changbin gülüyordu.
Ceylin:- Ya gülüyor ama ya!
Ekin:- Changbin!
Han:- Min Ho, nasıl, yerinden mutlu musun?
Min Ho:- Mutluyum. Sen de gelmek ister misin? Siz bu akşam buraya espri yapmaya mı geldiniz?
Hazel:- Okula kadar sabredemediniz herhalde.
Changbin:- Bu fırsatı kaçıramazdık.
Seungmin:- Ee, Bahar ve Min Ho aynı evde yaşamak nasıl gidiyor?
Bahar:- Aksiyon dolu. Heyecanlı.
Jeongin:- Siz ikiniz, kavga etmeden nasıl duruyorsunuz? Biz şimdiye birbirinizi boğazlamışsınızdır diye düşünüyorduk.
Ceylin:- Şahsen bizde.
Bahar:- Şimdilik sulh ilan ettik. İyileşsin devam ederiz.
Min Ho:- Gün sayıyorum gün!
Bahar:- Baksen, gün sayıyormuş. Ben seni balkondan atardım şimdi de dua et hastasın.
Han:- Başladılar yine.
Min Ho:- Öyle mi hanımefendi? Atsana hadi atsana.
Bir anda kapı açıldı ve Seçil Öğretmen içeri girdi.
Seçil Öğretmen:- Kızlar!
Kızlar:- Hihhh!
Hepsi birden Min Ho 'nun önüne geçtiler. Balkonda Seçil Öğretmen'in önünde hazır ola geçmişlerdi.
Ekin:- Hocam, siz yatmadınız mı?
Seçil Öğretmen:- Sesinizden uyuyamadım ki?
Mira, erkeklere balkonun altına saklanmalarını işaret etti eliyle. Onlarda apar topar girdiler balkonun altına.
Lena:- Sizi rahatsız ettiysek özür dileriz hocam.
Seçil Öğretmen:- Rahatsız olmadım da siz bu saatte ne yapıyorsunuz balkonda?
Ceylin:- Biraz hava alalım demiştik. Temiz hava iyi olur. Dedi ve havayı içine çekti ve birden bire öksürdü.
Hazel, sırtına vurdu.
Seçil Öğretmen:- Hava soğuk kızlar. İçeri girin, hastalanırsınız.
Ekin:- Tamam hocam.
Seçil Öğretmen, odadan çıktı. Kızlar, hemen balkondan aşağı baktılar.
Alya:- Çocuklar, orada mısınız? Diye sordu fısıldayarak.
Hyunjin:- Buradayız.
Lena:- Kimseye görünmeden gidin. Yoksa yakalanacağız.
Han:- Peki Min Ho 'yu nasıl çıkaracağız?
Min Ho:- Biz kızlarla bir plan yaparız.
Birden Seçil Öğretmen yeniden girdi odaya.
Changbin:- Geldi, saklanın çabuk!
Kızlar o kadar telaş yapmışlardı ki Min Ho 'ya çarptılar. Min Ho 'da balkon demirlerine. Bahar onun omuzuna kolunu attı ve ikisi birden yere çöktüler. Min Ho ise bir anlık düşme refleksi ile Bahar'a sarıldı resmen.
Min Ho:- Ahh!
Canı acımıştı. Bahar elini Min Ho 'nun ağzına kapattı.
Seçil Öğretmen:- Kızlar söylemeyi unuttum. Ben yarın gün boyu evdeyim. Çalışma yapacağız ona göre hazırlanın tamam mı?
Kızlar:- Tamam hocam!
Seçil Öğretmen:- Hadi bakalım. Cabucak yatın uykunuzu almış olarak kalkın. Dedi gülümseyerek ve çıktı odadan.
Hazel arkasından koştu ve baktı.
Mira:- Gitti mi?
Hazel:- Gitti. Rahat pozisyonuna geçebilirsiniz.
Kızlar, arkalarına döndüler. Min Ho ve Bahar, sarmaş dolaş yerde oturuyorlardı.
Ceylin:- Size hayırdır? Ne yapıyorsunuz orada?
Bahar ve Min Ho birbirine baktılar ve hemen ayrıldılar.
Bahar:- Ne yapıyorsun be!
Min Ho:- Asıl sen ne yapıyorsun? Bana kolunu saran ilk sensin.
Bahar:- O yakalanma korkusundan dolayı oldu bir kere.
Ekin:- Tamam bi susun. Yakalanacağız şimdi.
Mira, balkondan aşağı eğildi.
Mira:- Hey, aşağıdakiler, orada mısınız?
Seungmin:- Buradayız.
Mira:- Saklana saklana gidin, yoksa hakkınızda hiç iyi olmayacak.
Changbin:- Bence de.
Lena:- Min Ho 'yu evden çıkarma planı yapınca size haber veririz.
Han:- Tamam. Min Ho kendine iyi bak.
Min Ho:- Siz de.
Bang Chan:- Haydi çocuklar.
Erkekler balkonun altından çıktılar usulca. O an Felix, başını kaldırıp balkona doğru baktı. Hazel'i fark etmişti. Hazel korkuluklara tutundu ve ona baktı. Gözleri bu karanlık gece de birbirini bulmuştu. Hazel ona baktı ve Bahar ile birlikte Min Ho 'nun koluna girip onu içeri yürümesine yardım ettiler.
Felix:- Ne oluyor şimdi bana?
Han:-; Felix, haydi gidiyoruz. Diye fısıldadı.
Felix:- Geliyorum.
Kızlar, Min Ho 'yu yatırdılar.
Lena:- Üç kere yakalanma tehlikesi atlattık. Sizce çekirge dördüncüyü de zıplayabilir mi?
Hazel:- Kızlar, çok dikkat etmeliyiz.
Bahar:- Aksiyonu dibine kadar yaşadım bu akşam. Bir sonraki yakalanma tehlikesinde kalp krizi geçiririm ona göre.
Alya:- İnanırım. Korkudan Min Ho 'ya bile sarıldın.
Min Ho, yastığı Bahar'a uzattı. Bahar'da Alya'ya fırlattı.
Alya:- Ahh!
Bahar:- Bu konu da bir espri bile duyarsam sizi balkona çıkarıp kapıyı kilitlerim.
Anka:- O değil de yarın Min Ho 'yu evden nasıl çıkaracağız? Duydunuz ya Seçil Öğretmen evdeymiş.
Bahar ve Min Ho birbirine baktılar.
Min Ho:- Keşke ilk başta gelmeseydim buraya. Size zorluk çıkardım.
Bahar:- Sen gelmedin ki zaten ben getirdim.
Min Ho:- Yani hata yaptım diyorsun.
Bahar:- Yoo öyle bir şey demedim.
Min Ho:- O zaman imâ ettin.
Bahar:- Hayır dedim ya neden alınganlık yapıyorsun ki? Yardım ettiğim için pişman değilim.
Min Ho:- Beni suçlamanı, burada olduğum için söylenmeni beklerdim şahsen.
Alya:- Çocuk Bahar tarafından itelenmeye o kadar çok alışmış ki iyi bir şey duymak bile yanlış anlamasına neden oluyor.
Bahar gülümsedi:- Suçlamak için bir durum yok. Sen çabucak iyileş yeterli.
Mira:- Bunlara ne oluyor böyle? Neden sevgi pıtırcığı gibi konuşuyorlar birbirleriyle?
Ceylin gülümsedi:- Belki de sevgi kısmında haklısındır.
O an da Bahar'ın telefonu çaldı. Changbin arıyordu.
Bahar:- Changbin arıyor!
Min Ho:- Seni neden arıyor ki?
Bahar:- Senin için herhalde.
Ceylin:- Senin telefonunu nereden buldu ki? Diye sordu merakla ve sonra toparlandı.
Bahar:- Bulmuştur işte ne bileyim.
Bahar, telefonu açtı. Hoparlöre aldı.
Bahar:- Alo!
Changbin:- Bahar, ben seni şey için rahatsız ettim.
Bahar:- Yok ne rahatsızlığı.
Changbin:- Felix 'in şarjı bitti. Han'da telefonunu yurtta unutmuş. Sen geldin aklıma.
Min Ho ve Ceylin onları dinliyorlardı.
Bahar:- Bir şey mi oldu?
Changbin:- Min Ho'yu oradan çıkarmak için bir plan yaptık. Dinleyin şimdi.
Kızlar ve erkekler ortak bir plan yapmışlardı.
Bahar, Min Ho 'yu yatırdı. Üzerini örttü. Sonra yara kremini alıp Min Ho'ya uzattı.
Bahar:- Kremini yaralarının üzerine sürmelisin.
Min Ho:- Sen neden sürmüyorsun?
Bahar:- İyileştin artık kendin halledebilirsin.
Min Ho:- Hiçtebile. Ellerim hâla tutmuyor.
Bahar:- Madem iyileşmedin, yarın nasıl çıkacaksın peki bu evden?
Min Ho:- Yarına kadar iyileşirim diye düşünüyorum.
Bahar:- Düşününce oluyorsa o zaman yarın bu evden sağ salim çıkmayıda düşün. Eğer yakalanırsak, hepimiz birden yanarız.
Min Ho:- Bana neden kızıyorsun?
Bahar durakladı. Min Ho 'ya baktı.
Bahar:- Kızmıyorum. Sadece biraz gerginim. Hadi uzat elini kremini süreyim.
Min Ho:- Gitmemi çok mu istiyorsun?
Bahar:- Eee şey. Yani, gitmesen, de oluuur, gitsen, de oluuur.
Min Ho kolunu uzattı. Bahar, önce eline, koluna sonra da Min Ho 'nun alnına sürdü kremden.
Bahar gülümsedi:- Yarına kadar çabucak iyileş olur mu? Çünkü zor bir gün bizi bekliyor.
Min Ho:- Biraz garip bir soru olacak ama Changbin 'in numarası. Neden sende var?
Bahar:- Bir şekilde bulmuş işte. Okuldan filan almıştır. Dedi lafı değiştirmek istercesine ve bu hâli Min Ho 'nun dikkatini çekmişti.
Min Ho:- Galiba farklı bir durum var.
Bahar, Min Ho 'ya baktı ama Changbin ile aralarındaki iş birliğini anlatamazdı ona. Sustu.
Bahar:- Hadi bakalım. Şimdi iyice dinlen.
Bahar, odadan çıktı. Min Ho, baş ucundaki ayıcığa baktı.
Ekin:- Min Ho yattı mı?
Bahar:- Yattı. Biz de artık yatalım bence. Kalbim ağzımda atıyor şu an.
Lena:- Al benden de o kadar.
Alya:- Yarına Allah yardımcımız olsun inşallah.
Hazel:- Sizce bu plan tutar mı?
Ekin:- Tutması için elimizden ne geliyorsa yapacağız.
Ceylin:- Min Ho iyileşmeden onu gönderebilecekmiyiz?
Bahar:- İlk güne göre durumu daha iyi.
Ceylin:- Ve sen bunun için bayağı uğraştın.
Bahar:- Ceylin!
Anka:- Sahi Bahar, sen nasıl oldu da Min Ho 'yu buraya getirebildin? Yani sen. Erkek sinek sokmazsın yamacına.
Lena:- Gerçekten buna ben de inanmadım.
Bahar:- Zor durumdaydı o nedenle eve getirdim. Hem böyle bir durumda erkek, kız ayırımı yapamazdım. Bu hiç anlaşamadığım Min Ho olsa bile.
Alya:- Başka bir şey olmasında.
Bahar:- Ne gibi bir şey?
Alya:- Hı hı! Anlarsınya. Dedi gözleri ile Min Ho 'nun yattığı odayı işaret ederek.
Bahar:- Böyle bir şey asla olmaz. Asla.
Sabah olmuştu. Bu gün koşuşturma ile geçecek bir gün olacaktı çünkü Min Ho 'yu Seçil Öğretmen 'e yakalanmadan çıkarmaları gerekiyordu evden.
Kızlar, kahvaltı masasındalardı. Bahar ise yine tepsiye hazırlamış ödev bahanesi ile odasına çıkıyordu.
Kapıyı araladı ve içeri girdi. Min Ho, hafiften toparlanmış, yatağın üzerinde oturuyordu.
Bahar:- Kahvaltın geldi! Dedi ve önüne koydu tepsiyi. Haydi ye bakalım. Çünkü bu gün güç toplaman gerekiyor.
Min Ho:- Sen yedin mi?
Bahar:- Şeyy. Yedim. Yedim tabii. Aa suyun bitmiş. Ben alıp geleyim. Dedi ve tam gidecekken Min Ho, bileğinden tuttu.
Min Ho:- Kahvaltını bana getirdiğini biliyorum.
Bahar:- Ben yedim gerçekten.
Min Ho, karşısına oturttu Baharı. Sonra da kendisi oturdu. Ekmekten bir lokmalık kopardı ve üzerine reçel sürüp Bahar 'a uzattı.
Bahar, şaşkınlıkla bakıyordu.
Min Ho:- Hadi!
Bahar, elini uzattı ekmeği almak için.
Min Ho:- Ağzını aç!
Bahar:- Yok canım daha neler.
Min Ho:- Haydi ama reçel akacak şimdi. Bak yemezsen, ben buradayım diye bağırırım evin içinde. Haydi ama!
Bahar, ekmeği yemişti. Daha doğrusu, Min Ho yedirmişti.
Birden gülmeye başladı.
Min Ho:- Ne oldu neden gülüyorsun?
Bahar:- Senin ellerinden yemek yiyorum. Allah'ım ne ara büyük konuştum acaba.
Min Ho bozuldu:- Benim sana yemek yedirmem bu kadar komik mi?
Bahar:- Yok sebep sen değilsin. Benim. Yani bir erkek elinden yemek yemem. Birden kendine geldi. Ne saçmalıyorum ben. Dedi ve ayağa kalktı.
Min Ho:- Kaç gündür benim yüzümden aç olduğunu biliyorum.
Bahar:- Aç değilim yiyorum.
Min Ho:- Yalan söylemeyi de beceremiyorsun. Otur lütfen. Beraber yiyelim. Hem bu gün senin de güç kazanman gerekiyor değil mi?
Min Ho 'nun tatlı yüz ifadelerini ilk defa görüyordu Bahar. Yumuşak bir ses tonu, nezaketli halleri ve kendisini düşünmesi. Bu kadar tatlı olabiliyorken, neden gıcık etmek zorundaydı ki kendisini?
Birden karnı guruldadı Bahar'ın. Gözlerini açtı ve iki eliyle sarı verdi karnını.
Min Ho gülüyordu.
Bahar:- Ne gülüyorsun acaba?
Bahar'ın karnı tekrar guruldadı.
Bahar:- Bi sus sende.
Min Ho:- Tamam tamam. Dedi ve ayağa kalktı. Benimle kahvaltı yapar mısınız hanımefendi?
Bahar:- Tabiiki hayır.
Min Ho:-:Bak bağırırım.
Bahar:- Ne münasebet canım? Aaa yemek istemiyorum!
Min Ho bağırdı birden:- Bu evde erkek vaaar!
Bahar, Min Ho 'nun ağzını kapattı hemen.
O değil de ses aşağıdan da duyulmuştu. Kahvaltılık masasında ki Seçil Öğretmen ve kızlar tarafından.
Seçil Öğretmen:- O ses de neydi? Dedi ve ayaklandı.
Ekin:- Ses! Dedi gözleri açılarak.
Kızlar, birbirine baktılar.
Mira:- Dışarıdan geldi. Ben duydum dışarıdan.
Seçil Öğretmen:- Emin misiniz? Sanki evin içinden gelmiş gibiydi.
Alya:- Yok hocam olur mu? Bu evin içinde erkek sesinin ne işi var? Dedi tedirgin bir gülüş ile.
Hazel:- Hem Bahar, yukarıda. Orada bir erkek olacak ve Bahar onu diğer tarafa göndermeyecek.
Hepsi birden güldüler.
Seçil Öğretmen:- O da doğru. Neyse kahvaltımızı yapalım, çalışmaya başlayalım kızlar.
Kızlar:- Tamam hocam.
Seçil Öğretmen ve kızlar, yemeğe devam ediyorlardı.
Alya:- Ne yapıyor bunlar yukarıda? Dedi fısıldayarak.
Mira:- Bahar, Min Ho 'yu gerçekten de diğer tarafa mı gönderiyor acaba? Dedi aynı şekilde.
Hazel:- Bir çıkıp baksak mı acaba?
Ekin:- Su an kalkarsak, dikkat çekeriz kızlar. Masada kalın.
Bahar:- Ne yapıyorsun sen? Yakalanacağız şimdi.
Min Ho:- Bana ne?
Bahar:- Ne demek bana ne?
Min Ho:- Yemek yiyecek misin?
Bahar:- Asla.
Min Ho:- Erkeeeek...
Bahar:- Tamam sus. Sus! Otur yap kahvaltını.
Min Ho:- Sen de otur.
Bahar, karşısına oturdu Min Ho 'nun. Çekingen tavırlarla bir lokma attı ağzına. Min Ho ona baktı.
Min Ho:- Neden çekiniyorsun burası senin evin. Hatta bu oda senin odan.
Bahar:- Yani böyle bir şey ilk defa.
Min Ho:- İlk de kalsın olur mu?
Ağzından bir anda çıkmıştı Min Ho 'nun. Bahar, kendisine baktı.
Min Ho:- Şey yani, ilk benim ya hani hep kavga ediyoruz ya hani düşmanınla yemek yemek, karşılıklı. Neyse boşver.
Güç de olsa toparlamış gibiydi durumu.
Bahar gülümsedi. O gülümseyince gözlerinin içine bakan Min Ho 'da gülümsedi.
Min Ho:- Şu ekmeğe reçel sürüp verir misin? Biliyorsun ellerim tutmuyor. Dedi sızlanarak.
Bahar, ters ters baktı Min Ho 'ya.
Min Ho:- Bağırırım.
Bahar, ekmekten kopardı, reçel sürdü ve Min Ho'ya uzattı.
Min Ho:- Ağzıma lütfen.
Bahar:- Allah'ım sabır ver.
Min Ho:- Gülümse lütfen.
Bahar gülümsedi zorla ve ekmeği Min Ho 'nun ağzına tıkadı resmen.
Bahar:- Al, ye. Ye artık ya!
Min Ho gülüyordu.
Bahar:- Çok eğleniyorsun değil mi?
Min Ho güldü:- Evet. Ayrıca daha kibar yedir lütfen. Ağzım yırtılacak.
Bahar:- Midene kadar zorlamadığıma dua et.
Min Ho, Bahat 'a baktı:- Bu evdeee...
Bahar:- Tamam tamam.
Bahar, yeniden reçel sürdü ekmeğe ve Min Ho'ya yedirdi. Hem de gülümseyerek. Bu da Min Ho 'yu memnun etmisti.
Min Ho:- Saçlarını evde açıyorsun.
Bahar'ın eli saçına gitti.
Bahar:- Evet. Dedi utanarak.
Min Ho:- Sana çok yakışıyor. Çok güzel oluyorsun. Hep açsana.
Bahar:- Ben mi?
Min Ho yine ağzından bir şeyler kaçırmıştı. Kaçırmak bir yana kendisi de bilerek söylemiyordu bunları. Bu güne kadar hiç bir kıza da söylememişti.
Min Ho:- Ne diyorum ben? Bu gün neden ağzımın bir ayarı yok ki? Diye geçirdi içinden ve tekrar baktı Bahar'a. Ama çok güzel!
Bahar'ın da o an Min Ho'dan kalır yanı yoktu.
Bahar:- Ne diyor bu böyle güzelsin filan? Utandım galiba. Ay utandım! Bu odunumsu varlıktan bunları duyunca bir garip hissettim sanki. Toparlan Bahar, toparlan.
Bahar:- Boşver benim saçımı da yemeğini ye.
Min Ho:- Yemeğimizi yiyelim.
Bahar:- Tamam. Yemeğimizi yiyelim.
Kızlar, okçuluk antremanı için hazırlanıyorlardı.
Ekin:- Seçil Hoca'ya yakalanmadan şu işi bir atlatabilseydik.
Lena:- Çok korkuyorum.
Hazel:- İnan ben de.
Ekin:- Kızlar, plan çok basit. Biz arka bahçede antremanda iken Min Ho evden çıkacak. Erkekler dışarıda onu bekleyecekler. Bu plan işe yaramazsa erkeklerin yaptığı planı devreye sokacağız.
Alya:- İyi de erkeklerin bu plandan haberi yok ki? Daha doğrusu bizim ilk plandan.
Ekin:- Bahar, Changbin 'i ara haber ver.
Ceylin:- Bahar mı arayacak Changbin 'i?
Kızlar, hep birden Ceylin'e baktılar.
Ceylin:-Şey şey ara tabi ara hemen.
Ekin:- Okçuluk antremanından bahsetme aman. Arka bahçeyi düzenleyecegiz filan de.
Bahar:- Tamam.
Ekin:- Bu arada Min Ho 'ya da söyle, dikkat etsin. Saat iki de biz arka bahçede oluruz. O da saat tam iki olunca çıksın evden.
Bahar gülümsedi:- Bak sen her ayrıntıyı düşünmüş. Kafa çalışıyor nede olsa.
Ekin güldü:- Haydi git haber ver.
Bahar, Min Ho 'ya koştu.
Bahar:- Min Ho, Min Ho!
Min Ho:- Buradayım korkma kaçmadım. Beni iki dakika göremeyince deli oluyorsun biliyorum.
Bahar:- Yaa sorma. Neyse boşver şimdi bırak benimle uğraşmayı da sana planı anlatacağım dinle. Bizim arka bahçede işimiz var. Düzenleme filan işte. Saat iki gibi evden çıkacaksın. Seninkiler de bahçenin dışında seni bekleyecekler.
Min Ho:- Ee plan bu değildi ki? Hem haberleri yok.
Bahar:- Bu daha basit. Rahat rahat çıkarsın işte. Sıfır risk. Ayrıca ben şimdi Changbin 'i arayıp haber vereceğim.
Min Ho:- Sen mi?
Bahar:- Evet. Numarasını kaydetmiştim. Dedi telefondan ismini arayarak.
Min Ho:- İyi, ara bakalım. Sen ara. Birde kaydetmiş. Diye mırıldandı.
Bahar, Changbin 'i aradı. Planı anlattı.
Changbin:- Bahar, bir şey mi oldu?
Bahar:- Changbin, yeni bir plan yaptık. Gayet de basit. Dinleyin şimdi.
Min Ho, Bahar'ı dinliyordu. Changbin ile konuşmasına dikkat kesilmişti resmen.
Min Ho:- Ne ara kanka oldularsa artık Hıhh! Ne saçmalıyorum ben ya.
Bahar ve Changbin"e ikinci planıda anlattı. Telefonu kapattı ve garip garip kendisine bakan Min Ho'ya baktı.
Min Ho:- Konuştunuz mu?
Bahar:- Evet anlattım.
Min Ho:- İyi!
Bahar:- Bir şeye mi kızdın?
Min Ho:- Yok canım, neye kızacam.
Bahar, Min Ho'ya baktı.
Min Ho:- Bir seye mi kızmışım. Yoo neye kızacağım? Diye hafif sesli söylendi.
Bahar:- Sen üzerini değiştir olur mu? Kıyafetlerin su dolapta. Hadi ben kaçtım. Dedi ve çıktı.
Min Ho'yu kaçırma planı başlamıştı. Erkekler kapının önüne gelmişlerdi. Gizlene gizlene bahçe kapısının önüne geldiler.
Han:- Nasıl çıkaracağız Min Ho 'yu oradan?
Bang Chan:- Kızlar yardım edecekler.
Felix:- Umarım ögretmenlerine yakalanmazlar.
Changbin:- Bahar, bu işi halledeceklerinden emin konuşuyordu.
Felix:- Siz bu Bahar ile ne zaman bu kadar samimi oldunuz bakalım?
Changbin:- Şey. İyi kız. Öyle bir konuştuk muhabbet ilerledi.
Han:- Bahar ile mi? Seninle. Erkeklerden nefret eden Bahar.
Hyunjin:- Aranızda bir şey mi var sizin?
Changbin:- Ne? Nereden çıktı o? Yok tabi.
Seungmin:- Birşeyler var sizde. Hadi hadi.
Bang Chan:- Bırakın konuşmayı. Yakalanacağız şimdi.
Kızlar okçuluk takımlarını alıp arka bahçeye çıkıyorlardı.
Hazel:- Hocam kaç saat yaparız çalısmayı? Diye sordu kızlara bakarak. Süreyi öğrenmek gerekiyordu Min Ho 'nun kaçması için.
Seçil Öğretmen:- Biraz ısınma hareketleri yapar, başlarız.
Hazel:- Tahmini ne kadar?
Seçil Öğretmen, Hazel'e baktı.
Seçil Öğretmen:- Bir işin mi var?
Kızlarla göz göze baktılar.
Hazel:- Yoo. Ders, ders çalışacaktom da hocam.
Seçil Öğretmen:- İki, üç saat sürer tatlım.
Bahar:- Şu günü kazasız belasız atlatırsak başka birşey istemeyeceğim.
Ekin:- Al benden de o kadar.
Arka bahçeye çıktılar. Isınma hareketlerini yapıyorlardı. Bir gözleriyle de Seçil Hoca'ya bakıyorlardı.
Ekin:- Uygun bir fırsat bulup eve girmek gerek.
Anka:- Nasıl olacak o?
Ekin:- Ne bileyim biriniz tuvaletim geldi filan deyin işte.
Mira:- Kim çıkaracak Min Ho'yu?
Lena:- Tabiiki Bahar.
Bahar:- Neden ben? Kendisi çıksın işte.
Ekin:- Çocuk yürüyemiyor doğru düzgün. Git yardım et de çabucak çıksın işte.
Bahar:- Bana ne ya!
Alya:- Neden, ayrılamam diye mi korkuyorsun? Dedi gülerek.
Diğerleri de güldüler.
Bahar:- Haaa çok komik. Evden çıksın diye dua ediyorum şu an.
Hazel:- Aslında iyi arkadaş olmuştunuz.
Bahar:- Sadece bir yardım. Arkadaşlık filan yok.
Ceylin:- Hakikaten. Hem Min Ho, hem de Changbin ile iyi sardırdın sen. Erkek düşmanlığın geçti galiba.
Bahar:- Changbin neyse ne de Min Ho ile hayatta iyi anlaşmam ben.
Ceylin:- Neden Changbin?
Ceylin birden bire ağzından kaçırdı bu soruyu. Bu soru bu ara çok sorulacaktı galiba. Birşeyler oluyordu Ceylin 'e. Kıskançlık gibi belki de.
Bahar:- İşim düşmese onunla da konuşmazdım.
Mira:- Ne işi bu?
Bahar:- Şey işte. Ne işi olacak, Min Ho'yu evden çıkarmak. Dedi alçak bir ses tonu ile.
Lena, Ceylin 'e baktı. Ne oluyor dercesine başını salladı sağa sola.
Ceylin gülümsedi.
Seçil Öğretmen 'in telefonu çaldı. Çıkardı cebinden ve telefona bakıp açtı.
Lena:- Şimdi tam sırası.
Ekin:- Koş Bahar.
Bahar:- Tamam. Dedi ve içeri koştu.
O sıra da Min Ho'da kıyafetlerini arıyordu.
Min Ho:- Nereye koymuş bunları arıyorum arıyorum yok dolapta? Şu galiba. Nereye sokmuş. Dedi ve t-shirt ve pantolonu aldı eline.
Bahar, koşar adım çıktı merdivenlerden. Odanın kapısına geldi ve hızla açtı kapı.
Bahar:- Min Ho, Min Ho haydi vakit geldi.
Birden pantolununu giyinmiş fakat t-shirtünü henüz giyinmemiş Min Ho ile karşı karşıya geldi. Üst tarafını öylece görmüştü.
Bahar:- Aaaaaaaaaaaaaa!
Min Ho, ellerini göğsüne kapattı.
Min Ho:- Bahar!
Bahar, gözlerini kapatı. Hemen çıktı odadan.
Bahar:- Ay ay ay, ne gördüm ben!
Min Ho:- Kapıya vursana!
Bahar:- Ne bileyim senin yarı çıplak ortada gezdiğini. Gözlerim, canım gözlerim.
Min Ho:- Abartma sanki canavar gördün. Ne varmış benim vücudum da?
Bahar:- Saçmalama da çabuk giyin.
Min Ho:- Giyindim gel.
Bahar, elleri gözlerinde kapalı içeri girdi.
Bahar:- Açayım mı emin misin?
Min Ho:- Tamam aç artık.
Bahar, elini gözünden çekti.
Min Ho:- Aaaa hayır çıplaktım.
Bahar:- Ne aaaaa!
Bahar tam kaçıyordu ki Min Ho kolunu tuttu gülerek.
Min Ho:- Gel tamam gel, şaka yapıyorum.
Bahar:- Şu durumda bir de şaka mı yapıyorsun ya! Dedi ve omuzuna vurdu Min Ho 'nun.
Min Ho:- Ahh! Vurmasana acıyor.
Bahar:- Şakanın sırası sanki. Haydi gidiyoruz. Yani gidiyorsun.
Min Ho:- Şimdi mi?
Bahar:- Yok yarın. Konuştukya kaçıracağım seni
Min Ho:- Beni nereye kaçıracaksın? Demek sonunda beni istediğini itiraf ediyorsun
Bahar, gözlerini devirip baktı Min Ho'ya.
Min Ho:- Tamam ya şaka.
Bahar:- Yakalanırsak asıl şakayı Seçil Hoca bize yapar ona göre. Hadi gidiyoruz. Gel benimle.
Bahar, odadan çıktı. Arkasından da Min Ho.
Min Ho:- Bahar, omuzundan tutunsam olur mu?
Bahar:- Neden?
Min Ho:- Canım sarılmak istedi. Neden olacak, yürüyemiyorum. Bir de soruyo.
Bahar:- İyi hadi gel. Min Ho, Bahar'ın omuzuna kolunu attı. Saçlarını kokladı Bahar'ın çaktırmadan. Gülüyordu. Aslında yürümesinde bir sorun yoktu. Numaraydı bu.
Bahar:- Sıkı tutun, merdivenlerden düşme.
Min Ho:- Tamam. Dedi ve Bahar'ı iyice çekti kendisine.
Bahar:- Ne yapıyorsun?
Min Ho:- Sarılıyorum aman tutunuyorum.
Bahar:- İyice bastın göğsüne farkında mısın? Bu gün yeterince göğüse maruz kaldım zaten. Azıcık öteden tutun.
Min Ho:- Aman be ne kıymetli omuzun varmış. Sanki ben isteyerek tutunuyorum sana. Yürüyemiyoruz ama. Heniz iyileşemedik dimi?
Bahar:- Çenen iyileşti ama. Onunla mı yürümeyi denesen?
Min Ho:- Sok lafları sok. Fazla kaldım tabi. Zaten gideyim diye gözüme bakıyorsun?
Bahar:- Aaa o nereden çıktı şimdi? Hiçte bile.
Min Ho:- Tabi tabi. İstenmediğimi biliyorum hanımefendi. Rahatsızlık verdim kusura bakmayın.
Bahar:- Ama...
O anda içeri kızlar girdiler binbir telaş. Seçil Hoca en arkadaydı. Birden karşılarında Min Ho ve Bahar'ı gördüler.
Ceylin:- Hihhh gitmemiş!
Ekin:- Odaya gidin diye eliyle işaret etti.
Bahar ve Min Ho onlara bakakaldılar.
Lena:- Gidin, Seçil Hoca geliyor!
Min Ho:- Ne? Koş Bahar!
Seçil Hoca 'nın sesi duyuldu birden.
Seçil Hoca:- Kızlar, hemen ödevlere.
Min Ho bıraktı Bahar'ı, ve koşar adım merdivenleri çıkmaya başladı. Sonra döndü ve gerisin geri Bahar'ın elini tuttu ve onu da alıp odaya koştu.
Min Ho:- Hihh iyi ki kapıda karşılaşmadık.
Bahar:- Ayy facia olurdu. İyi de beni neden getirdin odaya? Dedi ve eline baktı. Hemen çekti.
Min Ho:- Ne bileyim ben telaştan işte. Ne olacak şimdi? Kaldım burada.
Bahar:- Bilmiyorum, bulacağız bir yolunu. Dur bir dakika. Sen gayet güzel çıkıyordun merdivenleri. Hani bacakların tutmuyordu senin?
Min Ho sağa sola bakındı. Birşey uydurması gerekiyordu.
Min Ho:- Korkudan ağrı mı kaldı dizlerimde? Nasıl çıktım onu bile bilmiyorum.
Aşağıdan seslendi Seçil Öğretmen:- Kızlar, yanıma gelin lütfen!
Bahar:- Ben gidiyorum. Sen burada kal.
Min Ho:- Tamam.
Bahar kızların yanına gitti.
Seçil Öğretmen:- Kızlar, çalışma yarın okulda devam edecek. Benim hemen rapor hazırlayıp Spor Bakanlığı na göndermem gerekiyor.
Kızlar:- Tamam hocam.
Seçil Öğretmen odasına gitti.
Ekin:- Min Ho kaldı yine.
Bahar:- Sorma.Tam iniyorduk merdivenleri.
Mira:- Gördük, sarmaş dolaş.
Bahar:- Benden başka işiniz yok mu sizin? Birde Min Ho'yu yarı çıplak gördüğümü bilseniz dilinizden kurtulamam herhalde dedi ve ağzını kapattı. Ağzından kaçmıştı.
Kızlar:- Ne?
Bahar:- Yok yok öyle bir şey yok.
Hazel:- Hadiiii ağzından kaçırdın.
Bahar:- Yok dedim ya.
Ceylin:- Ay bir de neymiş, Min Ho ile iyi geçinemiyormuş.
Alya:- Yarı çıplak derken? Dedi gülerek.
Bahar:- T-shirtsüz. İstemeden oldu! Dedi çaresizce.
Kızlar haykıra haykıra gülüyorlardı.
Lena gülüyordu:- Ya siz ne yapıyorsunuz?
Mira:- Sen mi giydirdin t-shirtünü?
Bahar:- Başlayacam t-shirtüne. İyi ki düştük dilinize.
Ekin:- Şimdi ne yapıyoruz peki?
Hazel:- Ya erkeklerin planına uyup Min Ho 'yu balkondan indireceğiz ya da başka birşey.
Bahar:- Balkondan zor. Bacağım acıyor diyor.
Ceylin:- Kızlar, seçil hoca hazır odasında iken, çıkartsakya.
Ekin:- Şimdi mi?
Ceylin:- Yani.
Ekin:- Başka çaremiz yok kızlar. Hadi kalkın. Bahar, sen Min Ho'nun yanına.
Bahar:- Tamam.
Mira:- Bu sefer giyinik olduğuna dikkat et olur mu?
Gülmeye başladı hepsi birden.
Bahar, koltuğun üzerinde ki kırlenti alıp Mira'ha attı.
Bahar:- Şu iş bi bitsin soracağım ben size.
Erkekler ise dışarıda beklemeye devam ediyorlardı.
Felix:- Eee nerede kaldı bunlar?
Han:- Yakalanmış olmasın?
Bang Chan:- Bu kadar saat çıkmadığına göre var bir şey.
Seungmin:- Yakalansalardı sesleri gelirdi. Bunlar gayet sessiz.
Hyunjin:- Bahar'ı arasanıza.
Changbin, telefonunu çıkardı ve Bahar'ı aradı.
Bahar, Min Ho 'nun yanına geldi.
Min Ho:- Eee yeni plan ne?
Bahar:- Yeni plan...
O anda telefonu çaldı.
Min Ho:- Kim o?
Bahar:- Changbin.
Min Ho telefonu aldı elinden ve açtı.
Min Ho:- Changbin!
Changbin:- Min Ho, sen iyi misin?
Min Ho:- İyiyim merak etmeyin.
Changbin:- Biz seni bekliyoruz kapının önünde. Sen neden hâla çıkmadın?
Min Ho:- Bahar ile çıkarken neredeyse yakalanıyorduk. Şimdi odadayım.
Bang Chan: - Cama doğru bak!
Min Ho ve Bahar, odanın camından baktılar. Erkekler onlara el salladılar. Onlarda erkeklere.
Changbin:- Biz seni burada bekliyoruz merak etme tamam mı?
Min Ho gülümsedi:- Ben daha bir ay buradayım galiba. Dedi gülerek ve Bahar'a baktı.
Bahar gülümsedi.
Changbin:- Yerini sevdin galiba.
Min Ho:- Sevdim. Dedi Bahar'a bakarak. Kızlar, beni çıkarmaya çalışacaklar şimdi. Hazır olun.
Changbin:- Hazır bekliyoruz.
Min Ho:- Görüşmek üzere.
Telefonu kapattı ve Bahar'a baktı.
Bahar:- Haydi bakalım. Dedi ve odadan çıktı. Min Ho, çalısma masasının üzerine bir kağıt bırakıp çıktı arkasından.
Bahar, Ekin'e işaret etti.
Bahar:- Seçil Hoca nerede?
Ekin:- Gelin diye işaret etti Ekin. Diğerleri Seçil Hoca 'ya bakıyorlardı. Çıkınca haber vermek için.
Bahar ve Min Ho, indiler merdivenleri yavaş yavaş.
Anka:- Hadi çabuk çabuk.
Bahar ve Min Ho dış kapının önüne geldiler. Kızlar rahat bir nefes almışlardı. Nihayet bitiyordu bu işkence.
Bahar:- Hadi Min Ho, gidebilirsin artık. Ay kurtuldun.
Min Ho:- Herşey için teşekkür ederim kızlar.
Ama rahatlamak için henüz erkendi. Bahar tam kapıyı açmıştı ki Seçil Hoca da odasından çıktı.
Seçil Öğretmen:- Kızlar, ne oluyor orada? O kim?
Kızlar:- Hihhh!
Bahar:- Eyvaaahh!
Min Ho:- Yok artık!
Seçil Öğretmen, kızların yanına geldi.
Seçil Öğretmen:- Kim bu delikanlı? Yoksa erkek arkadaş...
Ekin:- Aa hocam, kendisi, şey. Şey o.
Alya:- Tamirci, ya tamirci.
Seçil Öğretmen:- Ne tamircisi?
Ceylin:- Araba! Değil tabii. Şeyi tamire geldi. Mutfağı.
Seçil Öğretmen:- Kızlar neden taksit taksit konuşuyorsunuz? Mutfakta neyi tamir edecek?
Bahar:- Musluk hocam. Musluk su damlatıyorda.
Seçil Öğretmen:- Ben görmedim gayet sağlam.
Mira:- Göremezsiniz tabii, çünkü alttan damlatıyor. Gizli yerinden. Gizli gizli.Çok gizli.
Bahar:- Lavabonun şeysinden. Altından.
Kızlar:- Evet, lavabonun altı.
Seçil Öğretmen:- Bana neden haber vermediniz?
Hazel:- Siz çok meşguldünüz. Rahatsızlık vermeyelim dedik.
Seçil Öğretmen:- Tamirci olmak için genç duruyor biraz.
Min Ho:- Ben de çırağım. Patronumun işi vardı beni gönderdi.
Seçil Öğretmen:- Usta demek istedin herhalde.
Min Ho:- Ee evet. O.
Seçil Öğretmen:- Gel hadi bak bakalım.
Min Ho, Seçil Öğretmen ve kızlar hep birlikte mutfağa gittiler.
Anka:- Ne yapacağız şimdi?
Ekin:- Bilmiyorum!
Ceylin:- Kabul ediyorum kötü plandı.
Mira:- Sakin kızlar. Sakin.
Lena:- Korkuyorum!
Hazel:- Valla bende.
Bahar:- İlk defa bende.
Seçil Öğretmen ile lavabonun yanına geldiler.
Seçil Öğretmen:- Bak bakalım çocuğum nerede sorun.
Min Ho, kızlara baktı.
Bahar:- İzninizle ben göstereyim hocam. Dedi ve dolabın kapağını açtı. Min Ho ile içine doğru eğildiler.
Bahar:- Bak şurada.
Min Ho:- Hı evet orada. Çok fena.
Seçil Öğretmen:- Eee ben neden göremiyorum?
Min Ho:- Herkes göremez efendim. Ben şimdi hallederim. Dedi ve ellerini içeri sokarak bir şeyler yapıyormuş gibi yaptı.
Seçil Öğretmen:- Senin alet çantan filan yok mu? Boş boş mu geldin?
Lena:- Alet çantası mı?
Ekin:- Biz de var. Yani evde var getirme dedik. Yazık taşıyamaz diye. Koş Mira alda gel.
Mira:- Tamam.
Mira, alet çantasını alıp geldi. Min Ho 'ya verdi.
Mira:- Buyrun tamirci arkadaş.
Seçil Öğretmen:- Yap bakalım neresi bozuksa.
Min Ho yalandan ve tedirgin gülümsemesi ile aldı çantayı ve içini açtı. Tornavida aldı ve Bahar'a baktı.
Bahar:- Yap birşeyler dercesine çaresiz baktı Min Ho'ya.
Min Ho, elinde tornavida ile dolabın içine girdi. Birşeyler yapıyormuş gibi yapmaya başladı.
Min Ho:- Bir arkadaş feneri tutabilir mi?
Ekin, Bahar'ı dürttü. Bahar alet çantasını çekti biraz öteye kızlara ve Seçil Hoca'ya bakarak. Feneri aldı ve Min Ho 'nun yanına gelip dizlerinin üzerine oturdu.
Min Ho:- Ne yapacağım şimdi? Diye fısıldadı.
Bahar:- Tamir ediyormuş gibi yap.
Min Ho:- Başımda beklerken mi?
Bahar:- Gözünü seveyim, çaktırma birşey.
Min Ho:- Yalvarma tamam. Usta oyunculuğumu konuşturma zamanı bu güne kısmetmiş. Dedi gülerek.
Bahar:- Gülme birde. Sen o usta oyunculuğunu iyi göstermezsen hepimiz toptan ölürüz ona göre.
Min Ho:- Tamirci moduma girdim bile. Ama bir şey eksik. Her tamircinin tamirci olduğunu gösteren en önemli şey.
Bahar:- Neymiş o?
Min Ho:- Tabiiki de çatalım. Tamirci Çatalı. Açayım mı? Dedi gülerek ve arkasını göstererek.
Bahar:- Hâla dalga geçiyor. Şuna bak ya, saçmaladın artık ama.
Min Ho:- Tamam kızma biraz eğlenelim dedim.
Bahar:- Ay tam eğlenilecek zaman.
Seçil Öğretmen:- Eee sohbet iyi mi?
Min Ho:- İyi. Şey yani tamir iyi gidiyor.
Min Ho, çeşme ile oynarken birden tornavida ile başını itttirdi ve başı koptu. O anda Bahar ile ikisine birden su fışkırmaya başladı.
İkisi de çırpınıyordu resmen.
Bahar:- Ya naptın?
Min Ho:- Vanayı kapatın çabuk.
Seçil Öğretmen:- Ay her yer su olacak! Dedi ve banyoya koşup su vanasını kapattı.
Kızlar, gülmemek için kendilerini zor tutuyorlardı.
Min Ho ve Bahar, bir de dolabın içinden çıkalım derken başlarını çarptılar birbirine. Kızlar bu sefer duramadılar. Bastılar kahkahayı.
İkisi de sırılsıklam çıktılar.
Bahar:- Ne gülüyorsunuz?
Lena:- Ay, ay ben gidip havlu getireyim.
Min Ho:- Al işte şimdi bozuldu.
Bahar:- Aferin sana.
Min Ho:- Ne yapabilirim acaba? Ben tamirci miyim?
Bahar:- Sizde gülmeyin. Şu halime bak.
Kızlar sustular ama zor tutuyorlardı kendilerini.
Lena kıkırdaya kıkırdaya ikisine de havlu getirdi.
İkisi de kurulanıyorlardı.
Seçil Öğretmen:- Tamir edebilecek misin bunu çocuğum? Bence ustan gelsin.
Bahar:- Ustası gelsin bence de. Dimi.
Min Ho:- Hayır ben yapacağım. Dedi ve dolabın altına eğildi.
Bahar:- Allah'ım sabır ver.
Min Ho:- Küçük hanım, fener!
Bahar çöktü yanına.
Bahar:- Neden yaparım diyorsun ya! Gitsene işte fırsat bulmuşken.
Min Ho:- Ben kendime beceriksiz dedirtmem arkamdan.
Bahar:- Ya sabır. Feneri kafana tutayımda biraz aydınlansın. Dedi yüzüne tutarak Min Ho 'nun.
Min Ho:- Bana değil çeşmeye tut. Dedi ve yatarak tamir etmeye başladı.
Bahar:- Oh be yastıkta getireyim mi?
Min Ho:- Sus kafamı karıştırma.
Bahar:- Ayy.
Seçil Öğretmen 'in telefonu çaldı.
Seçil Öğretmen:- Kızlar ben geliyorum şimdi.
Min Ho:- Küçük hanım, penseyi verir misin?
Bahar:- Az ye de hizmetçi tut. Kızlar penseyi verin oradan.
Mira:- Ben pense hangisi ne bileyim?
Ceylin:- Pense ne? Yenecek bir şey mi?
Hazel:- Yok canım sen de. Böyle kaşık gibi bir şey değil mi?
Bahar:- Sabır! Dedi ve yerinden kalkıp penseyi almaya gidiyordu ki Min Ho 'nun uzattığı ayağına takıldı ve yere düştü.
Kızlar birden zor tuttukları gülmelerini saldılar. Min Ho ise yerinden doğruldu ve o da gülmeye başladı.
Min Ho:- Kızlar, sarsıntıyı hissettiniz mi deprem oldu sanki. Bir fil yere mi düştü ne?
Bahar:- Yeter artık. Hepinizi öldüreceğim ama önce seni. Desi ve Min Ho 'nun boğazına yapıştı.
Min Ho:- Çek o ıslak ellerini üzerimden dedi gülerek.
Bahar:- Bıktım senden evde ayrı okulda ayrı. Çık artık hayatımdan çık!
Kızlar bir yandan gülüyorlar bir yandan da Bahar'ı Min Ho 'nun boğazından ayormaya çalışıyorlardı. Min Ho ise gülmekten Bahar'a karşılık bile veremiyordu.
Birden Seçil Hoca içeri girdi. Hepsi birden toparlandılar.
Seçil Öğretmen:- Bahar, ne yapıyorsun? Bırak çocuğu hemen.
Bahar:- Bırakın hocam. Bu çocuk ölünce hepimiz çok rahatlayacağız.
Seçil Öğretmen:- Haydi bırak çocuğu isine baksın. Sen de yardım et de bitsin hemen. Bak daha rapor hazırlayacağım.
Min Ho yeniden girdi lavabonun altına.
Bahar, fener tutma işinde yardımcı oldu ve nihayet bitti. Dediği gibi halledebilmişti çeşmeyi.
Ellerini çırparak çıktı dolabın altından.
Min Ho:- Bitti efendim.
Lena:- Sonunda!
Ekin:- Ohh!
Seçil Öğretmen:- Böyle ıslak ıslak gidebilecek misin? Dışarısı soğuk. Araba ile bırakmamı ister misin çocuğum?
Min Ho:- Sorun yok efendim.Taksi ile giderim.
Bahar:- Allah 'dan kuruyana kadar kalayım demedi. Diye mırıldandı.
Seçil Öğretmen:- Borcumuz ne kadar?
Min Ho:- Küçük hanım ödedi efendim. Dedi Bahar'a bakarak.
Seçil Öğretmen:- Pekâla teşekkür ederim. Ellerine sağlık.
Min Ho:- Teşekkür ederim.
Bahar, kapıdan geçiriyordu Min Ho'yu. Baktı Seçil Öğretmen odasına girdi. Hemen Min Ho 'nun yanında çıktı dışarı.
Bahar:- Tutayım mı seni? Yürüyebiliyor musun?
Min Ho sendeleyerek yürüyordu.
Min Ho:- Kızmayacaksan...
Bahar:- Canın acıması hayatta tutmam. Dedi ve belini tuttu. Min Ho 'da kolunu attı omuzuna. Yürü bakalım kapıya kadar.
Min Ho:- Sağol. Yardım ettiğin için.
Bahar:- Bu yardımlaşmadan dolayı bana mahçup değilsin. Kaldığımız yerden devam ona göre.
Min Ho gülümsedi:- Arkadaş olamayız değil mi?
Bahar:- Erkekten arkadaş...
Min Ho:- Olmaz. Biliyorum. Senin fikrin.
Bahar:- Benim fikrim.
Min Ho:- Neden peki? Aşık olmaktan mı korkuyorsun?
Bahar, Min Ho'ya baktı. Sonra geri çekti utanarak. Korkuyordu. Çok korkuyordu hem de.
Min Ho:- Olsun, beklerim.
Bahar:- Neyi?
Min Ho:- Boşver. Dedi gülümseyerek.
Bahar kapıyı açtı ve arkadaşları Min Ho'yu aldılar.
Han:- İkinize ne oldu böyle? Neden sırılsıklamsınız?
Bang Chan:- Suya mı düştünüz ne bu hâl?
Min Ho:- Çok uzun hikaye.
Bahar:- Çabuk iyileş tamam mı? Sen olmazsan okul çok sıkıcı geçer. Kiminle kavga edeceğim ben?
Min Ho:- Senin için hemen iyileşeceğim.
Hyunjin:- Ne oluyor bunlara?
Bang Chan:- Çok derin şeyler oluyor. Çok derin şeyler.
Min Ho:- Hemen üzerini değiştir, kurulan da üşütme. Sen hastalanırsan kiminle kavga edeceğim ben?
Bahar güldü:- Seni yalnız bırakır mıyım hiç. Dedi ve el salladı Min Ho 'ya ve diğerlerine. Sonra koşarak içeri girdi. Min Ho 'da Changbin 'in arabasına geçti. Arabadan Bahar'ın arkasından bakıyordu.
Bahar döndü ve tekrar wl salladı. Min Ho 'da ona.
Gece olmuştu. Min Ho, yurttaki yatağında oturuyordu. Bang Chan yanına geldi.
Bang Chan:- İyi misin?
Min Ho:- İyiyim hatta çok iyiyim. Neredeyse dayak yediğime dua edecek kadar iyiyim.
Bang Chan:- Bahar ile mi ilgili?
Min Ho gülümsedi:- Evet. Bir şeyler var. Bak şimdi buradayım ya, o eve tekrar gitmek istiyorum. Sonra o yatakta uyumak. Ama şey olacak. Bahar'ın kokusu. Kokusu bu gine kadar hiç koklamadığım bir koku. Burnuma değdiği an, bir daha bir daha içime çekemek istediğim, ciğerlerimde dolaştırıp kalbimde sonlardırmak istediğim bir koku gibi. Gülüşü var sonra. Bakışı. Gözlerinde ki o mıknatıs var beni kendisine çeken. Bir de saçları. O dalga dalga saçları. Denizin dalgası gibi beni içine çekiyor. Ellerimi kollarımı bağlayıp, kensisine çekiyor.
Bang Chan gülümseyerek dinliyordu onu.
Min Ho:- Biliyor musun, o sabah orada yaptığım kahvaltı yaptığım en lezzetli kahvaltıydı. O yatakta ki uyku, uyuduğum en güzel uykuydu. Huzur doluydu. Sonra bana dokunan yaralarıma krem süren o el varya, hissettiğim en güzel dokunuştu. Ne oluyor sence bana?
Bang Chan:- Aşık oluyorsun desem bunun adı aşk değil. Sen, Bahar'ı seviyorsun. Çünkü bunun adı ancak sevgi olabilir.
Min Ho başını eğdi.
Min Ho:- Ona yaptıklarımdan sonra buna hakkım var mı?
Bang Chan gülümsedi:- Bunun cevabını sana verecek olan tek kişi Bahar.
Min Ho :- Sana bir şey söyleyeyim mi?
Bang Chan:- Tabii.
Min Ho:- Bahar'ın cevabı aksi de olsa ben onu beklemeye devam edeceğim. Hep bekleyeceğim.
![](https://img.wattpad.com/cover/250695140-288-k373884.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başıboş Çocuklar
FanfictionStray Kids ile bir lise hikayesidir İçinde,komedi,aşk ve arkadaşlık bulacaksınız. Bahar Çiçekleri hikayemi okudunuz mu? İşte bu hikaye Bahar Çiçekleri'nin 2021 versiyonudur. Bu hikaye okuyucularıma teşekkür etmek amacıyla yazılmıştır.