Karşımda duran adama sadece bakmakla yetindim. Patron dedikleri adam bu olmalıydı.
"Bir şey demeyecek misin?" dediğinde aklıma burayı yok etmek gelsede. Şuan bunun çok erken olduğunu düşündüm.
"Şu bahsedilen patron sen misin?" Aida hálá taşıyıcı olduğuma inanmıyormuş gibi bakıyordu. İnanılacak bir şey değildi ki zaten
"Sağ koluyum diyelim." Bi gelemedi şu patron bozuntusuda. Hani gelsede şu hikayedeki insan kalabalığından bi kurtulsak.
"Benden ne istiyorsunuz?" diye sordum soğukça.
"Senden bir şey istemiyoruz sana seçenek sunuyoruz. İlk seçenek:Ya İmparatoriçe olup bizi kabul ettirirsin."
"Bu kadar büyücü katliamından sonra bir de sizi kabul etmemi mi bekliyorsunuz. Daha ne olduğunuzu bile bilmiyorum." dediğimde beni duymamış gibi konuşmaya devam etti.
"İkinci seçenek: Ölürsün! Hem de arkanda yeni bir taşıyıcı bırakamadan ölürsün." Beni öldürmek mi istiyorlardı?Beni öldürmek istiyorlardı.
" Yani illa ilk seçeneğe zorluyorsun beni. Farkındaysan ki bence oldukça farkındasın. Şuanda burayı istediğim gibi yok edebilirim. "dediğimde küçümser bakışlarını üstüme yolladı.
" Bok yok edersin. " Ama bak sinirleniyorum. Sinirlenirsem yerim seni ha.
" Burası korunuyor." diye açıklama yapma gereği duyan Martin ile içimden binlerce kez sövdüm.
" Seçim yapacak mısın yoksa yeni bir seçenek koyayım mı? Mesela yeni seçenek, seçim yapmazsan şu yanındaki çakma sarıyı öldürmemiz olabilir." Adam hálá bir seçeneği seçmemi bekliyordu ve sınırları zorlayıp ortaya Aida'yı atıyordu.
"Ne saçmalıyorsun be sen. Burada ölecek birileri varsa onlar sadece sizsiniz." dediğimde yüzüme atılan okkalı tokatla bir kaç saniyeliğine olduğum yerde kaldım.
O iğrenç pezevenk bana tokat atmıştı.
Zor kullanmak istemememe rağmen elim cebimdeki hançerime gitti.
"Burada ölecek olan tek kişi sen ve o pislik elementaller." dediği sırada oturduğum yerden hızlıca ayaklandım ve hançeri göğsünün sağ tarafına sapladım.
"Bence yanılıyorsun." Hançer göğüs kafesinde derince bir iz bırakırken acısının çok fazla olacağına emindim çünkü Jason bile hançerimle yapılan küçük bir kesiğe dayanamamıştı.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun bakalım ufaklık." Arman bana doğru gelirken önümdeki adam ise çoktan yeri boylamış ve acı içinde inlemeye başlamıştı.
"Eh be yeter bu iş çok uzun sürdü." diyerek bu sefer hançerimi ona doğru tuttum ve benden uzaklaşmasını sağladım.
"Martin sende Arman'ın yanına geç." Hançerimin kana bulanmış ucuyla Martin'e geçeceği yeri gösterirken Aida'yada gözlerimle arkama geç işaretimi yapmıştım.
"Arkadaşınızın iyileşmesini istiyorsanız bana yardım edecek ve o patron bozuntusunu hemen buraya getirteceksiniz." Biraz duraksadım ve düşündüm.
"Ya da önce bildiklerinizi anlatın. Ne duymak istediğimi bilmiyorum ama siz ne biliyorsanız anlatın." İkisi de susmuş bir yerde kanlar içinde yatan adama bir de bana bakıyorlardı.
"O neden hala dönüşmedi. Sen ona naptın." Dönüşmek? Bu iş cidden giderek garipleşiyordu.
"Bana ne olduğunuzu ve neden katliamlar yaptığınızı anlatmadan ona ne yaptığımı söylemem, dahası iyileştirmem." Sesim sonlara doğru acımasızca yükselirken, yerde yatan adam kısık bir inleme ile kıpırdanmaya çalışmıştı ve bence bu "Ona ne varsa söyleyin" işaretiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAŞIYICI
FantasyBüyü ve sihirin yasaklanmış olduğu 20 krallık ve 4 büyük elementin güçlerinin hepsine birden sahip olan bir kız:İmparatoriçe. Ve İmparatoriçe'nin seçtiği bir taşıyıcı:Zarya. Zarya'nın şans eseri gittiği Kraliyet Sihir Okulun'da yaşanan katliamlar s...