KARTALLAR YÜKSEKTEN
UÇMAKTAN KORKMAZ
5. BÖLÜM| TÜRK'ÜN ASKERİ🦅
Askerlik kutsaldı.
Uğruna gözünü kırpmadan canını feda edebilecekleri vatanları için her koşulda, ne olursa olsun, gece gündüz demeden ve canı pahasına savaşırlardı. Yaz veya kış farketmezsizin, dağda bayırda hangi koşula sahip olmasını umursamadan tehlikesinin göbeğinde ip üzerinden oynamaktan çekinmezlerdi.
Hepsinin tek bir amacı vardı. Vatanına ihanet edenleri, vatanına göz koyanları ortadan kaldırıp hak edene hak ettiğini vermekti. Hepsi vatanını korumak uğruna çabalar ve son kanını akıtana kadar savaşırdı.
Asker olmak epeyce zorluydu.
Geride gözü yaşlı bir aile, buruk bir kalp ve sımsıcak bir yuva bırakıyorlardı. Geride bıraktıklarına kavuşmak isteyecek kadar yaşamak, vatanı uğruna can vermek isteyecek kadar ölmek ikilemi zordu.
Asker olmak bütün zorluklara rağmen çok güzeldi. Ve her şeyden öte Türk askeri olmak katbekat daha güzeldi.
Türk'ün askeri olmak gurur kaynağıydı.
Şu an karargâhta bir masanın etrafında ben ve Kartal timi dizilmiş Kurtuluş Albay'ı bekliyorduk.
Tüm seslerin toprak altına gömülü olduğu masada derin bir sessizlik hakimdi. Kimseden çıt çıkmıyor sessizliği koruyorduk. Hatta muhteşem üçlünün bile sessiz kaldığına ilk defa tanık olmuştum. Bu durumsa beni epeyce şaşkına çevirmişti. Çünkü onları gördüğümden beridir hep konuşkan ve neşeli hallerini görmüştüm.
Masanın başı Kurtuluş Albay için boş kalmıştı. Boş kalan masanın hemen sağ tarafına Yüzbaşı Alparslan oturmuştu. Onun tam karşısına ise Savaş oturmuştu. Ben ise Alparslan'ın hemen yanına, sol kısmına oturmuştum. Benim hemen yanımda Çakır ve Polat. Savaş'ın hemen yanında ise Agâh ve Fetih sıralanmıştı.
Karargâh'ın giriş kapısı aralanınca kafamı kapıya doğru çevirdim. Gelen Kurtuluş Albay ile tüm tim ayağa kalkıp hazırol şekline geçmişti. Onların kalkması ile bende ayağa kalktım. Kurtuluş Albay masanın başına geçip bizlere dönerek "Oturabilirsiniz." dedi.
Albay'ın dediğinden sonra tüm tim hep bir ağızdan "Emredersiniz Komutanım!" dediler.
Albay'ın gelişi ile bilgisiyar başındaki bir asker elindeki dosyalarla masaya doğru geldi ve elindeki dosyaları Albay'ın önüne koydu. Albay'ın önüne koyulan birçok dosya ile odağımı oraya verdim. İstemsizce içimdeki merak duygusunu bastıramıyordum. Neden Hakkari'de olduğumu sorguluyor ve Şervan ve adamları hakkında nasıl bir yol izleyeceğimizi merak ediyordum. Bu merakımı fark eden Albay gözlerini bana çevirmişti.
"Neden burada olduğunu sorguluyorsun değil mi?" demesiyle kafamı olumlu anlamda salladım.
"Berfu... Sen şu an tehlikenin göbeğindesin. Şervan'ı ortadan kaldırmadan ise seni ortaya koyamazdık, bunun için ise senin adına koruma emri çıktı. Ve bunu bizzat bizler yapacağız. Seni koruyacağız." dedi Albay gözlerimin içine bakarken. Tepkilerimi ölçüyordu. Ama duygularımı gizleme konusunda oldukça iyi olduğum için pek bir şey anlamışa benzemiyordu. Bu yüzden şaşkınca kaşlarını çattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARTALLAR YÜKSEKTEN UÇMAKTAN KORKMAZ
Fiction générale"Neden timin adı Kartal?" derken gözlerimi Alparslan'a çevirmiştim. "Çünkü Kartallar yüksekten uçmaktan korkmaz." TÜM KİŞİLER VE KURUMLAR KURGUDAN İBARETTİR.