Wooyoung'un hiçbir arkadaşının bilmediği zehirli bir ilişkisi vardır. En iyi arkadaşı Yeosang, zaten bir ilişkisi olduğunu bilmeden ona bir randevu ayarlayınca olanlar olur.
Peki Wooyoung randevusunda Choi San ile tanışıp ona aşık olduğunda ne olaca...
"San, yataktan kalkmalısın." Yunho saatlerdir onu yataktan kaldırmaya çalışıyordu.
"Bütün gün uyuyup bunun için üzülemezsin. Onu unutacağını söylediğini sanıyordum."
"Bu kolay değil!" San yastığına doğru bağırmaya devam etti.Sinirini ancak bu şekilde yatıştırabiliyordu. "Şimdi bırak da uyuyayım lütfen."
Yunho kaşlarını çattı."Hadi ama... Seni böyle görmekten nefret ediyorum."
"Tamam... bugün okula gitmeyebilirsin ama en azından kalk ve kahvaltı edelim."
"Aç değilim." San mırıldanmaya devam ederken, Yunho onu kolundan tutmuş ayağa kaldırmaya çalışıyordu.
"Biliyorum, onunla tanışalı çok olmadı ama canım yanıyor... Ona çok çabuk aşık oldum ve o da bana izin verdi. Birlikte olamayacağımızı bildiği halde ona aşık olmama izin verdi."
"Kendince sebepleri olmalı."
"Bana anlattığına göre, o iyi bir adam."
"Artık neye inanacağımı bilmiyorum." San sonunda ayağa kalktı ve duş almak bahanesiyle -onun hakkında konuşmayı bırakmak için- banyoya girdi.
-
"Benimle ne hakkında konuşmak istiyordun?" Parkta yürürlerken Jongho merak parıltılarıyla sordu.
"Bunun çok rastgele ve ani görülebileceğini biliyorum ama sadece nasıl hissettiğini bilmek istiyorum."
"Nasıl hissettiğimi mi? Ne hakkında?"
"Benim hakkımda." Yeosang bunu söyleyerek Jongho'nun yürümeyi bırakmasını sağladı.
"Uzun mesafeli ilişkiyi kaldıramadığım için ara verdiğimizi biliyorum ama sanırım artık sorun yok. Eğer bana bir şans verirsen-"
"Özür dilerim." Jongho, çocuk cümlesini tamamlayamadan sözünü kesmişti. "Ama kariyerim yüzünden şu anda bir ilişki içinde olmak gerçekten zor. Bir şeyler yapmak için çok az zamanım var. Şu anda seninle buluşabildim ama muhtemelen bu yüzden başım belaya girecek." Yalan söylüyordu. Yakın zamanda biriyle yattığını söyleyerek onu daha fazla incitmek istemezdi.Bunu kendine saklamayı seçti.
"Ama Mingi ve Yunho gayet iyi anlaşıyorlar. Biz neden yapamayalım? Yunho'nun Mingi'ye ayıracak vakti var, peki senin neden bana ayıracak vaktin yok?"
"Çünkü Yunho Min'i seviyor-" Jongho ne söylediğini fark ettiğinde iş işten geçmişti."Ne-ne?" Yeosang gözlerinin yaşardığını hissediyordu. "Yani bu demek oluyor ki... beni sevmiyorsun."
"Yeosang, ben-"
"Açıklamaya çalışmana gerek yok. Ne söylemeye çalıştığını anlıyorum. Yunho Mingi'ye zaman ayırabilir ve onu sevdiği için başının belaya girmesini göze alabilir... ama sen bunu benim için yapamazsın çünkü beni sevmiyorsun."
"Dürüst olmak gerekirse, sen de beni sevmiyorsun."
"Ne?"
"Hoşlandığın kişi Seonghwa değil mi?"
"Seonghwa mı? Hayır... O benim arkadaşım."
"Tabii." Jongho sadece başını salladı. "Sonunda hayatıma devam edebilirim. Gitmeliyim, sonra görüşürüz."
Yeosang gözyaşlarının yanaklarından süzüldüğünü hissederken bir banka oturdu. Nasıl bu kadar aptal olabilmiş ve tekrar bir araya gelebileceklerini düşünebilmişti?Jongho'nun çoktan hayatına devam ettiğini nasıl fark etmemişti? Ona neredeyse hiç zaman ayırmıyor, neredeyse hiç telefonda konuşmuyordu.Sanki günü daha da kötüleşemezmiş gibi, yağmur yağmaya başlamıştı. Başta çok fazla yağmıyordu ama sonra bardaktan boşanırcasına yağmaya başlayınca Yeosang daha da ağlamaya başladı."Gökyüzü de en az benim kadar üzgün." Yeosang bakışlarını gökyüzüne çevirdi ve eliyle birkaç yağmur damlası yakaladı.
Arkasından birinin ona seslendiğini duydu."Yeosang, burada ne yapıyorsun?" Çocuk hemen üstündeki ceketini çıkardı ve Yeosang'ın üşüyen bedenine sardı. "Yağmur yağarken neden dışarıdasın?! Hasta olabilirsin!" Endişeyle Yeosang'ın üzerine şemsiyesini tuttu. Yeosang bir şey söylemek yerine ayağa kalktı ve gözyaşları ondan habersiz akmaya başlamıştı."Yeo, sorun ne?" Seonghwa telaşla ne olduğunu sormaya devam ederken , Yeosang onu kucaklayıp omzuna yaslanarak ağladığında onunda gözleri dolmuştu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.