Wooyoung'un hiçbir arkadaşının bilmediği zehirli bir ilişkisi vardır. En iyi arkadaşı Yeosang, zaten bir ilişkisi olduğunu bilmeden ona bir randevu ayarlayınca olanlar olur.
Peki Wooyoung randevusunda Choi San ile tanışıp ona aşık olduğunda ne olaca...
"Her şey yolunda mı?" Seonghwa evine varır varmaz telaşla Yeosang'a sormuştu. Okuldan hemen sonra Yeosang onu aramış ve yanına gelmesini istemişti. "Bir şeye mi ihtiyacın vardı?"
"Neden sordun? Sen sorgulamadan seninle takılamaz mıyım?"
"Beni her aradığında genellikle bir şeye ihtiyacın olduğu için arıyorsun."
"Özür dilerim." Yeosang iç geçirdi. "Seni kullandığımı düşündüğünü biliyorum ama şimdi benim için yaptığın her şeyin farkındayım ve bunu gerçekten takdir ediyorum. Birbirimize karşı böyle davranmamız hoşuma gitmiyor."
"Ne gibi?"
"Hâlâ her zaman yanımdasın ama aynı şekilde hissetmiyorum." Yeosang bakışlarını yere indirdi. "Bana eskisi kadar sevgi dolu davranmıyorsun."
"Bunu neden yapıyorsun?" Seonghwa daha fazla sessiz kalamayarak ona ilk defa sesini yükseltti.Bu durumdan sıkılmıştı. "Bu senin için eğlenceli mi?"
"Hayır, ne demek istiyorsun?"
"Daha birkaç gün önce bana eski sevgiline karşı hâlâ bir şeyler hissettiğini söyledin, ben de hislerine saygı duydum ve şimdi hayatıma devam etmek için çok çabalıyorum. Ama neden böyle olmak zorundasın?"
"Ne gibi olmak? Sadece bana eskiden nasıl davrandığını özlüyorum. Bu çok mu kötü?" Yeosang'ın gözleri çoktan buğulanmıştı.
Seonghwa iç çekti ve kanepede onun yanına oturdu. "Sana böyle davranmama alıştığını biliyorum ama düşündüm de gelecekteki erkek arkadaşın sana böyle davranmalı, ben değil. Sana her zaman her şeyden daha fazla öncelik verdim. Ne zaman beni arasan, diğer planlarımı iptal edip koşarak sana geldim. Ben seni teselli etmeye ve sorunlarını çözmeye çalışırken senin ağlamanı ve sorunlarını anlatmanı izledim... ama hayatıma devam etmem gerektiğini fark ettim ve şimdi sen bunu istemiyor musun? Sanki duygularımla oynuyorsun, Yeosang."
Yeosang onun neden bahsettiğini çok iyi biliyordu çünkü sarhoş olduğu gece ona itiraf ettiğini hatırlamıştı. Dün Seonghwa evden çıktığında, Wooyoung ve San'dan gelen tüm mesajları kontrol etti ve Seonghwa'nın gönderilerine yorum yapmayı bırakması için telefonuna spam gönderdiklerini gördü.
"Geçmişte ne olduğunu unuttun mu? Jongho'yla çıkmaya başlamadan önce sana itiraf etmiştim, hatırlamıyor musun? Ve sen beni reddetmiştin."
Seonghwa ne diyeceğini bilemeden sessiz kalmaya devam etti. Bu, o zamanlar yaptığında bile hep pişmanlık duyduğu bir şeydi.
"Yani ikimiz de hatalı değil miyiz? Neden hepsi benim hatammış gibi davranıyorsun? Sadece daha fazla incinmek istemedim. O gün kafede konuştuğumuzda Jongho'ya olan hislerim konusunda kafam çok karışıktı ve sana bir şans verirsem incineceğimden de korkuyordum. "O zaman beni reddetmişti, şimdi neden benimle birlikte olmak istesin ki? Ben de böyle düşündüm...Jongho'nun bana neden hiç zaman ayırmadığını bilmek ister misin?"
"Neden?"
"Çünkü benim de hâlâ sana karşı hislerim olduğunu fark etti. Onunla sadece senin hakkında konuşurdum. Ne zaman biriyle çıkmaya başlasan, Jongho'ya senin daha iyisini hak ettiğini söylerdim ve birlikte olduğun her kişinin kusurlarını göstermeye başlardım." Yeosang artık gözyaşlarını tutamıyordu. "Bu, o zamanlar onunla birlikteyken yaptığımı fark ettiğim bir şey değildi. Jongho'dan gerçekten hoşlandığımı ve mesafeli davrananın o olduğunu sanıyordum, oysa aslında onu uzaklaştıran bendim."
"Peki sana hayatına devam ettiğini söylediğinde neden bu kadar incindin?"
"İncinmekten çok suçlu hissettim." İtiraf etmişti. "O gün bana hayatına devam ettiğini söylediğinde, senden başından beri hoşlandığımı bildiğini söylemişti. Seni unutmadığımı fark etmemi sağladı. Ve başka birinden hoşlanırken onunla birlikte olduğum için ne kadar boktan bir insan olduğumu fark etmemi sağladı."
"Birkaç saniye konuşmayı kesebilir misin?" Seonghwa, çocuğun az önce söylediği her şeyi anlamaya çalışarak onu susturdu.
Yeosang sessiz kaldı.Seonghwa yavaşça eğilmeye başladığında gözlerinde yaşlarla ona bakmıştı.
"Eğer üç saniye içinde uzaklaşmazsan seni öpeceğim." "Bir... iki... th-" Ama o saymayı bitiremeden Yeosang'ın dudakları onun dudaklarına yapışmıştı bile.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
