Wooyoung'un hiçbir arkadaşının bilmediği zehirli bir ilişkisi vardır. En iyi arkadaşı Yeosang, zaten bir ilişkisi olduğunu bilmeden ona bir randevu ayarlayınca olanlar olur.
Peki Wooyoung randevusunda Choi San ile tanışıp ona aşık olduğunda ne olaca...
"Yani... O çikolatayı Hongjoong için yaptırmıştım..." Jongho gergin bir şekilde olduğu yerde kıvranıyordu. "Kavanozdan çıkaracaktım ama sonra bir şey oldu ve tamamen unuttum, özür dilerim."
"Olamaz." Yunho yüzünü buruşturdu.
"Bu benim hatam. Siz buraya gelmeden önce bana veriyordu ama ben de almayı unuttum."
"Hey çocuklar... özür dilemenize gerek yok." San onlara gülümsüyordu. "Aslında bir süredir ona bunu sormak istiyordum ama henüz hazır olmayacağından ve beni reddedeceğinden korkuyordum. İlişkimiz beklediğimden daha erken başladı ve bu sizin sayenizde oldu. Teşekkür ederim, çocuklar. Bu günü sonsuza dek hatırlayacağım, cidden. Hepiniz bu geceyi mükemmel kılmak için çok çalıştınız ve öyle de oldu.Yemekler çok lezzetliydi, manzara muhteşemdi ve hatta Wooyoung erkek arkadaşım oldu. Bunun olmasını gerçekten hiç beklemiyordum."
"Ama bekle... bana erkek arkadaşın olmamı mı teklif edecektin?" Hongjoong, San'ın söylediği hiçbir şeye odaklanamamıştı.Sonunda farkındalık onu bulduğunda şaşkına dönmüştü.
"Evet, ama sanırım şimdi sormak için başka bir yol bulmam gerekecek." Jongho suratını asmaya devam etti.
"Öpüşün artık." Yunho onları birbirlerine doğru itledi, yüzündeki sırıtışla San'a döndü. "Bilirsin işte... çiftler." Şakacı bir şekilde gözlerini devirmeden edememişti..
"Böyle davranmamanızın tek nedeni Mingi'nin burada olmaması. Neden bize nişanlanacağınızı söylemediniz?!" Wooyoung tuvalete gideceği sırada kendini onların arasında bulmuştu.
"Her şey çok hızlı oldu. Birkaç ay önce bir yüzük almıştım ama doğru zamanın ne zaman geleceğini bilmiyordum. Evlenme teklif ettiğimde doğru zaman olduğunu hissettim."
"Sizin adınıza çok mutluyum.İkiniz birlikte gerçekten çok tatlısınız. Umarım ben ve Sannie de sizin kadar sevimli olabiliriz." Kollarını San'a dolayarak başını omzuna yasladı.
"Teşekkürler.Eminim ikiniz çok iyi anlaşacaksınız. San seninle tanıştığından beri hep senden bahsediyor ve Mingi de bana senin San hakkında çok konuştuğunu söyledi."
Wooyoung yüzünün kızarmaya başlamıştı. "Evet, artık saklamak için bir neden yok."
"Gidelim mi yoksa bir süre daha kalmak ister misin?" San, Wooyoung'un ortamdan keyif aldıüını hissedince sorma gereği duymuştu.
"Belki-"
"Günün bittiğini kim söyledi?" Jongho'nun onları göndermeye niyeti yoktu. "Bir sinema salonum, bir oyun odam, bir havuzum ve birkaç odam daha var. Nereye gitmek istersiniz?"
"Oyun odası mı?" Wooyoung başını kaldırıp San'a baktı. Dudakları çoktan öne doğru büzülmüştü. Jeonghoon hiçbir şey yapmasına izin vermediğinden, kendi kararlarını vermeden önce sormak hala onun bir alışkanlığıydı.
"Bana sormana gerek yok, Woo. Nereye istersen oraya gidelim." San güven vererek onu elini tuttu.Karşılığında Wooyoung'dan güzel bir gülümseme kazanmıştı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.