Final

96 9 4
                                    


"Vay canına, düğününün bugün olduğuna inanamıyorum." Mingi, Wooyoung'a "Harika görünüyorsun. Nasıl hissediyorsun?" dedi. Kendisi de en az onun kadar heyecanlıydı.

"Acı tatlı bir duygu." Wooyoung karşı dürüst oldu. "Seonghwa ve Yeosang'ın burada olmasını çok isterdim." Birkaç damla gözyaşı yanaklarından aşağı yuvarlandığında hemen onları sildi.

"Seonghwa'nın hepimizi izlediğine eminim. Ayrıca, Yeosang gerçekten gelemeyeceğini mi söyledi?"

"Bilmiyorum. Hâlâ dışarı çıkmayı pek sevmediğini biliyorsun. Her şey ona Seonghwa'yı hatırlatıyor."



Mingi'yle konuşurlarken kapı açılmış ve beklenmedik bir şekilde Yeosang içeri girmişti. "Ben geldim!" Onlara ışıl ışıl gülümsüyordu. "Gerçekten en iyi arkadaşımın düğününü kaçıracağımı mı düşündünüz?"

"Yeosang!" Wooyoung onu kucaklamak için kendine çekerken gözleri yaşlarla doluydu. "Gelebildiğine çok sevindim!"

"Gelmeseydim nasıl bir arkadaş olurdum?"

"Sorun değil, Yeo. Buraya gelmek için kendini zorlamana gerek yoktu. Senin harika bir arkadaş olduğunu zaten biliyorum."

"Sorun değil. Bütün gün evde oturup düşüncelere dalmanın Seonghwa'nın hoşuna gitmeyeceğini biliyorum.Beni üzgün görmekten hiç hoşlanmazdı."

"Haklısın. O yüzden hadi... bugün hepimiz eğlenelim."

"Tamam!" İkisi de başını sallayarak Mingi'ye ayak uydurmayı seçmişti.




Düğünde, San ve Wooyoung masalarında otururken konuklar yanlarına geliyor onları tebrik edip, hediyeler veriyorlardı.

"Vay canına, artık evli olduğunuza inanamıyorum. San'ın senin erkek arkadaşın olduğu için ağladığı günler daha dün gibi." Hongjoong, Jongho ile birlikte masalarının yanına bir sandalye çekerken söylemişti bunları.Tabiki de cümlelerine kahkahalar ekleyerek.

"Hey!" San kaşlarını çattı. "Üzücü anıları gündeme getirmenin bir anlamı yok, özellikle de bugün."

"Ama sonunda her şey yoluna girdi, yani o gözyaşlarına değmedi mi?"

"Sanırım öyle." Wooyoung başını salladı. "Peki, siz ikiniz ne zaman evleniyorsunuz?"

"İkinizin fark etmediğine inanamıyorum."

"Neyi fark etmedim?" San çocuğu gözleriyle süzerken, parmağında bir nişan yüzüğü olduğunu görünce gözleri açılmıştı. "Yok artık! Tebrikler!"

"Bu harika. Tebrikler çocuklar." Jongho ve Hongjoong birbirlerine bakıp gülümsedikten sonra onlara dönerken Wooyoung'un içten tebriğine teşekkür ettiler.


"Hey, siz neden bahsediyorsunuz?" Yunho ve Mingi masaya katılmıştı.

"Hongjoong ve Jongho nişanlanmış!"

"Ne, gerçekten mi? Nihayet!!! Bizden önce evleneceğinizi düşündüğümüz zamanı hatırlıyor musunuz? Vay canına, güzel zamanlardı."

"Evet, o zamandan bu yana bir yıldan fazla zaman geçtiğine inanamıyorum."

"Ben de öyle.Bu arada Yeosang nerede?" Wooyoung etrafına bakınmaya başladı. Onu görünce ayağa kalkarak partinin yapıldığı, Jongho'nun evine götürdü. San da içeri girmişti.




"Bugünün düğün günümüz olduğunu biliyoruz ama sana bir sürprizimiz var."

"Ne?" Yeosang etrafına bakındı.Anlamamıştı. San odalardan birine girerek, elinde bir köpek yavrusuyla geri geldi.

"Sana bir köpek yavrusu aldık." Wooyoung yavruyu San'dan aldı. "Çok tatlı değil mi?"

"Ne? Buna gerek yoktu." Yeosang gözlerinin yaşardığını hissediyordu. Bir maltese. Seonghwa'nın onu hep benzettiği yavru köpekler bunlardı.

"Al hadi, o artık senin." Wooyoung yavruyu ona verdiğinde, köpek Yeosang'ın yüzünü yaladı. "Ona ne isim vereceksin?"

"Yıldız." Yeosang tereddüt bile etmeden cevap vermişti. "Seonghwa kendini hep yıldızlarla kıyaslardı ve eminim şimdi gerçekten onlardan biri olmuştur."





Düğünden sonra, Wooyoung ve San balayına gitmişlerdi.

"Sonunda evlendiğimize inanamıyorum." Wooyoung parmağındaki zarif evlilik yüzüklerine baktı. "Gerçekten çok mutluyum."

"Hayır, ben en mutluyum. Beni ne kadar mutlu ettiğin hakkında hiçbir fikrin yok." San eğilip onun yanağına bir öpücük kondurdu. "Bugün ne kadar güzel göründüğünü söylemiş miydim? Cidden, kocam neden bu kadar yakışıklı?"

"Evet, bana söyledin... ama bunu günde birkaç kez duymak her zaman iyidir. Şimdiye kadar sözünü tuttun. Bunu bana her gün söylüyorsun."

"Ve devam edeceğim. Sonunda ne kadar güzel olduğunu görebildiğine sevindim. Seni seviyorum, Woo."

"Ben de seni seviyorum, San." İkisi de sahilde otururken öpüşmek için birbirlerine doğru eğildiler.

❧ SON ☙


Merhabalar ailem 💗 Be My Lover benim ilk çeviri hikayemdi.Bu zamana kadar destek veren, okuyan, oy veren ve yorum yapan herkese çok teşekkür ederim. Diğer masallarda görüşmek üzere.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Be My Lover | Woosan | ÇeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin