"Hey Wooyoung, bu kim?" Wooyoung oturma odasından Jeonghoon'un sorduğunu soruyu duydu. Mutfaktan çıkıp oturma odasına girdiğinde Jeonghoon'u elinde telefonuyla görmüştü. Wooyoung'un telefonunu almıştı ve her zamanki gibi.... izni olmadan kontrol ediyordu. Küçük çocuk ona doğru yürüdü ve kimi sorduğunu merak etti. "Üstteki salakların senin arkadaşların olduğunu biliyorum, ama ... bu kim?" Son yorumu işaret ediyordu. Wooyoung San'ın gönderisine yaptığı yorumu görmek için ekrana yaklaştı."O Yeosang'ın arkadaşı."
"Peki neden senin gönderine bu yorumu yapma ihtiyacı hissetti?"
"Bilmiyorum..."
"Pekala, tartışmaya gerek yok. Sadece bunun bir daha olmasına izin verme."
"Tamam, özür dilerim." Wooyoung telefonunu ondan aldı ve hızla San'ın yorumunu sildi. "Bir daha olmayacak." Adamı kızdıracak en küçük şeyden bile sakınıyordu.
"Umarım öyledir." Küçük çocuğun elinden telefonunu tekrar alıp masanın üzerine bıraktı. "Şimdi gel... Bir süredir aynı yatakta uyumadık." Elini tuttu ve onu yukarı çıkan merdivenlere doğru sürükledi.Wooyoung kalbinin hızla çarptığını hissediyordu. Jeonghoon'un hazır olmadığı bir şeyi yapması için ona baskı yapmayacağını ummaktan başka yapabileceği bir şey yoktu.
Odalarına girdiklerinde Jeonghoon, Wooyoung'un nefes almasına izin vermeden onu kabaca öpmeye başladı.
Çocuk orada öylece durmaya devam ederken onu itecek gücü yoktu. Jeonghoon geri çekildiğinde, ıslak dudaklarıyla boynunu öpmeye ve elleri vücudunda aşağı doğru ilerlemeye başlad ."Dur..." Wooyoung güçsüz bir sesle fısıldadı. "Üzgünüm ama... Henüz hazır değilim.""Şu anda ciddi misin sen?!" Jeonghoon öfkeyle geri çekildi. "On ay oldu ve sen hâlâ hazır değil misin?! Bunun beni ne kadar sinirlendirdiği hakkında bir fikrin var mı?!"
"Özür dilerim sevgilim." Wooyoung yere bakmaya devam etti. Onunla göz teması kurmak istemiyordu
"Her neyse."Wooyoung yere bakarken yerde bir ruj görünce gözleri şaşkınlıkla açıldı. Eğilerek yerden aldı ve adamın dikkatini çekmeyi başarmıştı. "Bu da ne?"
"Ver şunu bana!" Jeonghoon hızla çocuğun elinden ruju kaptı. "O benim."
"Sen ruj sürmezsin.""Ne demeye çalışıyorsun?"
"Beni aldatıyor musun?" Wooyoung gözlerinin yaşardığını hissediyordu. Karşısındaki adamı bulanık görmeye başlamıştı.
"Sen beni aldattın diye ben de seni aldatacak değilim!"
"Seni hiç aldatmadım."
"Ben de öyle!" Jeonghoon ona bağırmaya başlamıştı. "Ama aldattıysam, ne olmuş yani?! Bana istediğimi vermezken seninle birlikte olmamı nasıl beklersin?! Neden her şeyde bu kadar işe yaramazsın?! Hiçbir şeyi doğru yapamıyorsun!"Adam bağırmaya devam ederken odadan çıktı ve kapıyı arkasından çarpmayı ihmal etmedi. Wooyoung gözyaşlarının yanaklarından aşağı yuvarlandığını hissederken yavaşça yere düştü.Tanıdığı herkes ilişkilerin güzel olduğundan bahsediyordu. Jongho'dan çoktan ayrılmış olan Yeosang'ın bile ilişkileri hakkında söyleyecek kötü bir şeyi yoktu.Ama Wooyoung bir ilişki içinde olmanın güzel bir şey olmadığını düşünmeye başlamıştı. Jeonghoon'la ilişkisinde güzel olan hiçbir şey yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Be My Lover | Woosan | Çeviri
FanfictionWooyoung'un hiçbir arkadaşının bilmediği zehirli bir ilişkisi vardır. En iyi arkadaşı Yeosang, zaten bir ilişkisi olduğunu bilmeden ona bir randevu ayarlayınca olanlar olur. Peki Wooyoung randevusunda Choi San ile tanışıp ona aşık olduğunda ne olaca...