BD:15 BACAKSIZ

57 4 1
                                    

Bir daha hiç kavuşamayacak olmamız, seni sevmeyi bırakacağım anlamına gelmez.
Mrs:Psikopat

Önümde ki kağıtları bir kaç kez daha birleştirip yanlış birleştirmediğime emin olduktan sonra kağıtta yazanları kendi defterlerimden birine geçirerek hesabı ödeyip kafeden çıktım.

Saat 20.00'a geliyordu ve malesef benim kalacak bir yerim yoktu. Artık uzun zamandır kendi evimmiş gibi hissetmediğim ev duyduklarımdan sonra iyice yabancılaşmıştı bana...

Aslında Damla'ya gidebilirdim ama bu gün olanlardan sonra yalnız kalması gerektiğini düşünüyordum.

Yüzsüz yüzsüz Arda ya da Yağız'a da gidemezdim bu yüzden ne yapacağımı bilmez bir halde bir kaç dakika düşündükten sonra en iyisinin bir otelde kalmak olduğuna karar verip gecenin bir vakti zar zor bulduğum güzel bir otele yerleştim.

Ertesi Sabah

Uyandığımda saat henüz yediye geliyordu. Zaten pek iyi uyuduğumda söylenemezdi.

Hem dün, henüz kime ait olduğunu dahi bilmediğim kapşonlunun cebinden çıkan o kağıtta yazanlar hem de Arda'yla aramızın bozulması canımı sıkmıştı.

Artık hayatımdaki yanlışları düzeltme vakti gelmişti.

Üzerimde zaten hiç çıkarmadığım okul formasına iğrenerek baktım.

Okula gitmeden yeni bir forma alsam çok iyi olacaktı.

☆☆☆😇☆☆☆

Okula girdiğimde ilk önce bahçede gözlerimle etrafı tarayıp Damla'yı bulmaya çalışsamda; bahçede onu göremeyince sınıfa çıktım.

Sınıfa girdiğimde Arda ve Damla'yı konuşurken buldum.

Yanlarına giderek neşeli bir şekilde:
-"Günaydın." Dediğimde Damla da aynı şekilde karşılık verdi.

Ama Arda beni görmezden gelerek Damla'ya "Sonra konuşuruz." Diyerek gidiyordu ki daha fazla bu aramızda ki anlamsız küslüğe dayanamayarak kolundan tutup dışarı sürüklemeye başladım.

Damla sadece şaşkın şaşkın bakıp ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu.

Damla'ya gözlerimle 'Sonra anlatırım.' Bakışı attıktan sonra Arda'yı sürüklemeye devam ettim.

Tabi o an Arda da onu sürüklememe izin vermese yerimden kıpırdayamazdım ama neyse...

Okulun arka bahçeye açılan kapısına kadar gelmiştik ki içeri girmekte olan Yağız'ı fark ettim. Bu sırada Yağız da bizi fark etmiş üstelik ne yaptığımızı anlamaya çalışır gibi bakıyordu.

O an her ne kadar içimden gelmese de madem bir yola girdim battı balık yan gider diye düşünerek Yağız'a gönderdiğim sert bakışlar eşliğinde:

-"Beni takip et!" Dedim. İsterse gelmeye bilirdi. Onu zorlayamazdım. Ama artık yorulmuştum.

Madem her şeyi öğrenmek istiyorlardı buyursun öğrensinler...

Sonunda arka bahçeye geldiğimizde yangın merdivenin altına gelerek durup hala tutmakta olduğum Arda'nın kolunu bıraktım.

Bu sırada Arda'nın merakı yüzünden okunuyordu; Yağız ise...

Ahh boş verin siz onu karşımda elektrik direği gibi dikilmiş boş bakışlarıyla beni süzüyor. Gereksiz ne olacak işte?

Derin bir nefes alıp anlatacaklarıma önce kendimi hazırlamaya çalıştım. Ardından duygularımı mümkün olduğunca gizlemeye çalışıp konuşmaya başladım:

Boş DuvarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin