9. Bölüm

1.4K 71 4
                                    

Yazım tarihi,  29 Ekim 2021

---

Armağan’dan...

Aşırı sıcakladığım için uyanmıştım. Kararmış havayla kaç saattir uyuduğumu tahmin etmeye çalışırken iki yanımdan bana sarılmış çifte döndüm. İkisi de uyuyordu.

Guruldayan karnımla Roman’ın kolunu üstümden atıp yatakta oturur pozisyona geçtim. Elimi göbüşüme  atıp karnımdaki veledi okşadıktan sürüne sürüne yataktan kalktım.

Çıplak ayağımın parkede çıkardığı ‘pat pat’ sesini dinlerken mutfağa girmiştim. Dolabın kapağını açıp yiyecek bir şeyler ararken arkamdan gelen “Ne yapıyorsun?” sorusu karşısında yerimde sıçramıştım.

Baş parmağımı damağıma yaslanıp, kafamı yukarı doğru kaldırdıktan sonra arkamı döndüm.

“Allah seni ne etmesin Baler. Ödüm koptu. Hamile bir insana böyle yaklaşılır mı?”

“Ha! Sen hamilesin dimi?”

Gözlerimi devirdikten sonra “Yok hamile değilim ben. Önümdeki de göbek.”

“Tamam, tamam. Şaka yaptım. Boş ver şimdi. Acıktın mı?”

Kafamı yavru köpek misali salladım. Yüzüne ufak bir tebessüm yerleştiren Baler konuştu.

“Roman’ı uyandıralım. Bugün o yemek yapacakmış.”

Kocaman gülümseyerek Baler’in önünden geçtim. Pata pata yatak odalarına ilerlerken Baler arkamdan beni takip ediyordu.

“Yavaş yürü biraz. Roman kaçmıyor ya.”  

“Ama benim enerjim kaçıyor. Hem ben sizin bebeğinizi taşıyorum. Beslemeniz gerek beni.”

Baler seslice gülerken, odadan girmiş yatağın başına varmıştım. Elimle direkt Roman’ın şekilli burnunu sıkıp, hava almasını engellerken içimden üçe kadar saydım. Tam üç dediğimde Roman gözlerini açmış eliyle bileğimi tutup anında uzaklaştırmıştı beni.

Canım acımadığı halde korkudan gözlerim dolarken, ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. Hızımı alamayarak bağıra bağıra ağlamaya başladım.

Anında olduğu yerde oturur pozisyona gelen Roman, kucağına beni çekip oturtturdu. Kafamı göğsüne gömüp ağlarken yanımıza Baler gelmiş sırtımı sıvazlamaya başlamıştı.

“Bebeğim ne oldu? Canını mı acıttım?” Dedi Roman.

Kafamı kaldırıp yaş gözlerle ‘ı-ıh' dedim.

“Korkuttum mu seni?”

Kafamı tekrar göğsüne gömüp burnumu çektim. Korktuğumu anlayan Roman, saçlarıma öpücükler kondururken sakinleşmemi bekledi. Ağlamalarım iç çekişlere dönerken elleriyle kafamı tuttu ve kendisine bakmamı sağladı.

“Özür dilerim bebeğim. Amacım seni korkutmak değildi. Sadece beni uykumdan öyle uyandırınca agresif bir hareket sergiledim. Affeder misin beni?”

Kafamı elinden kurtarıp diğer tarafa döndürdüm. Trip attığımı anlayan Roman, bana tekliflerini sunmaya başlamıştı. Hepsine burun kıvıran ben, en sonunda aklıma gelenle heyecanla yerimde kıpırdanmıştım.

“Baler’in kafesi var demiştin. Onun mekanına gitmek istiyorum.”

Olumsuz tepki vereceğini anladığım Roman’a karşılık konuşmaya tekrar başladım.

“Eğer reddedersen seninle konuşmam.”

Dediğimi yapacağımı bildiği için çaresizce kabul etmişti.

Heyecanla yerimden kalkıp Baler’in elinden tuttum.

“Hadi bize yemek yap Roman~.”

-+-

“Onu ne yapacaksın?”

“Tavuğun içine katacağım. Köri sosu bu. Alerjin yok değil mi?”

“Um... Yok.”

Roman yemekle ilgilenmeye devam ederken Baler’e döndüm. Sessizce Roman’a sorduğum soruları dinlemişti.

“Baler?”

“Efendim?”

“İyi misin? Durgun gibisin biraz.”

Gözleri kısılana kadar gülümsedikten sonra “Yok, iyiyim. Sana öyle gelmiş olabilir.”

Bende istemiş gülümseyip elimle elini tuttum. Canım sıkıldığı için elini evirip çevirip dururken karnım guruldamıştı.

Roman, hiçbir şey demeden buzdolabının yanına gitmiş, içinden iki tane meyveli yoğurt çıkarmış ve birini bana diğerini Baler’e vermişti. İşine dönen Roman’la birlikte, çekmecenin yanında duran Baler bize kaşık çıkarmıştı.

Hızlıca önümdeki orman meyveli yoğurdu açmış kaşık kaşık götürmeye başlamıştım. Bana nazaran daha sakin, hatta direkt sakin, bir şekilde çilekli yoğurdunu yiyen Baler’le kendi yoğurdumu bitirmiştim. Bununla doymayan ben, Baler’in yoğurduna bakmaya başladım.

Kaşığının içindeki yemiş ve yenisi alan Baler, kaşığı bana uzattı. Ben olsam bende bana dayanamazdım tabi. Kesinlikle bu minnoş sıfata yemek verirdim.

İştahla kaşığı yalayıp yuttum. Açlığımı fark eden Baler’le beraber yemiştik yoğurdu.

-+-

Önümdeki salata, köri soslu makarna ve tavuğa bakarken midem bulanmıştı. Gerçekten yiyesim yoktu şu an.

Öylece yemekle bakışırken tuhaflığımı fark etmiş Baler sordu.

“Niye yemiyorsun?”

“Midem bulandı.”

Roman bakışlarını bize çevirmiş “Yoğurt yüzünden mi?”  

“Bilmiyorum. Bir anda canım yemek istemedi.”

“İstersen bir elini yüzünü yıka.”

“I-ıh.”

“İstersen gidebilirsin. Ancak daha sonra yemek yiyeceksin.”

“Tamam.” Diyerek sandalyeden kalktım. Odama doğru ilerlerken en son okumaya başladığım kitabı düşünüyordum. Acaba devamında ne oluyor.









 

Taşıyıcı Baba | bxbxb | Mpreg Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin