12. Bölüm

1.4K 67 3
                                    

Yazım tarihi, 1-9-12-14-17-18 Aralık 2021

---


Çok rahat bir uykunun ardından gelen hapşırma isteğiyle uyandım. Art arda  birkaç kez hapşırdıktan sonra güzel uykuma geri dönmek için yatağa uzandım. Saniyesinde bedenim gevşerken çalan kapıyla ayağa dikilmiştim.

Bugün Baler beni dudağımdan öpecekti. Uyumadan önce Roman’la konuşmuştuk.

İkisi sürekli iletişim halinde olduğundan -dolaylı yoldan bende oluyordum- Roman bu isteğimi kesinlikle söylemiştir.

Odadan hızlı yürümeye çalışarak çıktım. Kapıya gelince bekletmeden açmıştım.

Baler kapının açılmasıyla içeri girdi ve ceketini çıkarmaya başladı. O uğraşırken bende kafamı ona doğru uzatmış, dudaklarımı bükmüş, gözlerim kapalı bekliyordum. (Aklınıza How to snag an Alpha’daki ukenin, semenin kendisini öpmesini istediği yer gelebilir. Bende bunu düşünerek yazdım.)


Dudaklarımda başka bir dudak beklerken Baler’in parmaklarını hissedince gözlerimi açmıştım.

Parmakları dudağımı sıkarken kaşlarımı çatıp elinden dudağımı kurtardım.

“Ya!” dedim sitemle.

“Ne ya? Ne yapıyorsun sen?” demişti bana gülerek.

İsteğimi anlamamasının huysuzluğuyla “Öpmeni bekliyorum.”

“Neden?”

Sorusuyla daha da sinirlenirken arkamı dönüp salona ilerledim. Koltukta oturan Roman’ın kucağına oturup kollarımı ona dolamıştım. Bir elinde telefonu olan Roman boşta kalan kolunu bana sarmış şakağıma bir öpücük kondurmuştu.

O sırada giyinme işini bitirmiş Baler odaya giriş yaptı. Onu görünce kafamı diğer tarafa çevirip Roman’ın göğsüne yaslandım.

Bu halime sesli bir şekilde gülen Baler’in ayak seslerini duymuştum. Roman’ın hemen yanına oturup beni kucağına çekmişti.

Şu an Baler’in kucağında oturuyordum ve ayaklarımda Roman’ın üzerindeydi. Çekmeye niyetlendiğimde Roman, tek eliyle bacaklarımı kucağına sabitlenmişti.

Bacağımla bakışırken Baler eliyle kafamı tutmuş kendisine çevirmişti. Beyaz teniyle bakışırken dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu.

“Akşama doktor kontrolü var.” Demişti Roman telefonunu köşeye bırakırken.  

Baler yüzümü minik minik öperek severken “Saat kaçta?”

“8.”

“1 saat var yani.”

“Çok yorgunum.”

Roman bacaklarıma masaj yaparken konuştu.

“Daha yeni uyanmadın mı?”

“Olsun!”

“Roman, uğraşma minik bebekle.” Dedikten sonra beni kucağına aldı. “Hadi üstümüzü  giyinelim de çıkalım.”

Kafamı boyun boşluğuna koyarak uyuklarken hep beraber yatak odasına gittik.

Dolabımda ki kıyafetlerimi de bu odaya taşımıştım.

Odaya girdiğimizde yatağa bırakılmış ve susmam içinde saçlarımı karıştırmışlardı.

Boş boş seçtikleri giysileri izlerken Baler kendine lacivert kareli bir gömlek ve siyah pantolon seçmişti. Aynı kombinin siyah gömlekli versiyonunu da Roman ayarlanmıştı.

İkisi üstlerini giyerken bakışlarımı tavana dikmiştim. Sevgililerim bile olsa da izinsiz bakmam, ayıptı.

“Bakabilirsin.” Demişti Baler.

Konuştuğunda istemsiz zaten gözlerim önce Roman’ın karın kaslarına sonra da Baler’in şekilli, beyaz vücuduna bakmıştı.

İkisinin de üstsüz durmasından utanmıştım. Kızararak diğer tarafa bakarken üstlerini giyinmiştiler.

Taş gibi olan ikilinin yanına kilo almış yüzüm, şişmiş karnım ve kısa boyumla duruyordum.

Suratım düşerken yanaklarımı şişirdim.

Roman parmağıyla yanağıma bastırırken “Ne oldu?” dedi.

“Siz çok havalı duruyorsunuz. Birde bana bakın. Oyuncak ayıya benziyorum. Hani şu şişman olanlarından.”

İkisi birden bana gülerken Roman beni kucağına almış, bir kere tartar gibi hoplatmıştı.

“Kim diyor sana şişman diye? Şişman değilsin,  zayıfsın hatta. Sen hiç yemek yemiyor musun? Bizim bebeğimize böyle mi bakıyorsun? Annesi olarak ona iyi bakman gerek.”

“Annesi mi oluyorum ben?”

Yanağımdan şap diye öptükten sonra konuştu.

“Tabi ki annesi oluyorsun. O senin bebeğin.”

Alt dudağımı sarkıtıp yüzüne bakarken Baler araya girdi.

“Gençler bölüyorum ama geç kalacağız. Hadi Armağan üstünü giy sende.”

Siyah düz bir tayt ve ta diz kapaklarıma gelen düz, beyaz bir sweat vermişti.

İtiraz etmeden üstümü giyindim. Roman’ın sweatinin içinde kaybolmuştum.

Ellerimi önümdeki cebe soktum. Daha sonrasında hızlıca evden çıkıp araca binmiştik.

--

Doktorun yanında...(Bebek 3. Ayını geçti.)

“Bebeğin bu zamana kadar sağlıklı olarak gelmesi gerçekten şaşırılası. Normalde bazı hastalarda bebeğin düşmesi çok yaygın bir durumdur. Ayrıca buna ek olarak ilk tüp bebek tedaviniz olduğu için düşük şansı çok fazladır. (Önceki hamileliğinde embriyo sadece rahmin içine yerleştirildi.) Dediğim gibi erkek hamilelikleri de düşük fazla. Ama görünüşe bakılırsa sizin bebeğiniz gerçekten hayatta olmak için can atıyor.

Tedbiri elden bırakmamak gerekir. Saydığım sebeplerden dolayı hamileliği tehlikeli ve bebek doğana kadar bu risk geçmeyecek. Ki üçüncü ayına geçti diye her şey bitti de değil. Kendisine, beslenmesine ve egzersizlerine kesinlikle çok dikkat etmeli.”

Doktorun bahsettiği riskin korkusundan hepimiz susmuştuk.

“Doktorum, peki bir sorun çıkmazsa bebeğin cinsiyetini ne zamana öğrenebiliriz?” demişti Baler.

Bu korku dolu havayı dağıtmak istediği için söylediğine emindim.

“Uh, evet hep kötüyü düşünmemek gerekir. Kesin bir sonuç olmasa da şimdi bakmayı deneyebiliriz. Bakalım inatçı bebeğimiz kendini göstermeye niyetli mi?”

Tekrar karnımı açıp sedyeye uzandım. Gerekli işlemleri yaptıktan sonra doktor ekrana dikkatle bakmaya başladı. Onun odaklanması ile bizde iyice odaklanmıştık.

“Kız, bir kızınız olacak. Tebrik ederim.”

Kızım, bir kızım olacaktı.

Gözümün önünde kahverengi saçlı, beyaz tenli, gülümseyen küçük bir kız çocuğu belirdi. Roman’la benim karışımım gibiydi. Ama mimikleri Baler’i andırıyordu. 

Yeşil alanda koşuşturup bize sesleniyordu. Kırmızı elbisesi koşmasından dolayı uçuşuyordu. Saçındaki kurdelesi düştü diye ağlayan küçücük bir melek.

Gözümden gelen yaşla gülümsedim.

Bir elimde Roman’ın diğer elimde de Baler’in eliyle hastaneden çıkmıştık.

Aklım sürekli gördüğüm küçük kız çocuğundaydı. Ve doktorun bahsettiği kötü ihtimallerde. Bu bebeği kaybetmek istemiyordum. Umarım sağlıkla doğardı.

Sürücü koltuğuna Baler geçti. Hepimiz yerine yerleşince sürmeye başladı.

Bir süre sonra eve giden yola dönmesi gerekirken başka bir tarafa dönünce Roman “Nereye gidiyoruz?” diye sormuştu.

“Madem bir kızımız olacak, ona giysiler almamız gerek değil mi?”

Düşündüğü şeyle gülümserken olaya bende dahil oldum. “Kırmızı bir elbise alalım.”

Baler de bu fikirle gülümserken. “Babaları ve annesi, küçük prenseslerine neler neler olacak ona.”

--

Bebeğe kıyafet seçme işini tamamen bana bırakmışlardı. İkisi arkamdan benim seçtiklerimi taşıyordu.

Bir türlü istediğim kırmızı elbiseyi bulamazken mağazanın içinde dört dönüyordum.

Gözüme çarpan beyaz ayakkabıyla o tarafa yönelmiştim. Minik ayakkabıları elime alıp ikiliye döndüm.

“Nasıl?”

Baler kendini tutamayıp gözünden birkaç damla yaşı kaçırırken Roman cevaplamıştı.

“Çok güzeller de seçtiğin bu kadar kıyafet yetmez mi bebeğim?”

“I-ıh, aradığım bir şey var onu bulana kadar gitmiyoruz.”

“Ne arıyorsun da?”

“Kırmızı, kadife bir elbise.”


“E ben gördüm ondan bir tane.” Diyerek sohbete kalmıştı Baler.

Heyecanlanarak nerede olduğunu sorarken beni yönlendirmişti.

Hayalimin aynısındaki elbise karşımda duruyordu. Onu hemen elime alıp ödemeyi yapmak istediğimi söyledim. İsim bitmişti.

--+--

Saçları bukleli küçük, ilerde gördüğü ailesinin yanına gitmek için oturduğu minderden kalktı.

Günün başından beri bu ormanın ortasında ailesini bekliyordu. Bir ses diyordu ki: Daha zamanı var, onları bekle.

Küçük kız onları beklemesi gerektiğini ve bu sese güvenmesi gerektiğini biliyordu. Ama ailesini gördüğünde dayanamamış,  oturduğu yerden kalkmış ve onlara doğru yürümeye başlamıştı.

Yaptığı hatanın farkında değildi. Her adımında aralarındaki yol açılıyordu. Ama vaz geçmeyip ilerlemeye devam ediyordu. Kırmızı elbisesini çekiştirerek onlara seslendi. Fakat ailesi duymuyordu.

Küçük kız yanlarına gidince onlara trip atacağını, daha sonrasında uzun ve  güçlü babasının onu öperek gıdıklayacağını, diğer babasının saçlarını örerek onun gönlünü alacağını ve annesinin de ona trip attı diye kendisine trip atacağını ve kendinin de dayanamayarak annesine kocaman sarılarak barışacağını  hayal  ederek yürümeye devam etti.




Taşıyıcı Baba | bxbxb | Mpreg Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin