3: cardigan

596 90 17
                                    

dersin başlamasına on beş dakika kadar vardı, çoğu kişi gelmişti sınıfa. herkes gruplaşmış sürekli oynadıkları oyunu oynuyorlardı. bizi de çağırdılar ama seungminin yarasına bakacağım için kabul etmedim. seungmin surat astı ama yarası daha önemliydi.

en arkadaki sıramıza oturduğumuzda hızlıca çantamdaki kalemliği çıkardım. içinde seungminin yarasını sarmak için gerekli şeyler vardı. sürekli böyle olduğu için bu kalemliği çantamdan hiç çıkarmıyordum.

"nasıl oldu bu yara?" dediğimde yarasını bana doğru uzattı ve sessiz kaldı. yaranın üzerine süreceğim kremi çıkardım. ses vermediği için yüzüne baktım.

"bakma öyle." dedi anında.

canının yanması o kadar geriyordu ki beni, bağırıp çağırmak, abisini yaptıklarına pişman edene kadar dövmek istiyordum. sırf seungmin için sessiz kalıyordum ama canının yandığını her gördüğüm an sabrım sınırını zorluyordu.

"güzelim, kızmıyorum. kızmam ben sana bilmiyor musun? söyle hadi, nasıl oldu?"

derin bir nefes verdi, konuşacağını anladığımda biraz olsun rahatladım.

"abim mutfakta salata yapıyordu kendine, ben de su içmek içim gittiğimde yanlışlıkla çarptım ona. eli kesiliyordu az kalsın.." dedi biraz pişmanlıkla. "sonra ben vuracak sandığım için elimle yüzümü kapattım, o da aniden bana dönünde elindeki bıçak elime sürttü."

tüylerim diken diken oldu, o anı hayal edince bütün vücudum stresten kasılıyordu. ben seungmine dokunmaya kıyamazken abisinin ona verdiği zarar katil olmaya sürülüyordu beni.

bir şey söylemeden yaraya dönüm. konuşursam ne kadar sinirleneceğimi biliyordu seungmin, bu yüzden susmam onun için daha iyiydi.

iç çekip elimdeki kremin kapağını açtım, hafifçe elini tutup kremi yavaşça yarasına değdirdim. canı acımış olmalı ki refleksle elini çekti.

gözlerimin dolmasını engellemeye çalışıyordum, yüzüne baktığım an ağlayacağımı bildiğimden yüzüne bakmadım. elini tekrar tutup kremi daha yavaş bir şekilde değdirdim eline. canının acıdığını biliyordum ama sessiz kalmaya çalışıyordu.

kremi yavaşça tüm yarasına sürdüm. bir kaç kez daha ufak mırıldanmalar çıkardı. büyük boy yara bandıyla yarayı kapattım. bakışlarımı yüzüne çıkardığımda göz göze geldik, o zaten bana bakıyordu.

"neden bana haber vermiyorsun?" dedim.

"bu sabah oldu, çok heyecanlıydım aklımdan çıkmış."

sesi üzgün çıkıyordu, bu daha çok yakıyordu canımı.

tekrar derin bir nefes verdim, ortamın gerginliği onu daha çok üzüyordu.

"bir de kızmıyorum diyorsun.." diye mırıldandı bakışlarını başka bir tarafa çevirip.

yerimde doğrulup kolumu omzuna doladım ve göğsüme bastırdım sevgilimi. bunu bekliyormuş gibi hemen kollarını belime sardı.

saçlarına bir öpücük bıraktım.

"sana kızamıyorum sevgilim, sinirim sana değil."

"biliyorum." dedi sakin bir sesle. "abime kızıyorsun."

"seni üzen herkese kızıyorum."

başını göğsüme sürttü kedi gibi. kokusu o kadar güzeldi ki, sonsuza kadar onu yanımdan ayırmak istemiyordum.

başını kaldırıp çenesini omzuma yasladı, bir kaç santim yaklaşsam burunlarımız birbirine değecekti. bunu yapmam seungminin çok hoşuna gittiğinden burunlarımızı birbirine değdirip kafamı salladığımda seungmin bebek gibi bir ifadeyle güldü.

başını biraz yana eğip dudaklarımın üzerine hızlı bir öpücük kondurdu. bütün bedenimi saran heyecan sürekli gülümsetiyordu beni.

seungmin sınıftakilere baktı, hepsi elindeki telefona odaklandığı için bizi görmüyorlardı. seungmin tekrardan hızlı bir iki öpücük kondurdu dudağıma, art arda minik öpücükler vermeye bayılıyordu.

dudağımın kenarına son bir öpücük kondurduğu sırada sınıf kapısının açılmasıyla hızlıca uzaklaştı ve ayağa kalktı. bu sevimli haline gülerek ben de ayağa kalktım. sınıftaki herkes yerine geçti.

"günaydın gençler."

----

kizlar kisa bolum bi tane daha atxam simdi

VE AYRİCS BEN BU FİCİ COK SEVİUORUMsiz neden sevmiyosunuz.

fast car, seungin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin