20: wicked game

415 76 86
                                    

güneş batmak üzereyken eve geldim. annem açmıştı kapıyı, abim evde olmadığından markete gidip jeongini görmek istemiştim ama yine aptallığımı yapıp eve geri dönmüştüm.

annem kapıyı açtığında yüzünde farklı bir ifade vardı. yine bana kızacağını düşündüğümden derin bir nefes verip içeri girdim. poşetimi kenara bırakıp ceketimi çıkardığımda abimin sesini duydum.

"geldi mi o piç?" dedi merdivenlerden inerken. hep bana hakaret ederek seslendiği için garipsemedim ama ban ne kadar vurarsa vursun her seferinde korkudan bacaklarım titriyordu. tıpkı şimdiki gibi.

"geldi." dedi annem.

"ne oldu?" diye sordum anneme. iğrenir bir ifadeyle yüzüme baktı.

abim hızlıca yanıma gelip boğazıma yapıştı ve beni kapıya yasladı. boğazımı sıktığından nefes almam güçleşmişti ve deli gibi korkuyordum. bacaklarım titremeye başlamıştı.

"neler çeviriyormuşsun arkamdan, orospu çocuğu!" diye bağırıp tekme attı bacaklarıma.

acıyla inledim ama boğazımı öyle sert sıkıyordu ki, nefes alamıyorum. kalbim korkudan yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.

öğrendi, öğrendi, öğrendi. abim her şeyi öğrendi.

boğzımdaki elini indirip yüzüme hızlı bir yumruk indirdi. canım o kadar çok acıyordu ki gözlerimden bir damla yaş düştü.

"pis ibne!"

öğrendi. her şeyi öğrendi.

"erkek sevdiğini bilmiyordum, iğrenç yaratık!"

yüzüme bir kaç yumruk daha indirdi. canımın acısından hiç bir şey düşünemiyordum. başım dönüyordu, vücudum titriyordu.

elindeki telefonu bana uzatıp jeonginle benim spor salonundaki fotoğrafımızı gösterdi. bileğini tutuyordum ve ona inanılmaz yakındım.

"bu ne? bu ne piç kurusu bu ne!"

dizlerime vurunca yere düştüm. abimin vurduğu yerler sızlıyordu, beynim zonkluyor gibi hissettim. bir kaç kez daha yüzüme vurdu ama zaman durmuş gibiydi. algımı kaybetmiştim sanki, nereye vurduğunu bile kestirememiştim.

"ayrıldık.." dedim zar zor. "yemin ederim ayrılmıştık.."

"tebrik mi edeyim seni!"

karnıma tekme atınca midem bulanmaya başladı, başım dönüyordu ve vücudum sızlıyordu. abim vurulmadık tek bir yer bırakmadı bende. tepki veremiyordum. sadece canım acıyordu.

"woonho!" diye bağırdı babam.

onu bile zor duydum. her yerim acıyordu. yüzümden akan kanın sıcaklığını hissedebiliyordum.

"dur artık, abartma. öldüreceksin çocuğu!" dedi.

ilk kez babamın sesi çıktı. ilk kez beni korudu. en azından bir dakika kadar dayak yemekten kurtardı.

"görmüyor musun? oğlun bir erkekle sevgili olmuş!"

"biliyorum!" dedi. "biliyordum."

babam biliyor muydu? biliyordu ve bunca zaman kimseye bir şey söylememiş miydi?

"nasıl biliyordun?" ayağa kalktı. "söyledi mi sana!" dedi bağırarak.

"söylemedi. ben gördüm! bırak çocuğu artık." dedi.

başım o kadar çok dönüyordu ki. olan hiç bir şeyi kavrayamıyordum. abim karnıma son bir tekme attığında kusacak gibi oldum. elimi karnıma attığımda kolumdan tutup beni kaldırdı. kapıyı açtı ve dışarı fırlattı.

fast car, seungin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin