hava inanılmaz güzeldi. pazartesi günüydü, annemler dedem hastalandığı için aniden şehir dışına gitmişlerdi. abim de onlarla gidince bir iki günlüğüne evde tek kalabilme şansım vardı. bunun için tanrıya defalarca kez şükür etmiştim.
jeonginle oturduğumuz yerden biraz uzakta kalan bir sahile geldik, bugün burda vakit geçirecektik. jeongin ceketini çıkarıp çantasının üzerine attı.
"su çok güzel," dedi neşeyle.
"hayır. asla suya girmeyeceğim!" dedim aniden. denizden korkuyordum ve jeongin hep bu korkumu aşmam gerektiğini söylüyordu.
"sevgilim ben yanındayım, gel birlikte deneyelim."
"hayır ya!" diye mızmızlandım. güldü. formasının kravatını çıkarıp ceketinin üstüne attı. gömleğinin ilk iki düğmesini açtığında gözlerim büyüdü, hızlıca önüne geçtim.
"ne yapıyorsun jeongin! soyun istersen bir de."
"onun zamanı değil bebeğim."
kaşlarımı çatarak düğmelerini iliklemek için elimi gömleğine attım. bir eli belimi sardığında kalbim aniden hızını arttırdı.
"aşkım dışardayız.." diye fısıldadım. "burda kimse görmez bizi." dedi. dünyanın öbür ucunda bile olsak abimin bizi görebileceğinden korkardım.
düğmelerini ilikleyip dudaklarına saniyelik tüy gibi bir öpücük kondurdum ve geri çekildim. jeongin bir kaç saniye sessizce bana baktı, iç çekti sonra.
yanıma geldi, elimi tutarak beni denize doğru ilerletti. ayaklarım suya değdiği an geri çekildim.
"sevgilim cidden korkuyorum, yapmasam."
güldü, korktuğum için beni zorlamayacağını biliyordum. "getirdiğimiz örtüyü sereyim, bir şeyler yiyelim." dedi.
heyecanla başını salladım. o örüyü sererken ben de etraftan deniz kabukları aramaya başladım. bulduğum bir kaç taneyi gömleğimi kıvırıp oluşturduğum boşluğa koydum.
"seungmin, gel hadi!"
sevgilimin sesini duyunca vücuduma dolan heyecanla taşları gömleğimle birlikte sıkıca tutup jeonginin yanına koştum.
"aşkım bak bir sürü deniz kabuğu buldum. bunları nasıl yıkayacağız? kum olmuşlar hep."
"deniz dibimizde balım. ver bakalım bana. "
deniz kabuklarını jeongine verdim. o denize doğru ilerlerken arkasından baktım ona.
yaptığım her şeye değer veriyordu. söylediğim her anlamsız şeyi büyük bir ilgiyle dinliyordu. tüm yaralamı öpüyor göz yaşlarımı siliyordu. ailemin kanattığı tüm yaraları iyileştiriyordu. o yanımdayken hiç bir şey bana zarar veremez gibi hissediyordum.
şu an burda, onunla olmak. denizin karşısında sevgilimle piknik yapmak ve deniz kabuklarımı yıkaması. bunlar beni dünyanın en mutlu insanı yapıyordu ama içimde hep bir korku vardı.
yine abim arayacak, abim kızacak, annem hakaret edecek, babam tüm olanları sessizce izleyecekti sanki. her şeyden kaçıp jeonginin güvenli kollarına sığınmak istiyordum. sadece onunla olmak, onunla nefes almak istiyordum.
"tertemiz oldular."
jeonginin sesiyle daldığım yerden bakışlarımı ayırıp ona döndüm. bana uzattığı deniz kabuklarına baktım.
"teşekkür ederim aşkım, mükemmel birisin sen."
kabukları elime alıp örtünün kenarına bıraktım. jeongin gülümsedi ve bacaklarını uzattı. bacaklarının arasına oturup başımı göğsüne yaslamak istedim ama biri görür korkusuyla yapmadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fast car, seungin ✓
Fanfictionbulur seni sevdam, korur seni sevdam. yorulmaz her düştüğünde tutar seni.