💌
seungminseungmin
efendim💌
nasılsınseungmin
iyiyim sağol
bir şey mi diyecektin💌
rahatsız ettiysem özür dilerim
şeyi soracaktım
yazıyor..seungmin
hiç bir şeyde o kadar suçun yok ki|
sana böyle davranmaktan nefret ediyorum|💌
abin öğrendi mi diyecektimseungmin
yok
ama an meselesi💌
korkma
hyunjinle konuştum
hiç bir şey söylemeyecekseungmin
o söylemese bile hoca öğrendi
hocaların bilmemesi gerektiğini biliyorsun💌
söylemesini ben de istemedim seungmin
kılına zarar gelmesin diye kendi canımdan verecek kişiyim ben
bir anda söyledi engel olamadımseungmin
kavga etmen bile saçmalık💌
söylediklerini duymadın seungmin
öylece dursa mıydımseungmin
durmak zorundasın
çünkü artık kıskanabileceğin biri değilim💌
biliyorumseungmin
o zaman bir daha düşünmeden davranma💌
ben sana hiçbir şey yapmadım
bir an olsun seni incitmedim
kırılma diye gözlerinin içine bakarak kurdum cümlelerimi
ben seni çok sevmekten başka hiç bir şey yapmadım
böyle davranmaseungmin
sen bunu hak etmiyoesun|
söyle artık lütfen|
ben bunu hak etmiyorum de|💌
ben
yazıyor..
çevrimiçi.
neyse
iyi gecelerseungmin
iyi geceler
özür dilerim|------
----
güneş batıyordu. markette sıra vardı, ürünleri kasadan geçirip fiyatı söylüyordum. kimsenin yüzüne bile bakmıyordum.
kalbimdeki acı bir an olsun dinmiyordu. seungminsiz nasıl yaşadığımı bile hatırlamıyordum ben. onsuzluğa alışmak imkansız gibi geliyordu.
önümdeki müşteri söylediğim parayı uzattı. parayı almak için uzandığımda gördüğüm el ile hızlıca başımı kaldırdım.
seungminle göz göze gelince kalbim aniden hızlandı. abisinin ona markete gitmeyi yasakladığını söylemişti ama şimdi buradaydı. artık onu bir dakika daha fazla görmek için ne yapacağımı bile bilmiyordum. önceden sadece bir iki dakika daha yanımda kalması için sıkıca sarılır saçma sapan şeylerden bahsederdim, o da yanımda biraz daha kalmak için abisinden dayak yemeyi göze alırdı.
biz hep çok sevmiştik birbirimizi, belki de ben hep çok sevmiştim onu.
bir şey söylemedim. parayı alıp aldıklarını bir poşete koydum ve ona uzattım. tekrar önüme döndüm.
"başka müşteri yok." dedi.
"hmhm." diye mırıldandım.
"yüzüme bakmayacak mısın?"
ona baktım. gözlerinde pişmanlık vardı, anlıyordum üzgün olduğunu. ama bana da bunu yapmamalıydı. ben bir gün olsun ondan vazgeçmeyi düşünmemiştim. o yapıyordu ama, benden vazgeçiyordu. sürekli vazgeçiyordu.
onu anlamaya çalışıyordum ama benden vazgeçmesini, beni böyle bırakmasını kabullenmiyordum.
kısa bir süre gözlerime baktı, bir şey söylemeyeceğini anladığımda aklıma gelen şeyle yere eğilip kasanın altındaki kutuyu çıkardım. ona uzatınca anlamaz şekilde bana baktı.
"vitaminlerin." dedim. kutuyu alınca tekrar önüme dönüp kasayla uğraşarak konuştum. "aç karınla içme, bir işe yaramaz. içmeyi unutuyorsun kendine hatırlatıcı kur. çok fazla alma, günde bir tane."
birbirimiz olmadan bir hayat sürdürmeye, devam etmeye çalışıyorduk. o yapabilirdi belki ama ben onsuz devam edemezdim. bildiğim tek şey onsuz yaşayamayacağımdı.
"teşekkürler." diye mırıldandı.
"teşekkür edilecek bir şey yok."
kasayla uğraşıyordum ve ona bakmıyordum. seungmine bakarsam dayanamazdım, beş gün olmuştu ama o kadar çok özlemiştim ki onu. kokusu burnumda tütüyordu. şimdi her şeyi siktir edip ona sıkıca sarılmamak için kendimde savaşıyordum.
bir şey söylemeden orda durmaya devam etti. o konuşmayınca ben konuştum. "abinin markete gelmeni yasaklandığını söylemiştin."
"evde değil." dedi.
cevap vermedim. böyle durması bana sadece umut veriyordu. beni hâlâ sevdiğinden başka bir şey düşündürmüyordu.
başka bir müşteri geldiğinde onun ürünlerini aldım.
"görüşürüz." dedi seungmin, masum bir sesle.
"görüşürüz."
---
bu sefer kisa bolum sonraki bolum patlama var (saka
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fast car, seungin ✓
Fanfictionbulur seni sevdam, korur seni sevdam. yorulmaz her düştüğünde tutar seni.