saatin kaç olduğunu bilmiyordum ama tahminen on suları olmalıydı. seungmin mışıl mışıl uyuyordu. öyle güzel görünüyordu ki uyurken, günlerce sıkılmadan onu izleyebilirdim.
o karşımda böyle savunmasızca uyurken iç çekmekten başka bir şey yapamıyordum. ona sahip olduğum için ne kadar şanslı olduğumu düşünüyorum. onu sevdiğim için tanrıya şükür ediyorum.
kolunun yarısında duran ve omuzlarını açıkta bırakan örtüyü, onu uyandırmamaya dikkat ederek omuzlarına kadar çektim.
uyanana kadar sessizce izledim onu. tahmini yirmi dakika kadar sonra gözleri aralandı. her uyandığında yaptığı gibi hafifçe alt dudağını büzüp yanında olup olmadığımı kontrol etti.
yanında olduğumu fark edince yavaşça göğsüme sokuldu."günaydın bebeğim.."
sessizce mırıldandığında güldüm istemsizce. saçlarına bir öpücük kondurup tekrar üzerini iyice örttüm.
kısa bir süre orda durduktan sonra başını kaldırdı. o kadar tatlı görünüyordu ki, sanki dün gece başka bir seungmin vardı yanımda.
"saat kaç?" dedi uykulu sesiyle.
"bakayım," diyerek komidindeki telefonumdan saate baktım. tahmin ettiğim gibi on sularıydı. "on buçuk."
"okula gitmedik."
başını tekrar göğsüme gömdü. "bu hâlde okula gidebileceğini sanmıyorum zaten sevgilim."
çıplak göğsümden hafifçe ittirip güldü, "aptal.."
tekrar göğsüme gömüldü. kollarını bana sardığında omuzlarına bir öpücük kondurdum. kısa bir süre sonra aklıma gelen şeyle "seungmin." dedim.
"hm." dedi başı hâlâ göğsümdeyken.
"doğum günün yaklaşıyor."
seungmin doğum günlerinden nefret ederdi. gerçekten nefret ediyordu. geçen sene doğum gününde ortada hiç bir şey olmamasına rağmen deli gibi ağladığını hatırlıyordum. doğum gününde kötü bir şey yaşamamıştı ama sevmiyordu işte. kötü hissediyordu. yine de onun doğumu benim hayatımın en değerli günüydü.
"hiç bir şey istemiyorum." dedi.
"on sekiz olacaksın ama. en önemli yaşın."
"en önemli yaşım on yedi. seninle tanıştım, başka hiç bir şey istemiyorum."
gülümseyerek saçlarına bir öpücük bıraktım. kısa bir süre sonra seungmin başını göğsümden ayırdı. dudaklarımın üzerine ufak bir öpücük bırakıp yerinde doğruldu.
"kalk duş alalım."
"birlikte." dediğimde güldü, "rüyanda görürsün. ben çıkana kadar şu örtüyü değiştir." yanağıma da bir öpücük bırakıp yataktan çıkmak için hareketlendi ama ayağa kalkacağı sırada bir inlemeyle geri oturdu.
"ah!"
"noldu?" dedim. endişeyle yanına gittim. bacaklarını mı acıtmıştım yoksa?
"aptal mısın jeongin?" dedi.
"bacakların mı?"
gülerek saçlarını geriye attı. "bu kadar unutkan olduğunu bilmiyordum." dediğinde aniden gelen farkındalıkla dudaklarımdan bir mırıltı çıktı.
"öyle desene ya.." dedim gülerek. "sen böyle duş alamazsın, gel birlikte yapalım."
"işini yap." dedi ve ayağa kalktı. yerimden hızlıca kalkıp kollarımı bacağına ve beline dolayıp kucakladım onu. bir an dengesi şaşmış olmalı ki hemen kollarını boynuma doladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fast car, seungin ✓
Fanfictionbulur seni sevdam, korur seni sevdam. yorulmaz her düştüğünde tutar seni.