kolumda hissettim acıyla zar zor gözlerimi araladım. seungmin başını göğsüme yaslamıştı ve kolumu deli gibi sıkıyordu. saçlarındaki ıslaklıktan terlediği anlaşılıyordu.
saatin kaç olduğunu bilmiyordum ama gece yarısı olduğuna emindim. seungminin kabus gördüğü belliydi. yerimde hafifçe doğrulup seungminin saçlarını geriye doğru taradım. tırnakları kolumu acıtsa da o an bunu umursamadım.
"seungmin.." dedim onu uyandırmak adına. hafifçe sarstım ama uyanmadı. "seungmin."
bir kaç kez onu sarsıp uyanması için seslendim. endişelenmeye başladığım sırada seungmin hızlıca gözlerini açtı.
gözlerini açmasıyla kolumdaki elini serbest bıraktı. gözlerim istemsiz oraya gitti, hafifçe kanıyordu ama önemli değildi. seungminin alnından terler akıyordu.
"kabus gördün," dedim.
yerinde doğruldu, saçlarını geriye attı. yüzünde korku dolu bir ifade vardı. kabus gördüğünü kavramaya çalışıyor gibiydi.
"kabus.." diye mırıldandı. gözlerini bana çevirdi, endişeyle bakıyordum ona. kim bilir ne kadar çok korkmuştu.
"sakin ol."
elini tuttum, elimi sıkıca kavradı. camı açmak için kolunu uzattı ama ona izin vermedim. "terlemişsin, hasta olursun." dedim ve kolunu tuttum.
"hava almam lazım."
"sevgilim gece soğuğu vurur, terlisin ayrıca. hasta olma, daha yeni yeni iyileşiyorsun."
oflayarak başını arkaya attı. bir kaç saniye sessizce durduktan sonra yerinden kalkıp banyoya girdi. iki dakika kadar sessizce onu bekledim.
ailesi ile ilgili bir şey gördüğüne emindim, başka hiç bir şey onu bu kadar kötü bir hâle getirmezdi.
kapının açılma sesini duyunca hemen gözlerimi oraya çevirdim. yanıma gelip yatağa oturdu. yüzünü inceleyince ağladığı belli oluyordu. o ne kadar gizlese de ben hep onun ağladığını anlıyordum.
"yanımda ağlayabilirsin." dedim sadece. yanımda ağlayabilirdi, göğsümde ağlayabilirdi, kollarımda ağlayabilirdi. bir şekilde rahat hissetmesi için her şeyi yapardım. tuvalette ağlamasını istemezdim, benim yanımda güvende hissetsin istiyordum. "seni hep dinleyeceğimi biliyorsun."
"biliyorum." dedi. "yüzümü yıkayacaktım birden ağlamaya başladım."
yanına biraz daha yaklaşıp elini tuttum. "konuşmak ister misin?"
başını göğsüme yasladı. kolumu omzuna sarıp elimle saçlarını okşadım.
"olanları artık düşünmek istemiyorum." saçlarına bir öpücük bırakıp devam etmesini bekledim. "kapının önüne atıldığım an aklımdan hiç çıkmıyor."
sesi titriyordu, ağlıyordu. kalbimde hissettiğim sızıyla gözlerimi kapattım ve derin bir nefes verdim.
"sen olmasaydın şimdi çoktan bir yerlerde ölmüştüm." dedi. "deme öyle şeyler." dedim aniden. bunu düşünmek, aklıma getirmek bile istemiyordum.
"rüyamda bile kurtardın beni." dedi hafifçe gülerek. kollarını belime sardığında gülümsedim. öyle çok şey hissettiriyordu ki bana. öyle güzel şeyler hissettiriyordu ki. "seni çok seviyorum."
kalbim yine arttırdı hızını. gülerek saçına bir öpücük daha bıraktım. "ben de seni çok seviyorum güzel sevgilim.."
başını kaldırıp bana baktı, "uzanalım mı?" dedi masum bir ifadeyle. alnına da bir öpücük verdim ve yaşlarını sildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fast car, seungin ✓
Fanfictionbulur seni sevdam, korur seni sevdam. yorulmaz her düştüğünde tutar seni.