10- Gizli Konsey

31 12 15
                                    

Bölümlerin yapay zekayla oluşturulan videosu için profilde yer alan linke tıklayınız...


12 Ocak 2820

Yeni ay evresinde Fırtına Tepesi'nde büyük bir uğultu başlıyor Linbro uğultunun şiddetini daha da artırıyordu. Hava büyücüleri için rüzgârın uğultusu ninniden farksızdı, onlara ruhlarını dinlendiren fısıltı gibi geliyordu. Sıradan biri içinse kulakları patlatacak cinsten bir ses demekti. Siyah cübbelere bürünen büyücüler Fırtına Konağı'nın dört bir yanından göğe yükselerek, mutlak karanlığı kendilerine siper etti. Gizli Konsey her yeni ay evresini toplanma tarihi olarak belirlemişti. Yaşanan gelişmeler konuşuluyor bir sonraki ayın planları yapılıyordu. Eğer şanslıysalar efendinin günlüğün birkaç sayfasını deşifre edebiliyorlardı.

Yüce Üstat Linbro konsey üyelerinin etraflarına kuvvetli bir rüzgâr duvarı ördü. Çemberlerin içindeki çemberler. Konsey uzun bir süredir izlenildiğinin farkındaydı. Dikkatsiz davrandıkları zamanlarda birkaç acı tecrübe edinmişlerdi. Ne zaman büyük bir organizasyona kalksalar hep hüsrana uğruyorlardı. Bir gece de boşaltılan eski harabeler, izleri silinen büyüler, yerleri değişen geçitler. Bir şey onların bir adım ötesinde hareket ediyordu. O yüzden bu oyunu tertip etmişlerdi. Toplandıklarında cisimsiz güç harekete geçene kadar önemli konular konuşuluyordu. Cisimsiz güç ortaya çıktığında küçük oyunlarına başlıyor, eksik hatalı bilgileri birbirlerine aktarıyorlardı. Cisimsizin ortaya çıkışını Linbro ördüğü rüzgâr duvarı sayesinde fark ediyordu. Gizli Konsey peşlerinde olanın ne olduğunu bilemese de atlatmanın yolunu bulmuştu. Bu kadar yüksekte her şeyden uzakta en ufak kıpırtı, güç zerresi hissediliyordu.

"Ekim 2722

Büyük uğultudan önce yaratılan, yeni kapılara ulaşmak için kullanıldı. Susuz çöllerin derinlerinde nem bulundu. Çok tehlikeli ve eşsiz bir tecrübe ne yazık ki aradığım değil. Rüzgâra ulaşmak için temkinli hareket etmek ve sadece bilgeliğin peşinde olmak gerekir. Bulmak için rüzgârı takip etmeli.

Cisimsiz ziyaretlerini sıklaştırdı. Göz önünden kaybolmam onu huzursuz ediyor. Günlüğümü ortaya bırakıp bazı sayfaların kayboluşunu izleyeceğim. Bu sayede onu bir süre uzaklaştırabilirim."

Günlüğün açık olan sayfasına büyücüler hızla göz gezdirdi. Metni kısa süre içerisinde zihinlerine kazıdılar. Günlük kapandı gökyüzüne doğru yükseldi. Bir an sonra gözden kayboldu.

"Efendinin bulduğunu bizde bulmalı mıyız? Yer çok açık," dedi Darenh. Gür, siyah saçları ve koyu mavi gözleri vardı.

"Eğer orada olsaydı efendi bunu işaret ederdi. O bir ilim görmediyse bizim de peşine düşmemize gerek yok," dedi Linbro. Rüzgâr git gide şiddetini artırıyordu. Gökyüzü zifiri karanlıktı.

"Efendi ekim rüzgârlarını takip etmemizi istiyor. Bu kuzey ve batı demek, ben kuzeye çıkar ve izleri ararım," dedi Üstat Melar. Yüce Üstadın aksine bu izin peşinde gitmeyi istiyordu. Uzun temiz bir yüze sahipti. Açık yeşil gözleri çok dikkatliydi. Satır aralarını gözden kaçırmıyordu.

"Bende batıya giderim lakin ekimin son rüzgârları olduğuna mutabık mıyız? İlk rüzgârları ise bu kuzey ve güney demektir," dedi Üstat Hadran.

"Efendinin işaretlerini anlamak, sözlerine mana vermek zor. Güney de denenmeli. Ekim rüzgârlarına daha çok var. Belki de ben güneye gitmeliyim?" dedi Bartmon. Bir şekilde bahsedilen kapıya ulaşmak için can atıyordu.

"Bizden sonra gelecek Başbüyücü göğün ışığını taşıyacak. Hanımın eseri onun yolunu aydınlatacak."

Evet, o benim!

The Lost CrownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin