34 - Yağmur

1.9K 128 33
                                    

2 Sene Sonra

"Çıktım ben abi."

"Kaç tabii kaç. Zafer kim ki? Sürünsün burada. Hiç deme 'Abi bugün kalayım bari fotoğrafları falan düzenleriz.' diye. Aman diyim. Söyleyeceksen de önce alıştır. Mazallah şoktan falan ölmeyeyim sonra."

"Demem abim korkma."

Arkamdan 'şerefsiz' diyerek kalem atan adamdan son saniye kaçarak kurtuldum. Gülerek iyi geceler diledikten sonra kapıyı çekip çıktım. Merdivenlerden inerken yüzümde hala hoş bir gülümseme vardı.

Zafer abiyle buraya geldiğimde tanışmıştım. Kendisi fotoğrafçıydı ve görsel sanatlar mezunu olduğumu duyunca iş isteyip istemediğimi sormuştu. İşim getir görürden ötesi olmasa da Zafer abi 'İşin basiti zoru olmaz.' diyerek paramı falzasıyla veriyordu.

Merdivenleri bitirdiğimde dış kapıyı çekip stüdyomuzu da içerisine alan binadan çıktım. Ellerimi cebime atarak serin havayı ciğerlerime doldurdum. Bu memleketin kokusunu bile bir ayrı seviyordum.

Stüdyodan yaklaşık 10 dakikalık uzaklıktan olan evime doğru yürümeye başlamışken hafif atıştıran yağmuru hissetmiş, gülümsememi büyütmüştüm. Yağmur damlalarımı kendime benzetirdim. Bir defa toprağa düştükten sonra göğe dönmeyi düşünmeyen yağmur damlalarına...

Gözlerimi kapatıp adımlarımı yavaşlattığımda tamamen rahatlama hissiyle sarmalanmıştım. İçim bir hoş olurken hafifçe iç çekerek yoluma devam ettim.

Kiralık olarak oturduğum evi yakın bir zamanda satın almayı planlıyordum. Fazlasıyla hoş ve minimal olan dairemin en güzel yanı hemen yanıbaşında göl manzarası olmasıydı. Baktıkça içimi açıyor, ilham getiriyordu.

Yağmur damlaları hızlanmaya başladığında cebimdeki kulaklığı ve telefonu çıkartıp ilerlemeye devam etmiştim. Kulaklığı kulağıma takıp sevdiğim bir parçayı açtıktan sonra büsbütün huzura bürünmüştüm. Telefonu tekrar cebime attım.

Adımlarım iyiden iyiye yavaşlarken eve gitmek yerine biraz daha dolanmaya karar vermiştim. Şiddetini saniyeler geçtikçe arttıran yağmurun bilincinde hasta olmayı göze alarak adımlarımı ana caddeye çevirdim.

Ellerim tekrar montumun cebini bulurken şarkıya kısık bir tonda eşlik etmeye başladım. Yanımdan hızlı hızlı koşuşturarak geçip giden insanlara bakarken gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Bize bağışlanan en büyük nimet olan yağmurdan kaçmayı akıl kârı bulmuyordum. Umursamamaya çalışarak yoluma devam ettim.

Ana caddeye geldiğimde ayağımdaki sporlara aldırış etmeden yeni yeni birikmeye başlamış birikintilere basa basa ilerlemeye başladım. Dışarıdan bakan bir göz için fazla çocuksu duran bu eylemi yadırganma korkusu olmadan yapıyordum.

Sulara gire çıka meydana ulaştığımda gülümseyerek başımı kaldırıp hemen karşımdaki Atatürk büstüne selam durmuştum. Heykel dile gelip rahat diyene oradan ayrılmak istemesem de uzun süre kalmamın yataklara düşürecek hastalığa davetiye çıkartacağını bilerek oradan ayrıldım. Bu esnada yağmurun hafiflemeye başladığını fark ettim.

Biraz daha ilerlediğimde meydan bahçesinde gördüğüm çiftle ellerim tekrar cebimi buldu. Olduğum yerde durup onları izlemeye başladığımda içimin ısındığını hissetmiştim.

Kız oğlanın ellerinin sıkı sıkıya kavramış, oğlan ona güven vermek istercesine ellerini okşarken yağmur altında birlikte dönüyorlardı. Kızın üstündeki yağmurluğun kemeri hafif çözülüp yere değdiğinde bile durmayan dönüşleri, kulaklığım olmasına rağmen duyabildiğim kahkahalarıyla şenlenmişti. Bu manzara fazlasıyla hoşuma giderken daha fazla seyretmenin iyi olmayacağını düşünüp tekrar evime dönmek için adımlarımı çevirmiştim.

KARIMIN SEVİŞTİĞİ ADAM - GAY (YARI TEXTİNG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin