merhaba medya gözüküyor mudanilo
alicanaynada oluşan buharı elimle sildiğimde şampuanın gözüme kaçması sebebiyle kızaran gözlerimle karşılaşıyorum. aldırmıyor elimdeki havluyla saçlarımı kurutarak odama geçiyorum. altıma evimin sıcak olması sebebiyle bir şort giyiniyorum. üstüme ise geçen alican'a vermiş olduğum ve hâlâ geri vermediği beyaz tişörtümün aynısından geçiyorum.
elimdeki havluyu boynuma atıp güzel bir kahve yapmak adına mutfağıma geçiyorum. tezgahın üstündeki kutudan aldığım kapsülü makinesine yerleştirdikten sonra sırtımı tezgaha yaslayıp duşun verdiği mayışmayla gözlerimi kapatıyorum.
uykum var ama uyumak istemiyorum. hayır yapacak bir işim yok, sadece uyuyasım da yok. belki bir film izlemek istiyorum, ya da bir kitap okumak. muhtemelen ikisini de yapmaya üşenip telefonumla takılacağım ama uyumak istemiyorum işte.
ben ne yapacağımı düşünürken kapım kendinden emin olunmayarak çalınıyor. öyle ki yanlış duyup duymadığımı anlamak için biraz beklemek zorunda kalıyorum. ikinci çalınışında biraz daha sert olunca açmak için kapıya adımlıyorum.
havluyla saçımı ovalayarak kapıyı açıyorum. hareket eden elim karşımdaki bedeni görünce duruyor. pek beklediğim bir beden değil çünkü. özellikle bu saatlerde. şaşkınlığım yerini telaşa bırakıyor. zira bu saatte evime gelmesini kötü bir şey olmasına bağlıyorum.
"alican bir şey mi oldu? iyi misin?"
yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade oluşuyor. sanırım telaşlanmamı beklemiyor kendisi.
"bir şey olmadı, sadece bugün için teşekkür etmek istedim."
dışardan vuran rüzgar içimi titretirken karşımdaki çocuğun kızarmış burnunu görüyorum. ardından aynı şekildeki ellerini. hemen arka tarafına baktığımda motorunun orada olduğunu fark ediyorum. kış aylarına girmemize aldırmayıp bu soğukta buraya motorla geldiği için sinirlenecek gibi oluyorum. fakat karşımdaki mahcup görüntüsü buna izin vermiyor.
"bunu mesaj atarak da söyleyebilirdin ali, bu soğukta buraya gelmene gerek yoktu. kaskını niye takmıyorsun hem yüzün soğuktan kıpkırmızı olmuş. gel içeri."
elleriyle yüzünü yoklayıp onun için açtığım alandan usulca içeri giriyor. kapıyı kapatıyorum. evimi bilmediği için girdiği koridorda beni bekliyor.
"kaskım sıkıyordu biraz başımı. değiştireceğim de unutuyorum sürekli. bir de sadece teşekkür etmek için gelmedim."
üstünden çıkartmasını istediğim montunu vestiyere asarken boynumdaki yarı ıslak havluyu da oraya bırakıyorum. mutfağa geri gidiyorum sonra. beni takip ediyor.
son damlalarını, koymuş olduğum kupaya döken kahve makinesinden kahveyi alıp arkamda dikilen bedene veriyorum. ardından yenisini makineye yerleştirip kendim için bir kahve daha yapıyorum. yeniden tezgaha yaslandığımda o da beni taklit ediyor.
"ee nedir diğer konu?"
elindeki kahve hâlâ içilebilecek sıcaklığa ulaşmadığından olsa gerek tezgahın üzerine koyuyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
debolezza
Fanfictiondanilo, bu yeni alican'dan pek memnun değildi. bu hikayede geçen kişi ve olaylar gerçek değildir. tamamen hayal ürünüdür.