on altı

1K 75 80
                                    



merhaba, bölüm alican'dan

alican
danilo


dudaklarımın üzerindeki dudakların sahibi, ben onu öperken şaşırmakla meşgul. benden böyle bir şey beklemiyor. haksız değil. ben de beklemiyorum zaten.

öpmekten kastım dudaklarımı onunkilere bastırmak. fazlasına cesaretim yok. oysa o, o gün daha fazlasını yapmıştı. ben yapamıyorum. hiçbir zaman onun kadar cesur olamıyorum.

bir defa cesur oluyorum aslında. onda da sarhoşum. ne yaptığımı biliyorum ama ayık olsam yapamazdım diye düşünüyorum. gerçi pek bir şey yapamıyorum o gün de. karşımdaki beden izin vermiyor çünkü. sonrasında ise hiç konusunu açmıyor. belki açsa bilinçli yaptığımı söyleyeceğim ama açmıyor işte.

sonunda şaşkınlığından kurtuluyor karşımdaki. boynumu daha sıkı tutup gözlerini kapatıyor. bundan cesaret alarak hafifçe ağzımı aralıyorum. sonra öyle güzel öpüyor ki beni, dünyaya onun beni öpmesi için gönderildim sanıyorum.

hissettiğim farkındalıkla ona karşılık vermeye çalışan dudaklarım titriyor. fark ediyor bunu. usulca ayrılıyor dudaklarımdan. o sırada yüzümde bir ıslaklık hissediyorum. boynumdaki elini yüzüme çıkarıyor. gözlerimin altındaki ıslaklığı silene kadar ağladığımı fark etmiyorum bile.

"sanırım bulandı miden."

hayır italyan. bulanmadı. bulanmadığı için ağlıyorum zaten. kendimi bunca yıl tanımayışıma ağlıyorum. fark ettiğim yeni kendime nasıl alışacağımı düşündüğüm için ağlıyorum.

kafamı iki yana salladığımda bir hıçkırık kaçıyor ağzımdan. daha kuvvetli ağlıyorum şimdi. en son ne zaman bu kadar ağladım hatırlamıyorum. muhtemelen dünyaya gözlerimi ilk açtığımda ciğerlerime dolan oksijenin acısıyla ağladığımı düşünüyorum. ya da çocukken dizlerimi kanattığımda.

ellerim yakasını bırakıp yüzüme çıkıyor. ağladığım için utanıyorum. ağlama sebebimden daha çok. hıçkırıklarım arasından endişeli sesini duyuyorum.

"alican ne oldu?"

elleri önce ellerimi buluyor. biraz benimle konuşmaya çalışsa da benden cevap alamayınca vazgeçiyor. omuzlarımdan geçirdiği elleriyle göğsüne bastırıyor bedenimi. sıkıca sarılıyor bana. bir eli saçıma çıkıp tutamları arasında geziyor. diğeri ise sırtımda.

orada o şekilde ne kadar ağladığımı bilmiyorum. bundan sonra ne olacağını düşünüp ağlıyorum. annemi düşünüp ağlıyorum. babamı düşünüp ağlıyorum. arkadaşlarımı, tanıdığım herkesi düşünüyorum. ben tüm bunları düşünürken sesini çıkartmıyor. öylece bana sarılmaya devam ediyor karşımdaki.

ellerimi yüzümden çektiğimde okşadığı saçlarımın arasına bir öpücük kondurup geri çekiliyor. ben hâlâ yüzüne bakamazken gözyaşlarımla ıslanmış olan elimi hiçbir iğrenme belirtisi göstermeden tutup banyoya götürüyor beni.

açtığı suyla yüzümü nazikçe yıkarken ben de ellerimi yıkıyorum. dolaptan aldığı havluyla kuruluyor yüzümü. yarı ıslak havluyu kenara bıraktıktan sonra alnımdan öpüyor bu kez. ben ona hiçbir şey söylemiyorum ama o her şeyi biliyor sanki. ne düşündüğümü, ne hissettiğimi. her şeyi anlıyor bakışlarımla. gözlerinde görüyorum bunu.

debolezzaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin