🖤K.3 İstanbul'dan Mardin'e 🖤

464 44 6
                                    

" Umaay! Seni bulup öldüreceem!
Sen artık ölüsüünn! "

*****
Aradan saatler geçmiş o kadar yorgun, o kadar bitkindim ki ölmek üzere hissediyordum. Elim ayağım tutmaz olmuş yürüyecek halim kalmamıştı otobüsün merdivenlerini dün geceyi düşünerek inerken.

Hıdır'ın meyhanesini savaş yerine çevirmiş, polisler gelirken elimdeki giysi çantasını bile unutup sadece kol çantam ve bir silahla kaçmış, yol üstünde elimdeki silahı yoldaki logara atıp kurtulmuştum.

Ardından gördüğüm ilk taksiye binip havaalanına gitmiştim. Çünkü gece gece meyhane de kızılca kıyamet kopmuş daha fazla duramazdım İstanbul'da. Hıdır polisten kaçabildiyse çoktan peşime düşmüş olmalıydı. O yüzden hemen ayrılmalıydım o şehirden.

Havaalanına gelen yol boyunca düşünüp planda küçük bir değişiklik yaparak önce Ankara'ya sonra Mardin'e gitmeye karar vermiştim. Hıdır'ın veya adamlarının beni bulmasını istemiyordum çünkü. İzimi kaybettirmeye çalışacaktım yani.

Sabahın ilk uçuşuna bilet almış sonrada Hıdır ve adamlarına yakalanmamak için uyumayıp köşe bucak saklanarak etmiştim sabahı.

Uçağın kalkış saati gelir gelmez de hemen uçağa binip bir oh çekmiştim. Lakin yine de huzursuzdum. Sanki adım adım arkamda beni izliyorlar gibime geliyordu.

Bir küsür saat uyuyarak geçirdiğim zaman sonunda sabah saatlerinde Ankara'ya inmiş bir taksi tutup Aşti'ye gitmek istediğimi söylemiştim. Otobüs terminaline gelir gelmez de Mardin'e bir bilet almış kalkış saatini beklerkende yine gözlerim etrafımda dikkat kesilerek bir şeyler atıştırmıştım.

Yoksa kaçmak için harcadığım güç ve adrenalin yüzünde tükenenen gücüm yüzünden birşeyler yemezsem açlıktan ölecektim.

Perona giren boş otobüsü görür görmez anında kendimi otobüse atmış bir oh çekmiştim. Gözlerim kapanıyor uyumak istiyordum ama Hıdır yada adamlarını görme korkusundan uyuyamıyordumki. Resmen paranoyak olmuştum.

Nihayet kalan yolcularda binince otobüs hareket etmiş Terminalden usul usul çıkmıştı otobüs. Ve benim son gücüm de bitmiş uykusuzluktan kıvranan gözlerime istemeye istemeye izin vermek zorunda kalmıştım.

Yol boyunca cama dayalı yüzümün tenine bir sıcak güneş, bir serin hava dalgası misafir olmuş, bazen şoförün açtığı türküleri bazen slow bir müziği uyku arası dinlerken buluyordum kendimi.

Bir ara zar zor uyanmış bir çay ve hazır kek ile bir öğün yemiş, bir sonra ki öğünü mola saatinden bir simit ve çay ile geçiştirmiştim. Çünkü param az idareli kullanmak zorundaydım. Mardin'e ulaştığımda sokakta kalmamak için para gerekiyordu. Bu yüzden dikkatli oluyordum.

Akşam karanlığı çökerken tedirgin uykularla uyu uyan, sonunda sızıp kalmış, arada gördüğüm kabuslarla yerimde sıçrayarak uyanmış, bir süre yine uyuyamamıştım.

Yorgunluk, açlık, uykusuzluk, stres, korku! Zihnim karışmaya bedenim yorulmaya başlamış her an bir yerde düşüp kalacak gibi hissederken kollarımı kendime sararak,

Dayan..! Demiştim.
Dayan Umay!
Az kaldı.
Bu yol bir bitsin yeni bir şehir yeni bir başlangıç ve güzel bir hayat seni bekliyor.

*****

Ve nihayet bitmişti işte yol. Az önce Mardin'e gelmiştim. Gece olmasına rağmen sıcaktı. Elimde çanta muavine yaklaştım.

" Şehir merkezine taksi yada servis varmı? "

" Var abla.
Yolcu çıkış kapısının hemen sağında."

" Sağolun."

Diyerek yorgun adımlarla yürümeye devam ettim. Servise binip merkeze gelince şoföre kalacak bir pansiyon falan varmı diye sorarım hesabı yaparken aklıma gelen şeyle durdum.

KAÇAK ( GÜNCEL )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin