🖤K.11 Hayat devam ediyor🖤

467 43 17
                                    


Selaaammm canlarım.

Kaçak hikâyemizin devam bölümlerinden ilk bölümü geldi.
Hatalarım varsa affola.
Keyifli okumalar dilerim.

GEÇMİŞİ BİR HATIRLAYALIM.

Nihayet hava alanına geldik. Araçtan inip içeriye girerken valizimi Mahir getiriyordu. Yolculuk için gereken işlemlerimi bizzat Şahin ağa yaptı.

Her şey hazır, anonsu bekliyorduk.
Bu şekilde Mardin macerasının sonuna gelmiştim işte. Garip bir hafta geçirmiş anılarımın arasında yerini almıştı bu şehirde.

Cebimdeki kimliğimi alıp elimdeki çantayı açtım. Niyetim kimliğimi cüzdanımın içine koymaktı. Ama eski cüzdanımın yerinde yeni ve deri bir cüzdan vardı. Çıkarıp açtım. Tomarla parayı görünce,

" Dicle cüzdanı bırakmış."

Dedim. Malûm benim bu kadar param yoktu.

" O senin." Dedi Şahin.

" Ne? "

" Bir süre paraya ihtiyacın olacak. O yüzden itiraz etme." Diyip elimden alarak çantaya koydu.

Ardından cebinden bir telefon çıkardı. Yeni, son model bir telefon. Bana uzattı. Bir telefona bir yüzüne baktım.

" Dalga geçiyor olmalısın.
Para, telefon... Ölecek miyim yoksa?
Neden bu kadar güzellik. "

Yüzüme bakarken elimi eline alıp avucuma bıraktı telefonu.

" Bir ihtiyacın olursa aramaktan çekinme."

Dediği sırada anonsu duyduk. Uçak kalkış saati gelmiş yolcuların binmesi gerekiyordu. Ellerini ceplerine sokarak yüzüme baktı yeniden. Onu hep bu hâliyle hatırlayacaktım sanırım.

Çenesiyle git işareti yaptı. Öyle el sıkışma teşekkür yada sarılma olmayacaktı tabiki. Sadece,

" Teşekkür ederim."

Dedim ve arkamı dönüp yürüdüm. Ama içimde bir şey kaldı. Taş gibi ağır bir şey. Sol yanımda bir şey. Durdum. Geriye dönüp bir kez daha bakmak görmek istedim. Ama yapamadım. Dönersem kalmak isterim diye korktum galiba. O yüzden önüme döndüm ve adımlarımı hızlandırdım.

Elveda Şahin ağa.
Elveda Mardin...

*****

Akşamlar geceye, geceler sabaha, sabahlar yeni günlere yol alırken insan sadece yürür. Kalem, yazanın elinde kader de ne varsa o çıkar önüne.

Şahin Gümüşdoğan ve Umay Akseki.

Bir birinden zıt birbirinden farklı iki insan iki karakter...

Zalim ağa ile vedalaştıktan sonra uçağa binip kendime ait koltuğa geçerek oturdum. Bindiğim uçak buradan havalanacak ve Antalya'ya gidecekti. Peki ben...
Ben neden gidiyordum?

Antalya'ya hiç gitmemiş, hiç kimseyi tanımıyordum. Hızlıca düşündüm. Antalya ya gitmek yerine Ankara'ya gitmeye karar verdim. En azından az çok bildiğim bir şehirdi. Anidrn verdiğim kararla hemen oturduğum yerden kalkıp hostese yanına gelerek inmek istediğimi söyledim. Kadın gözleri gözlerimde sözlerime şaşırsada el mecbur,

" Nasıl isterseniz."

Diyerek inmeme yardımcı oldu. Neyseki henüz binmemiş yolcuları bekliyorduk da, fikir değiştirmem başka yolcuları etkilememişti. Uçaktan inip zar zor valizimi geri aldıktan sonra uçak yerden havalanırken ben de içeriye döndüm.

İlk işim yarın sabah kalkacak olan ilk Ankara uçağına bir bilet almak oldu. Bir elimde bilet bir elimde valiz bekleme salonundaki koltuklardan birine geçip oturdum. Bileti çantama koyarak tekerlekli valizimi önüme çekip ayaklarımı üzerine kaldırarak uzattım. Geriye yaslanıp kollarımı çantamın üzerinde birbirine sararak düşünmeye başladım.

KAÇAK ( GÜNCEL )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin