Jeon jungkookTaehyung ile birlikte arabaya binip Onun evine gelmiştik. Neden burdaydık hiç bir bilgim yoktu.
Kötü şeyler mi oldu? Anlayamıyorum. Taehyung sinirli bir şekilde merdivenden çıktı. Bu da hep sinirli ya. Hiç güldüğünü görmedim. Yani bizim yanımız, hariç hiç bir yerde gülmüyordu.
Taehyung ve ben içeriye girmiştik. Taehyung'un annesi koltukta gelişi güzel oturmuştu. Ellinde gazetesi ve kahvesiyle keyif yapıyordu hanımefendi.
Neden elinde gazete vardı ki? Bu dünyada yaşlılar hariç gazete okuyan kaldı mı merak ediyorum doğrusu.
Taehyung'un annesi bizi fark edince hemen ayağa kalktı. Koşar adımlarla yanımıza gelip Taehyung'un karşısında durdu.
"Ne işin var burda? Daha doğrusu bununla ne işin var?"
"Neden böyle yapıyorsun?"
"Ne yapıyorum?"
Taehyung acır bir şekilde güldü.
"Ciddi misin sen ya!! Birde utanmadan karşımda bilmemezlikten geliyorsun! Anne, bu kadar düşmüş olamazsın."
"Benimle düzgün konuş Kim Taehyung."
Ağzının içinde gevelediği bu söz benim bütün tüylerimi diken diken etmişti. Belki ilginç gelebilir ama ben bu kadından gerçekten çok korkuyordum. Zaten iyi birine de benzemiyordu. Yani bu da korkmama vesile oluyordu.
"Eskisi gibisin.. Hiç değişmiyorsun! Lanet olsun ben her değişecek dediğimde daha da farklı oluyorsun!! Artık senden yana ümidimi kestim."
"Ne demek oluyor bu!! Açık açık söyle!!!"
"Açık açık söylemek ha!! Tamam o zaman, bunu sen istedin."
Taehyung bedeniyle birlikte bana döndü. Ben daha ne olduğunu anlamadan dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. Beni öpuyordu ve ben şoka girmiştim. Karşılık bile vermeden çekti dudaklarını..
"Açık açık söylememi istemiştin bende söylemek yerine gösterdim işte!!"
Ben halla şoktayken Taehyung konuşmuştu. Kafamı Taehyung'un annesine döndürdüm. O da en az benim kadar şoktaydı. Bunu açık ağzı ve açık gözleriyle ispatlaya bilirdim.
"Ne yaptığını zannediyorsun sen Taehyung!! Hani ondan nefret ediyordun! Onu tanımıyorsun bile!"
"Tanımamak? Haha, hayır. Onu çok ama çok iyi tanıyorum. Hatta sana anlatabilirim bile. O benim sevgilim."
Son sözlerini ağzının içinden söylemişti. Beni hatırladın mı? Taehyung, lütfen beni hatırlamış ol... Bunu daha sonra söylemeyi unutmamak için aklımın bir yerlerine not ettim. Bunu kesinlikle soracaktım.
"Eğer onu bir daha rahatsız edersen bu son falan demem seni hemen burada öldürebilirim. Öldürmek şöyle bir dursun, sana işkence çektiririm. Anladın mı?"
Taehyung'un annesi halla şoktaydı. Taehyung'un durmadan söylediği bu sözler benim kafamda yankı yapıyorsa kesinlikle onda da yapıyordu.
"Ben şimdi gidiyorum ve buna derhal bir son veriyorsun. Yoksa dediğimi yapmaktan çekinmem.."
Taehyung ellerimi tutup dışarıya çıkardı. Gold ve beyaz rengindeki kapıdan çıktık. Taehyung bir adım atar atmaz durdu. Ellerimiz birbirine bagli olduğu için bende durdum. Kafamı kaldırıp Taehyung'a baktım. Sol eliyle başını tutuyordu. Bir sorun vardı... Hemde büyük bir sorun.
Taehyung'un yanına gidip boşta kalan elimle beline dokundum.
"Taehyung... İyi misin?"
Bacaklarında derman kalmamış gibi kendini yere attı. O düşünce bende düştüm. Taehyung halla eliyle başını tutuyordu. Ellerimizi ayırmadan ona daha da çok yapıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
F4//Taekook
Fantasy( TAMAMLANDI ) "Üzgünüm, bir daha olmayacak. Gerçekten, lütfen affedin beni." "Af dilemek istiyorsan evime gelip çalışmaya başla. Zaten anca o kadar parayı ödeyebilirsin." "Hayır, sizinle asla çalışmam. Parayı bulmayı başaracağım ve sonra da bir da...