Bora konuşmaya başladı o sırada "Güzel tanıştığınıza ve anlaştığınıza göre küçük prenses ofise gidiyoruz. Orada beraber kahvaltı da yaparız hem."
"Olmaz"diye lafa atıldı Yağız ani şekilde. Beni durdrmak istiyordu sanırım.
"Sen ne zamanda beri Aleda oldun Yağız? Aledaya soruyorum değil mi?"
İkilinin ortasında onlara bakarken Ela beni kolumdan tutup yavaşça kendine doğru çekti.
Onlar bir köşede konuşurken bizde bir köşedeydik. Yade ise ilaçlarını almak için odasına gitmiştim sanırım.
"Kız bana bak"dedi kulağıma doğru yaklaşıp"Bunlar senin için birbirlerine girişirlerse şaşırmam"
Dudaklarımdan küçük bir kıkırdama kaçtığında bende onun kulağına doğru eğilip konuşmaya başladım. Bir gözüm ise bizim erkeklerin üstündeydi.
"Bora benim için herşeyi yaparda senin abin şüpheli"dediğimde geri çekilip bana şaşırarak baktı.
"O zaman ben hayal falan gördüm herhalde"
"Neden öyle dedin şimdi?"
"Dün gece abimin odasından sarj aletimi almaya gittiğimde rüyasında birşeyler sayıkladığını gördüm. E tabi ilk başlarda umursamadım ama sonra kelimeler anlaşılmaya başlayınca dinledim. 'Aleda, Aleda..'diye sayıklayıp duruyordu"
Benim ismimi sayıklıyordu demek?
Yavaş yavaş bu odunu da yontup istediğim kıvama getiriyordum.
Yakında rüyasında değil ayaklarımın önünde de diz çöküp ismimi sayıklayacaktı.
"Hm öyle mi olmuş?"dedim yalandan bir şaşırma ifadesi ile.
"Öyle öyle"dedi ela keyifle gülerken. Sanırım o da Yağızın köpek gibi pişman olduğu hallerini görmek istiyordu.
Bora bize doğru ilerleyince bizde konuşmayı kestik. Arkasından ise aynı hızla Yağız geldi.
İkiside aynı anda konuşmaya başladı.
"Ofise gidiyoruz"dedi Bora.
"Benim seninle konuşucaklarım var"dedi Yağız.
Ne konuşacağı var bu yavsağın bizimle dedi sol melek.
Günah dedi sağ melek.
İşim bu amınakoyim dedi sol melek.
Ben ne diyecektim?
Onlara bir kaç saniye baktığımda beni bu durumdan kurtaran Ela oldu.
"Kusura bakmayın beyler ama biliyorsunuz yarın isteme var. Bugünden başlamamız gerek. O yüzden Aleda'yı kimse alamaz"
Elanın kolun girdim ve karşımdaki iki adama-
Pardon.
Karşımdaki adama ve onun yanındaki yaban ayısına gülümseyerek baktım.
İkiside yine aynı anda konuştu sitem eder gibi.
"Ama Aleda"
"Kusura bakmayın beyler. Elamın yanında durmam gerek"dediğimde ikiside ofladı.
"Ama merak etme Bora işleri erken bitirmeye çalışırız sonrada ofise gelirim"
Bora ise el mecbur kafasını salladı'peki'der gibi.
Yağız da ona cevap vermemi bekleyen gözlerle bana bakıyordu.
"Ve Yağız seninle konuşmayacağım"
Ela dudaklarını dişleyerek arkasına doğru dönüp güldü. Borada hafif bir şekilde sırıttı.
"Ne?"
"Konuşmayacağım dedim Yağız neyini anlamadın?"
Sakin kalmaya çalışır gibi başını ağır ağır salladı. Bu muydu be şimdi ismimi sayıklayan adam?
Ela kolumdaki kolunu iyice sıklaştırdı ve merdivenlere doğru yönlendirdi bizi.
Biz merdivenlerden çıkarken bizim iki ağa aşağıda tek başına kaldı.
Merdivenlerden çıkarken bir yandan da konuşuyorduk.
"Kan çıkacak kan"dedi ela şakacı bir tavırla ve hâlâ gülüyordu.
"Yesinler birbirlerini"dedim gülerek.
Ve sonunda istemenin olacağı odaya geldik.
~~~
Hava kararmıştı ve biz hâlâ istemenin gerçekleşeceği odayı temizliyorduk.
KOLLARIM KOPMUŞTU...
Yade ise başımızda dikilmişti.
En sonunda dayanamayıp güçsüzce konuşmaya başladım.
"Yadem yetmez mi bu kadar? Bak odayı çok iyi temizledik. Duvarlar parıldıyor neredeyse"
"Olmaz öyle kızım olmaz bak pencerede iz bırakmışsın"
Bu sırada ela içli bir nefes çekip verdi. Yorgunlukla konuşmaya başladı.
Oda benim kadar yorulmuştu.
"Yok vazgeçtim. Evlenmiyorum ben. Bu ne ya?"
İster istemez zorluklada olsa hafif bir şekilde güldüm. Aklım hala bizim iki ağadaydı.
Bora ile ofisteki dosyalara bakacaktık. Onun için çağırmıştı. Peki ya Yağız?
O benimle ne konuşacaktı? Çok merak ediyordum...
Elimdeki bezi pis su dolu kovanın içine atıp elimdeki eldivenleri çıkardım.
"Benden bu kadar"diyip gidip Yadenin yanağına bir öpücük kondurdum.
"Aleda kapanışı yapar ve odasına gider"
Hızla odadan çıktığımda hâlâ arkamdan söylenme sesleri geliyordu.
"Penceredeki izler kaldı kızım. Bari onları temizleseydin"
Kendimi zar zor odama attığımda önce sıcak bir duş alıp sonra üstüme rahat kıyafetler giyindim. Saçımı ise at kuyruğu şeklinde bağladım ve yatağıma rahatça uzandım.
Ama bu güzel keyfim az sürmüştü. Çünkü odaya aniden giren bir ayı vardı.
Bu ayı Yağızdı.
Odaya girdiği gibi oda leş gibi içki koktu.
"Yağız?"
"Affet...Ben...Beni affet..."dedi yalpayarak bana gelirken.
"Ne oluyor Yağız? İçtin mi sen?"
Sarhoş olduğunu belli edecek derecede sırıttı.
"Aşk şarabı içtim... Aşk.."yutkundu ve kendini tekrar etti"Aşk..."
Onu kollarından tutup yatağa zar zor oturttuğumda bana bakarak konuşmaya başladı. Bu sefer yüzü hüzünlü bir hâl aldı.
"Ben...Ben bugün birşey anladım"dediğinde 'ne?'der gibi başımı salladım.
"Ben sana..."dedi ve yine zar zor yutkundu. Cümlelerini toplamaya çalışıyordu.
"Ben sana köpek gibi aşık olmuşum..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERİ DÖNÜŞ OLSA
ChickLit"Niye Yağız..."dedim çaresizce gözlerine bakarken. "Sokaktan geçen biri benim ağladığımı görse yardım eder Sen niye yapmıyorsun bunu?Niye benden kendini esirgiyorsun"dedim kollarımı ondan çekmeye çalışırken. "Niye benden sevgini esirgiyorsun?"dedim...